Üstün zekâlı çocuklar
Memleketimizde yedi yüz binin üzerinde üstün zekâlı çocuğun bulunduğundan söz ediliyor. Araştırmalar Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde ikisinin üst düzey zekâya sâhip çocuklardan oluştuğunu söylüyor. IQ’sü yâni zekâ seviyesi ‘140’ veya üstü olan çocuklar ‘dâhi’ olarak tanımlanırken ‘120-140 arası’ ‘çok üstün zekâlı’, ‘110-120 arası’ ‘üstün zekâlı’, ‘90-110 arası’ ‘normal zekâ’, ‘80-90 arası’ ‘tutuk normal zekâ’, ‘70-8- arası’ ‘tutuk zeka’, ‘0-70 arası’ ‘zihinsel yetersizlik’ olarak belirtiliyor. Bu ölçümlere göre üst düzey zekâlılar için elbette farklı bir eğitim tatbik edilmeli bu özel yetenekli çocuklar göz göre göre hebâ edilmemelidir.
Bu hususta geçmiş târihimize baktığımızda, Osmanlı zamânında ‘Enderun Mektepleri’nde çok önemli çalışmalar ve atılımlar gerçekleştirildiğini öğreniyoruz. Meselâ Mimar Sinan bu yolla keşfedilmiş ve insanlığa kazandırılmış bir şahsiyettir. İnsan isrâfına olan bakış açımıza göre, üst düzey zekâya sâhip olan insanlarımızın eğitimi diğerlerinden farklı bir plan ve program çerçevesinde yürütülmesi gerekiyor. Bizim tâkip edebildiğimiz kadarıyla en son 1990 yıllarda rahmetli Turgut Özal, Marmara bölgesi civarlarında (Yanılmıyorsam Adapazarı olması lâzım) bu çocuklar için ‘Üstün Yetenekliler Okulu’ açtırmıştı. Sonraları ödenek yokluğu bahânesiyle üzerinde durulmayarak kapatılmıştı. Bugün her şeyin koşar hızla geliştiği ülkemizde bu konuya da tez elden el atılmalı. Bu hususta yapılan çalışmaları incelediğimiz kadarıyla sizlere aktarmak istiyoruz.
Eğer üstün yetenekli bir çocuğunuz varsa temkinli olun ve şunları yapın deniyor:
- Üstün zekâlı çocuklar için farklılaşmış eğitim programları uygulayan eğitim kurumlarını araştırın.
- Zihinsel doygunluk yönüyle çocuklarınıza özel alanlarda donanımlı bir eğitim fırsatı sunma imkânı araştırın.
- Çocuğunuzun ilgi alanına göre beceri odaklı eğitimi öncelikli düşünün
- Çocuklarınızı zamânında desteklemezseniz sâhip oldukları yeteneklerini daha sonra geliştiremeyebilirler.
- Unutmayın ki, üstün olmak her şeyi muhteşem bir şekilde başarmak anlamına gelmez. Çocuğu eğitecek öğretmenlerin de üstün zekâlılarla ilgili bir eğitim geçmişinin olmasına dikkat edin.
Bugün üstün yetenekli çocukların eğitimiyle alakalı resmi ve özel kurum, kuruluş, enstitü ve zenginleştirme kursları bulunsa da istenilen seviye yakalanamamıştır. Bu konuda ülke olarak en ileride olan Kanada ve ABD’de sistematik olarak zekâ düzeyi ileri çocuklara özel bütçeler ayrılıyor, modeller oluşturularak eğitim desteği veriliyor. Ülkemizde bu husustaki çalışmalar hâlâ çok yavaş yürüyor. Yenilerde Milli Eğitim Bakanı; “2013-2017 eğitim-öğretim yıllarını kapsayacak şekilde, ‘Özel Yetenekli Bireyler Strateji ve uygulama Planı’ hazırladıklarını, bu plan çerçevesinde bu çocuklarımızı olabildiğince standardize etmeden onları seri üretim nesnesi muamelesi görmeden bir takım kurumlarda, kendi özel yeteneklerine uygun eğitim almaları için çabalarımız sürüyor.” Dedi.
Gerçekten memleketimiz için âdeta bir eğitim serveti sayılan özel yetenekli, üstün zekâlı çocuklarımız için ayrı eğitim programı uygulayan, vâr olan normal eğitim programına tâbi olmadan ayni kendileri gibi özel yetenek eğitimi almış zekâ düzeyi iyi eğitmenlerle eğitilen kurumlar teşkil edilse ülke bir adım yerine ilerleyen zamanlarda bu zekî çocuklar sâyesinde on adım koşabilir olacaktır. Tabi önce bu çocukların keşfedilmesi şart. Uzmanlar bunun için genel olarak en az, 3 yaşından başlayarak 4.sınıf sonlarına kadar yapılması gerektiğini söylüyorlar. Yaşıtlarından evvel çok çabuk öğrenen bu seçkin çocuklarımız için ayni seçkinlikte devlet gözetimi ve denetimizde okullarımız, kurum ve kuruluşlarımız mutlaka olmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.