Uluslararası bir akşam oturması!
Hanım söyledi.. .Suriye'den gelenleri yemeğe alsak diye...
***
Suriyeli üç aileyi davet ettik... İnanılmaz bir geceydi... Gözyaşı vardı... Dua vardı... Neşe ve sevinç herşeyden önemlisi umut vardı...
***
SEVİNÇ
Revan, Tatrri, Muhammed ve Selma Haleb'in çocukları... Revan 9 yaşında, Tattri 12 Muhammed ve Selma 4 yaşındalar..
***
En güzel elbiselerini giymişler... Benim kızlar Doğa 10 Sıla 7 yaşında kapıda misafirlerini karşılıyorlar...
***
Başta bir çekingenlik, anlaşamama kaygısı, 4 dakika sonra çocuk odasından kahkalar yükseliyor... Kapıyı aralayıp bakıyoruz...
***
Sessiz sinema ile anlaşıyor çocuklar... El haraketleriyle... Kahkahalar atıyorlar...
***
Suriyeli dostlarımız çok kültürlü ve kibar insanlar... Dostça kardeşce kuçaklaşıyoruz...
***
Dil bilmenize gerek yok... Gözler her şeyi anlatıyor... Muhacirle- Ensarın kuçaklaşmasından bir farkı yok...
***
DUA
Yemekler yeniyor... Konya'nın mutfağının Suriye özellikle Halep mutfağına çok yakın olduğunu öğreniyoruz...
***
Dua ediyoruz... Suriye için, Filistin için... Hanımların gözleri yaşlı... Siz diyor; “Ensar gibisiniz” boğazımız düğümleniyor...
***
GÖZYAŞI
Akılları hep orada HAMA'da... ŞAM'da... HALEP'te... Rica ediyorlar Al Cezire Televizyonunda haberlere bakmak istediklerini söylüyorlar...
***
Açıyoruz... Tamda haber saati... Arapça... Ekranda yerde yaralılar var, ölenler de...
***
Odada acı bir zılgıt sesi yankılanıyor... Erkekler gözyaşlarıyla tekbir getiriyorlar...
***
HAMA'da, Esed güçleri uçaklarla bir fırının önünde kuyruk bekleyen 100 kişiye yakın insanı öldürmüşler...
***
Çoğu çocuk ve yaşlı... Oda gözyaşına boğuluyor... Ellerini sımsıkı tutuyoruz...
***
Yapabilecek bi şey yok... “Şehit” diyoruz... Sakinleşiyorlar... Onlarda ellerimizi sımsıkı kavrıyorlar....
***
NEŞE
Televizyonu özür dileyerek kapatıyorum... Tercümanımız bunu çeviriyor... Çok üzülüyorsunuz diyorum... Sohbet edelim...
***
Onlara Umre'de yaşadığımız komik bir iki anıyı anlatıyorum... Gözyaşları siliniyor... Yüz hatları gevşiyor...
***
Sonra o meşhur ŞAM fıkrasını anlatıyorum... Tercüman çevirdikçe çoluk çocuk kahkayı patlatıyorlar...
***
Aynı eşle-dostla yapılan bir akşam oturması gibi... Onlar da sanki Halep'de bir akşam oturmasındalarmış gibi hissediyorlar...
***
Riyad konuşuyor; “Biran olsun savaşı ve acıları unutturdunuz... Yardımdan ziyade, işte tam böyle bir morale dostluğa ve saygıya ihtiyacımız vardı bu akşam oturmasını kıyamete kadar unutmayacağız” yine gözler doluyor...
***
ÜMİT
Genç bir Halepli Anne konuşuyor...
***
“O eşşeği (Beşar Esed) yurdumuzdan kovunca, Halep’te evime kavuşacağım... Çocuklarımla birlikte oturduğum güzel evime... Bu hediye ettiğiniz güzel hat sanatı tabloyu, evimde en değerli köşeme asacağım... Orada duracak.. Orada durmalı ki bu gece unutulmamalı...Sizleri mutfağımın en güzel yemekleriyle Suriye'de, Halep'te evimde ağırlayacağım, Vallahi ben bunu yapacağım... Biz artık kıyamate kadar kardeşiz...
***
Hanımla birbirimizden gözyaşlarımızı saklamaya çalışıyoruz... Ama herkesin gözü yaşlı....
***
Evde yaşlı bir babaannemiz var...
***
Arapça konuşulduğu için dua edildiğini sanıp herşeye “Amin” diyor... Herkes dönüp ona bakıyor... Kahkalarla gülüyoruz...
***
Evlerinizi açın... Yardımdan çok bir akşam oturmasına, dert dökmeye, dert anlatmaya ihtiyaçları var...
***
Muhacir kapıya kadar gelmiş, yapılacak en iyi şey , Ensar olamayız ama Ensar'ın kötü bir taklidi gibi davrana biliriz..