Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Tiyatro ve Sinema Üzerine

Tiyatro ve Sinema Üzerine

İnsanların özellikle de gençlerin hızla akan çağa ayak uydurmak adına ayni hızla savruldukları, değerlerine yabancılaştıkları, ahlakta yozlaştıkları hepimizce mâlum. Hatta pek çoğumuz bu durumdan yakınarak şikâyet edercesine; ‘Nerede o eski günler! Diye hayıflandığımız olur. İyi de şikâyetlenmek çözüme bir katkı sağlıyor mu? İnsanımızın kaymaması için çağa alternatif bir şeyler yapmak gerek değil mi? Zamânın her türlü teknik donatıları önümüzde, bilgiler bir tıkla ayağımıza geliyor. Azıcık fedâkarlık, azim, gayret gerekiyor. Ha bir de insanımızın savruluşunu dert edinmek lâzım. Derdi olmayanın hayâtının pek anlamı da yoktur. Sırf kendi tabağını dolduran bencil anlayışla, diğergamlık çok farklı şeyler. Neyse asıl gelmek istediğimiz noktaya odaklanalım biz, gençlere aslını unutturmayacak materyallere sıkı yapışmak gerektiği kanaatindeyiz. Hem de bunları onların beğenilerine uygun biçime sokarak sıkmadan, sevdirerek nasıl verebiliriz diye kafa yormak lâzım. Sinema ve tiyatro günümüzde şanlı târihimizi insanımıza sunmak adına iyi bir fırsat olarak gözüküyor. Bakın önümüze hazır bir donanımla gelen çeşitli faaliyetlere katılmak veya bir benzerini de nasıl olsa da bizler de yapsak diye düşünülen bir çalışmayı takdim etmek istiyoruz sizlere.
Geçenlerde Platform ve Sinpaş GYO'nun sponsorluğunda 'Koca Sinan' adlı tiyatro sunuldu. Eserin başrol oyuncusu Burak Sergen, rolünden sonra Süleymaniye Camii'nin kendisine çok farklı göründüğünü belirterek; ‘Çünkü orada Osmanlı'ya, Sinan'a, târihe dokunuyorsunuz.’ Diye konuştu.
Osmanlı mimârîsinin zirve şahsiyeti Mimar Sinan'ın 'Kalfalık eserim' dediği Süleymaniye Camii'nin yapılış sürecini anlatan 'Koca Sinan' adlı tiyatro oyunu gösterime girdi. Platform ve Sinpaş GYO'nun sponsorluğunda, Haliç Kongre Merkezi'nde galası gerçekleştirilen oyun büyük beğeni topladı. Oyun, Süleymaniye Camii'nin 7 yıllık (1550-1557) yapım sürecinde Kânunî Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Mimar Sinan'ın kişilikleri çerçevesinde, sanat ve iktidar erkinin çatışmasını anlatıyor. Mimar Sinan'ı oynayan Burak Sergen, Koca Sinan gibi târihî şahsiyetleri oynamanın yol gösterici olduğunu söylüyor. Ünlü tiyatrocu Sergen, Türk tiyatrosunun bugüne kadar târihe ve kültürümüze mal olmuş kişileri dikkate almadığını ifâde ediyor. ‘Yüzümüzü Batı'ya dönmüşüz ama kendi kültürümüze gereken ilgiyi göstermemişiz. Batı'dan tiyatro anlamında çok beslendik bu güzel bir şey, ama aslında öncelikle bu topraklardan almamız gerekirdi.’ diyen Sergen, bu tarz oyunlarla özellikle gençleri aydınlatmak gerektiğini dile getiriyor.
Ankara Devlet Konservatuarından mezun olan Burak Sergen'e göre, bu tip şahsiyetlerin hayâtını sâdece dökümanter olarak oynamak bile, gelecek nesiller adına büyük bir kazanç. Târihinden haz duyan kuşaklar yetişmesi adına nitelikli işler yapılması gerektiğini belirten Sergen, 'Koca Sinan' oyunu ile bunu amaçladıklarını anlatıyor. Ünlü tiyatrocu, Amerika'nın olmayan kültürünü dünyanın dört bir yanına yaydığını belirterek gençliğinin kovboy filmleriyle geçtiğini söylüyor. Türk tarihinin çok büyük isimler yetiştirdiğini dile getiren oyuncu, Mimar Sinan'ın bu dehâlardan biri olduğuna dikkat çekiyor. Koca Sinan'ın popülizme hiçbir dönem itibar etmediğinin altını çizen Sergen, ünlü mimarın eserlerini hiçbir zaman soysuzlaştırmadığını belirtiyor. Ünlü tiyatrocu, Sinan'ın kararlı duruşu sâyesinde bugün Süleymaniye'ye sâhip olduğumuzu hatırlatıyor. Sergen, 'Koca Sinan' rolünü oynadıktan sonra Süleymaniye Camii'nin kendisine çok farklı göründüğünü anlatıyor. Bu zamâna kadar o yerleri turistik olarak gezdiğini söyleyerek, ‘Provalardan sonra Süleymaniye'ye girdim. Bütün sütunlarına dokundum. Çünkü orada Osmanlı'ya, Sinan'a, târihe dokunuyorsunuz. Ben bu duyguların hepsini hissettim.’ şeklinde konuşuyor.
Burak Sergen, bâzı dizi ve sinema filmlerinde târihî şahsiyetleri oynamanın çok basit hâle geldiği görüşünde. Kültürel değerlerin popüler meta haline geldiğini vurgulayan Sergen, ‘Târihî karakterleri canlandıran kişilerde adap bilmezlik başladı. Prodüksiyonlarda o kadar çok hatalar görüyorum ki bir oyuncu olarak 'yazık' diyorum. Öyle önüne her gelen târihî şahsiyeti oynayamazsın. Bu senin tarihin, otur da rolüne çalış.’ ifâdelerini kullanıyor.(Muhteşem yüzyıldaki oyunculara duyurula) Bu tarz rollerin özel çalışılması gerektiğini belirten başarılı tiyatrocu, târihin gençlere doğru aktarılması gerektiğini savunuyor. Senaryosunu Hakan Altiner'in yazdığı ve sahne yönetmenliğini Arda Aydoğan'ın yaptığı Koca Sinan tiyatro oyunu iki perdeden oluşuyor. Oyunda Mimar Sinan'ı Burak Sergen, Kanunî Sultan Süleyman'ı Tarık Papuççuoğlu, Hürrem Sultan'ı Dilek Türker, Rüstem Paşa'yı Atilla Pakdemir oynuyor.
Bunlar güzel çalışmalar önümüze getirenleri, emeği geçenleri gerçekten kutluyor ve devâmını bekliyoruz derken 52 yıl aradan sonra birde baktık ki ‘Fetih 1453’filmi geldi. Üç yıllık yoğun bir emek, gayret ve fedâkarlık sonucunda ortaya gelen film vizyona girdi. Onları da kutluyor ve tebrikler ediyoruz. Haydi gençler bunları seyretmeye diyoruz.
Bu eserler bizlerin yüzakı olacaktır. İnsanımızı ve gençlerimizi bilinçlendirmek, târihimizi unutturmamak adına güzel yatırımlardır. Hiçbir mesnedi olmayan sâdece ahlaksızlığı teşvik eden, bol bol kahkaha attıran yamuk diziler, tiyatrolar artık durmalı, kaliteli, özgün, insanı fazilet adına yapılandıran nice eserler verilmeli. Zengin târihimiz, şanlı ecdâdımız ilgililere bol malzeme olacaktır.
Devlet tiyatrolarında çeyrek asrı geride bırakan oyunculardan biri Zafer Algöz. Pek çok televizyon dizisi ve sinema filminde de oynadığı rollerle seyirci karşısına çıkan Algöz, son zamanlarda bol sayıda çekilen komedi filmlerinin kalitesinin sorgulanması gerektiğini söylüyor. Bir yılda onlarca yerli komedi filminin gösterime girdiğine işâret eden Algöz, bunlardan sâdece birkaçının kalıcılığı yakalayabildiği görüşünde. Bu durumu komedi filmlerinin belden aşağı espriler etrafında dönüyor olmasına bağlıyor ve devam ediyor; ‘Komedi yüz kızartıcı ve bayağı olmamalı. Zekâ taşımalı. Diğer türlüsü sinemaya da seyirciye de bir şey katmaz.’ diyor. Özellikle ‘Yahşi Batı’da canlandırdığı Şerif Lloyd karakteriyle büyük beğeni kazanan ve son olarak ‘Dedemin İnsanları’ filminde rol alan oyuncu; ‘Millet olarak ya dramı seviyoruz ya da komediyi. Arası yok. Bu yüzden sanat filmlerine pek rağbet etmiyoruz.’ diyor. Devamla; ‘Sinema ve tiyatronun en büyük sorununu senaryo üretimindeki yetersizlik olarak görüyor. Metin üretiminde sıkıntı yaşandığını’ düşünen Algöz'e göre, teknoloji zihinsel üretimi durdurdu ve ne üretildiyse televizyon çıkmadan önce üretildi.’ Diyor.
Halbuki metin, konu üretiminde bu kadar geniş bir kültüre ve dolu bir mâziye sâhip olan bizlerin hiç sıkıntı yaşamaması lâzım öyle değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi