Editör Sayın Ahmet Göçergi “ Kitablarınız var” diyordu Hotmail’de
Bu iletimler bendenizi mutluluk içinde coşturmaya sebebiyet verir. Yanlış anlam olmasın bu mutluluk bir kitaba sahip olduğum için değil. Anadolu’nun bağrında ki yazar beyefendiler yanında bilhassa…
Malum şehirlerde devlete malî sırtını dayamış hatta prof(!) bile olmuş, belirli ideoloji, laiklik, İrtica, vb. bağrışım furyası içine giren ve aslında içlerindeki maneviyat karşıtlığının savaşı içinde kendilerini aydın görüp…
Anadolu kadınından hele örtünenleri insan yerine koymayanlar. Tarihi, Edebî hatta İlmî bir eser ortaya çıkaramazken…
O, tu-kaka yaptıkları genç hanımefendiler değeri biçilemez bir edebiyat gelişimi içinde Ruhî, Yaşam ve duyguları içeren uygulamalarla eserler meydana getirip kitap halinde bize sunmaları dolayısıyla içtenlikle mutlu olmaktayım.
***
Malumunuzdur. Yıllar evveli her yazıyı vermek için bizzat gazete idaresine gitmek mecburiyeti bilgisayar teknolojisi ile kalkıverdi.
Aylarca gazeteye uğramadan, yazılarınız anında editörlerin karşısında!
Bu bakımdan bize lütfedilerek gönderilen kitap dergi vb.ler. Haberimiz olsa da şehir dışında olmamız veya vakit olmasızlığı dolayısıyla beklemiş olabilmekte.
Bu bakımdan değerini derecelendirmekten aciz olduğum kitap ve dergileri bendenizin geç kavuşması bir yana sizlere sunmak istememde gecikmekte.
Böylece gerek sizler gerekse kıymetli eserlerini lütfedip gönderen yazar, kurum ve derneklerden özrümün kabulünü beklemekteyim.
***
Sık sık bahis konusu yaptığım gibi İstasyon (Gar) havalisinden şehir içi ulaşımı için sadece Konak ve yakın zamandır buna ilaveten uzatılan Adliye Sarayı güzergâhından başka yerlere, merkeziyet ve sabit güzergah mahsulü düşünce dolayısıyla iletişim namevcut.
Öyle olunca makam otonuz(!) pardon özel otonuz yok, kesenizde taksiye elvermiyorsa tabanvaya binmek pardon basmaktan başka işleminiz lalem la.
 Böylece kitap ve dergileri almak için yol almakta devam ederken, belleğim yine göz önümden otuzlu, kırklı yıllardan bu günleri kadar ki Dergi, Kitap işlemini geçirmeye başlayıverdi.
Bizzat çocukluk yaşamım olarak Anadolu da ufak matbaalar olsa da kitap dergi çıkmazdı. Bunların İstanbul mahreçli olduğunu hatırlarım.
Çocuklar için yayınlanan zamanın Çocuk Esirgeme Kurumunca çok güzel mahreçli ve basımlı “Çocuk Sesi” “Yavrutürk” ve “Binbir Roman” dergilerini zevkle okurduk.
Büyüdükçe Kerime Nadir, Mahmut Esat Karakurt, Peyami Safa, Halide Edip Adıvar, Mukerrem Kamil Su, Halit Ziya Uşaklıgil, Refik Halit Karay ve diğer tarihe ün salmış edebiyatçılarımızı okumaya başlarken Hıçkırık’ da hakikaten hıçkırırdık(!)
Tabii kesemiz elvermediği için yerinde yeller esen Halkevi kitaplığı, Hacı Hasan Camiî içine kurulan Milli Kütüphane(!) sinde göz yorardık.
Ellili yıllardan başlayarak matbaa makinelerinin Anadolu’da da ilerlemesiyle dergiler çıkmaya başlamıştı ama güzel baskılı her yöne hitabı olan edebi, magazin ve tarih konularını içeren YKB’ca yayınlanan“Hayat” dergisi niteliğinde olamıyordu.
Nostalji olarak sunduğum bu kısımları, hayal resimlerinin daha genişçe anısı bellekten geçerken yolumun bitmekte olduğunu fark ettim.
Bunları uzatırsam köşemde de sona yaklaşırız düşüncesi ile bu günlere dönüveriyorum.
***
Değerli yazarlarımızdan Nurten Selma Çevikoğlu hanımefendinin “Hazine” ve “Ramazan Sohbetleri” ve
Hüzeyme yeşil Koçak hanımefendinin “Öykü”leri topladığı “Edebiyatçıysam ne olayım” kitapları ile Silleyi Tanıtım ve kalkındırma Derneğinin “Sille” dergisini almış olurken
 Daha önce bizzat eve gönderilen KTO yayını “İpek Yolu” Ve değerli yazarlarımızdan Sayın Mustafa Balkan’ın editörlüğünde yayınlanan “Rasyonel” adını havi çok detay içeren ve dizaynla tertiplenmiş dergilerinden özetler sunmak isterim.
***
Değerli ve kaleminden çok ileri tasvirler damlayan Hanımefendi H. Yeşim Koçak’ın hanım yazarları tasvirini köşemi doldursa bile sunmadan edemeyeceğim.
“Kalbimizde, ötelerin hasreti, seslenişi bulunsa da; bünyesinde olduğumuz bir dünya sesi vardı. Nice ses onda mündemiçti.
Ses getiriyorduk. Daha çoktuk; büyüyor gelişiyorduk biliyorduk…
Anneydik, öğrenciydik, ev hanımıydık. Yazar,  mühendis, fotoğraf sanatçısı ve ebruzen. 
Kalemin, sanatın, kültürün seçtiği; memleketine sevdalı, meselelerinin şuurunda gayretli kişilerdi, masanın etrafındakiler.
Şairinden, program yapımcısına araştırmacısına, köşe yazarından, öykü- romancısına kadar bir avuç kadın oradaydı.
Gücümüzün  farkındaydık. Hayatın gerektirdiği dengeleri kurabiliyorduk. En azından didiniyorduk. Saatleri, günleri eş tutmamaya çabalıyorduk.
***
İşte Türk kadınının Anadolulu hanımefendileri, ideolojikte bırakın çağrışımı bir fiske bile dokundurmadan hayatımızda ki oluşumlar üzerinde ki tanıtımlar üzerinde ki konumlara girmekteler.
Bakın Nüve kültür merkezinin yayınladığı  “Gönül çiçekleri” serisinden N. Selma Çevikoğlu hanımefendinin “HAZİNE” de olan değerli kitabından neler dökülmekte?
“İnsanın doğumundan hemen sonraki hayat sürecinde devreye giren yegâne şey eğitimdir. Aile ocağı temel eğitimin ilk basamağıdır. Ebeveynler temel eğitimi uygulayan merkez şahsiyetlerdir. Bu sebeple anne ve babaların fikir ve düşüncelerinin, davranışlarının olumlu ve müspet değerlere uygun olması nispetinde çocuklar sağlıklı bireyler olarak yetişirler…”
Alın bu sözleri, bugünün ebeveynlerinde ki çocuk yetiştirmeleri ile muhasebesini yapın!.
Sayın Çevikoğlu’nun Aynı kitabevi yayınlarından olan “Ramazan Sohbetleri” ise bendenizin anlattığı geçmiş ramazan konuları değil onun ulviyetinin genişliğini içermekte. Okudukça elinizden bırakamazsınız.
Yine değerli Hanımefendi yazarlarımızdan hayli ödülleri odasına dolduran H. Yeşim Koçak;
Güzel manâlar içeren Öykülerle doldurduğu son kitabı “Edebiyatçı isem ne olayım” adlı kitabı her yaş üzerinde olanların ellerinden bırakamayacağı bir doluşum içinde.
Burada hangi noktasını anlatabilirim en iyisi temin edip okumanız…
Köşem doluştuğu için, Yine çok kıymetli araştırmacı yazarlarımızdan kendini “Karacaoğlan” ve “Yörük yaşamları” ile o havalinin ulaşımına vakfetmiş Sayın Mustafa Ertaş ile yukarıda konu ettiğim değerli dergiler üzerindeki irdelemelerimi sonraki yazıma bırakmaktayım.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle