Yeni Anayasadan Beklenen
Seçimler sonrası hemen her partiden verilen ‘yeni anayasa sözleri’ üzerine Meclis çalışmalarına bu işi en ön plana alarak başladı. Partiler arası yapılan görüşmeler sonucu bir mutâbakat zemini oluşturulmaya çalışıldı. Meclisin yanı sıra STK’ları çeşitli sivil toplum örgütleri, internet ortamındaki siteleri ile yalın halk dâhi bu işe katkı yapabilecek. Yâni bir dayatma anayasa yok bu millet de adam yerine konarak fikirlerini sunabilecek. Bu demokrasi adına hakikaten çok ciddi bir gelişme. Şükür biz halk olarak bu vatanın bir evlâdı olarak ‘şöyle bir anayasa arzuluyoruz’ diyebileceğiz. Ne mutlu bu günlere geldik. İnşaALLAH yeni anayasa, umut ve ümit ettiğimiz üzere olur.
Elbette Türk Halkı kendi başına sivil bir anayasa yapabilecek donatılara sâhiptir. Şimdiye kadar yapılmaması için her türlü ayak bağı olabilecek engeli koydular ülkenin önüne. Neden? Çünkü yapılacak yeni sivil bir anayasa ile bazı odakların rantları kesilecek, dümenleri dönmeyecekti de ondan. Şimdiye kadar her demokratik gelişme yasal bir engele çarpıyordu. Ama bu işi düzeltme azminde olanlar önlerine konan engelleri aşmada yılmadılar, korkmadılar. Hep çarpıklıkları düzeltmeye çalıştılar yenileriyle sistemi yapılandırmaya çalıştılar. Bu konuda epeyce mesâfe alındı. Şimdi sıra son hamlede.
Bizler yeni anayasayla yeni bir Türkiye hayal ediyoruz. Ülkede yaşayan tüm halkların eşit vatandaşlık hakkıyla değerlendirildiği, kimsenin ırk ve mezhep taassubuyla ayrıma tâbi tutulmadığı bu özelliğinden dolayı horlanmadığı, kınanmadığı, ezilmediği bir zemin istiyoruz. Herkesin kendi ana dilini özgürce konuşabilmeli bunda korkulacak bir şey yok. Ayni zamanda her birey kendi dilinde seçmeli ders olarak da ana dil olarak da eğitim yapabilme imkânına sâhip olmalı. Yine her vatandaşa inançları doğrultusunda yaşama, tahsil yapma, çalışabilme imkanlarının sağlanmasını diliyoruz. Dînî inançlarından dolayı etnik kimliğinden dolayı kimsenin kınanmasını, incitilmesini istemiyoruz. Yargının görevini hiçbir mercînin gölgesinde kalmadan gerçek hak ve hukuk çerçevesinde yapması için yeni anayasada gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve en basitinden en ağır dâvâlara kadar tüm dâvâların hızlı bir şekilde neticelendirilmesini arzu ediyoruz. Asker, askerdir ancak yurt savunmasıyla iştigal etmeli, devlet yönetimine burnunu sokmamalıdır. Bütün darbeci zihniyetinde olan askeri zevâta gerekli çeki düzen verilmeli. Memleketin başındaki terör belâsında ana kuzusu Mehmetçikleri âdeta mermi gibi PKK’nın önüne süren askerlerini bozuk para gibi harcayan tüm komutanlar hesap vermeli, hatası olanlar cezasını en kısa zamanda çekmeli. Kimsenin bir zamanlar ettiği yanlarına kâr kalmamalıdır. Ordudan dînî kimlikleri sebebiyle işkence edilerek atılan vatanperver subayların eski görevlerine ve itibarlarına yeniden kavuşturulması sağlanmalı. Yıllardır memleketi PKK teröründen kurtaramayan ama hükümete devamlı akıl hocalığı yapan özel harekat timleri kadar dâhi olamayan asker, derhal kışlasına dönmeli vazifesine daha iyi nasıl yapabilirim çalışmaları ile meşgul olmalıdır.
Yeni anayasada çizilen hatta, ülkeyi gerçekten halk yönetmeli. Eskisi gibi ‘mış gibi’ olmamalı. Şimdiye kadar bir şeyden anlamayan câhiller gürûhu diye bir köşeye sıkıştırılan, ötekileştirilen ve neredeyse ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören halk, ilk sözü de son sözü de söyleyen olmalı. Gerçek demokrasilerde elitlerin değil halkın sözü egemendir. Memleketimiz yıllarca güya (!) aydın elit bir azınlık kesim tarafından demokrasi adına yönetildi. Tabi bu arada ne mücâdeleler gerçekleşti. Nice anaların yürekleri yandı ve nice vatan evlatları rejime kurbân verildi. Rejim krizleriyle ülkenin yılları boşa hebâ oldu, nesillerin enerjileri lüzumsuz yere israf edildi. Sâdece belli bir azınlık kesimin çıkarlarını korumak için ülke imkanları seferber edildi. Devlet yönetilirken halkın değil elit bir azınlık zümrenin ve rejim yanlılarının mutluluğu hedeflendi. Halk hep bir tarafa kondu. Toplumu senelerce bu kesim yönetti. Halkın uyanması, bilinçlenmesi istenmedi. Fakat onların yıllarca korktukları şey artık başlarına geldi, halk uyandı, gerçekleri gördü ve ‘Şapka düştü, kel göründü.’ Yalnızca Türkiye’de değil Mısır, Cezâyir, Tunus, Bahreyn, Katar, Suriye’de uyuyan dev uyandı. Halk bedenini koyuyor baskıcı yönetimlerden kurtulmak adına. Senelerce rejim krizleriyle oyalanıp ülkelerinin geleceklerini yapılandırmayan idâreciler bir bir gidiyor. Bizde de eski anayasalar gidiyor. Yerine yepyeni gerçek eşitliğe dayanan halkın değerlerinin önemseneceği bir anayasa geliyor inşaALLAH.
Ancak toplumsal mutâbakatla sağlanacak yeni anayasada bazı korkularımız var onları dile getirelim istiyoruz. Şöyle ki: Eski maddelerden yola çıkarken onları değiştiriyormuş gibi yapıp eskisinden az farkla tekrar ayni maddeyi çağrıştıran durumlar olmamalı. Daha açıkçası eskiyi boyayıp-allayıp-pullayıp yeni diye eskilerin bize yutturulmasını doğrusu istemiyoruz, bu önemli husûsu belirtmiş olalım. Değişim olsun istiyoruz hem de çağdaş fikri dünyâyla entegre olabilecek köklü değişimler ve gelişimler olsun diliyoruz. Toplumun temelini oluşturan halkın değerlerinin dikkate alındığı, hor görülmediği, ötekileştirilmediği köklü ve hakperest bir değişim arzuluyoruz. Özelde Türkiye’de yaşayan herkesin hangi etnik kökene sâhip olursa olsun önemsendiği genelde insanın değerli görüldüğü bir ülke olmalı Türkiye. Yine insan eğitiminde en alt basamaktan en üst basamağa kadar maddi eğitim kadar mânevi eğitimin de yer almasının çağın gereği olduğu hakikatinden hareketle böylesi bir eğitimin yeni anayasada yer alması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu hususta yapılacak çalışmalarda idârecilerimizin işi kolay gele…
Yakın zamanda oluşturulacak yeni anayasayla daha güzel günlere hep birlikte gönül gönüle olmak dileğiyle…
Elbette Türk Halkı kendi başına sivil bir anayasa yapabilecek donatılara sâhiptir. Şimdiye kadar yapılmaması için her türlü ayak bağı olabilecek engeli koydular ülkenin önüne. Neden? Çünkü yapılacak yeni sivil bir anayasa ile bazı odakların rantları kesilecek, dümenleri dönmeyecekti de ondan. Şimdiye kadar her demokratik gelişme yasal bir engele çarpıyordu. Ama bu işi düzeltme azminde olanlar önlerine konan engelleri aşmada yılmadılar, korkmadılar. Hep çarpıklıkları düzeltmeye çalıştılar yenileriyle sistemi yapılandırmaya çalıştılar. Bu konuda epeyce mesâfe alındı. Şimdi sıra son hamlede.
Bizler yeni anayasayla yeni bir Türkiye hayal ediyoruz. Ülkede yaşayan tüm halkların eşit vatandaşlık hakkıyla değerlendirildiği, kimsenin ırk ve mezhep taassubuyla ayrıma tâbi tutulmadığı bu özelliğinden dolayı horlanmadığı, kınanmadığı, ezilmediği bir zemin istiyoruz. Herkesin kendi ana dilini özgürce konuşabilmeli bunda korkulacak bir şey yok. Ayni zamanda her birey kendi dilinde seçmeli ders olarak da ana dil olarak da eğitim yapabilme imkânına sâhip olmalı. Yine her vatandaşa inançları doğrultusunda yaşama, tahsil yapma, çalışabilme imkanlarının sağlanmasını diliyoruz. Dînî inançlarından dolayı etnik kimliğinden dolayı kimsenin kınanmasını, incitilmesini istemiyoruz. Yargının görevini hiçbir mercînin gölgesinde kalmadan gerçek hak ve hukuk çerçevesinde yapması için yeni anayasada gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve en basitinden en ağır dâvâlara kadar tüm dâvâların hızlı bir şekilde neticelendirilmesini arzu ediyoruz. Asker, askerdir ancak yurt savunmasıyla iştigal etmeli, devlet yönetimine burnunu sokmamalıdır. Bütün darbeci zihniyetinde olan askeri zevâta gerekli çeki düzen verilmeli. Memleketin başındaki terör belâsında ana kuzusu Mehmetçikleri âdeta mermi gibi PKK’nın önüne süren askerlerini bozuk para gibi harcayan tüm komutanlar hesap vermeli, hatası olanlar cezasını en kısa zamanda çekmeli. Kimsenin bir zamanlar ettiği yanlarına kâr kalmamalıdır. Ordudan dînî kimlikleri sebebiyle işkence edilerek atılan vatanperver subayların eski görevlerine ve itibarlarına yeniden kavuşturulması sağlanmalı. Yıllardır memleketi PKK teröründen kurtaramayan ama hükümete devamlı akıl hocalığı yapan özel harekat timleri kadar dâhi olamayan asker, derhal kışlasına dönmeli vazifesine daha iyi nasıl yapabilirim çalışmaları ile meşgul olmalıdır.
Yeni anayasada çizilen hatta, ülkeyi gerçekten halk yönetmeli. Eskisi gibi ‘mış gibi’ olmamalı. Şimdiye kadar bir şeyden anlamayan câhiller gürûhu diye bir köşeye sıkıştırılan, ötekileştirilen ve neredeyse ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören halk, ilk sözü de son sözü de söyleyen olmalı. Gerçek demokrasilerde elitlerin değil halkın sözü egemendir. Memleketimiz yıllarca güya (!) aydın elit bir azınlık kesim tarafından demokrasi adına yönetildi. Tabi bu arada ne mücâdeleler gerçekleşti. Nice anaların yürekleri yandı ve nice vatan evlatları rejime kurbân verildi. Rejim krizleriyle ülkenin yılları boşa hebâ oldu, nesillerin enerjileri lüzumsuz yere israf edildi. Sâdece belli bir azınlık kesimin çıkarlarını korumak için ülke imkanları seferber edildi. Devlet yönetilirken halkın değil elit bir azınlık zümrenin ve rejim yanlılarının mutluluğu hedeflendi. Halk hep bir tarafa kondu. Toplumu senelerce bu kesim yönetti. Halkın uyanması, bilinçlenmesi istenmedi. Fakat onların yıllarca korktukları şey artık başlarına geldi, halk uyandı, gerçekleri gördü ve ‘Şapka düştü, kel göründü.’ Yalnızca Türkiye’de değil Mısır, Cezâyir, Tunus, Bahreyn, Katar, Suriye’de uyuyan dev uyandı. Halk bedenini koyuyor baskıcı yönetimlerden kurtulmak adına. Senelerce rejim krizleriyle oyalanıp ülkelerinin geleceklerini yapılandırmayan idâreciler bir bir gidiyor. Bizde de eski anayasalar gidiyor. Yerine yepyeni gerçek eşitliğe dayanan halkın değerlerinin önemseneceği bir anayasa geliyor inşaALLAH.
Ancak toplumsal mutâbakatla sağlanacak yeni anayasada bazı korkularımız var onları dile getirelim istiyoruz. Şöyle ki: Eski maddelerden yola çıkarken onları değiştiriyormuş gibi yapıp eskisinden az farkla tekrar ayni maddeyi çağrıştıran durumlar olmamalı. Daha açıkçası eskiyi boyayıp-allayıp-pullayıp yeni diye eskilerin bize yutturulmasını doğrusu istemiyoruz, bu önemli husûsu belirtmiş olalım. Değişim olsun istiyoruz hem de çağdaş fikri dünyâyla entegre olabilecek köklü değişimler ve gelişimler olsun diliyoruz. Toplumun temelini oluşturan halkın değerlerinin dikkate alındığı, hor görülmediği, ötekileştirilmediği köklü ve hakperest bir değişim arzuluyoruz. Özelde Türkiye’de yaşayan herkesin hangi etnik kökene sâhip olursa olsun önemsendiği genelde insanın değerli görüldüğü bir ülke olmalı Türkiye. Yine insan eğitiminde en alt basamaktan en üst basamağa kadar maddi eğitim kadar mânevi eğitimin de yer almasının çağın gereği olduğu hakikatinden hareketle böylesi bir eğitimin yeni anayasada yer alması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu hususta yapılacak çalışmalarda idârecilerimizin işi kolay gele…
Yakın zamanda oluşturulacak yeni anayasayla daha güzel günlere hep birlikte gönül gönüle olmak dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.