Tehlike çanları çalmaya başladı!
Rakibe göre “şenlik”, bize göre “rezil” bir maçtı. Yanlış oyuncu tercihleri bir tarafa, Konyaspor adına 90 dakika boyunca akıllarda kalan bir tek pozisyon bile yoktu. İnanılır gibi değil, bir takım, bir tek pozisyon bulmadan maçı tamamlar mı? Bu takım Konyaspor ise evet!
Eğriye eğri, doğruya doğru.
Giray hocayı seviyorum, ama Konyaspor’u daha çok… Duygusallık bir kenara, Giray Bulak’ın sahaya sürdüğü takım külliyen yanlıştı. Yanlışlarının farkını golü yedikten sonra anladı, ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Cihan’ı solda, Musa’yı sağda, Mehmet Çoğum’u Kratochvil’in yanında oynatması, özellikle de haftalardır tribünde pas tutan Mustafa Er’i ön liberoda oynatması, kendi ayağına kurşun sıkmak gibi bir şeydi.
Hele hele Celalettin…
Hacettepe maçı öncesi yüz kızartan olaylara adı karışan, dolayısıyla da 100 bin TL ceza verilen bir oyuncunun sahaya sürülmesi de, bir teknik adam zafiyetidir. Bile bile lades durumu yani. Konyaspor deve gibiydi! Hiçbir tarafı doğru değildi. Dolayısıyla gelinen nokta da kaçınılmazdı.
Ya futbolcular?
Onları Gençlerbirliği maçında ön plana çıkaran ruhsuzlukları ve sorumsuzluklarıydı. İş ahlakından yoksun bir görüntü çizerek, kader maçını kaybettiklerinden daha büyük bir travma yaşattılar bu şehre. Dolayısıyla fatura da ağır oldu.
Kısacası Konyaspor sahada ne yaptığını bilmez bir görüntü verdi. Bunun sonucunda da 90 dakika boyunca tek bir pozisyona bile girmeden 19 Mayıs’ta hüsrana uğradı. Bu hüsranda sahaya takımı yanlış süren Giray hocanın da, yüreklerini Ayman ve Oğuzhan gibi ortaya koyarak oynamayan futbolcuların da payı büyüktü.
Gençlerbirliği yenilgisi bir tarafa, beni esas endişelendiren Konyaspor’un bundan sonrası. Bu takım, bu görüntüsüyle hangi maçı kazanacak? Hangi maçta nasıl gol atacak? Konyaspor’un kötü oynadığını biliyorduk, ama bu kadar “rezil” ve “kötü” oynadığına da ilk kez şahit olduk.
Kötünün iyisi Gençlerbirliği’nde sahanın en becerili ismi Hakan şık çalımlarla Konyaspor savunmacılarını geçti, penaltı noktasındaki Kahe’ye çıkardı, Brezilyalı oyuncuya sadece dokunmak kaldı. Hazırlanışı ve bitirilişi derslikti. Konyasporlu futbolcuların toplamının uyuduğu bir anda.
***
Ligin boyu kısaldıkça tehlike daha da büyüyor. Biz yenildikçe kabus büyüyor. Uykularımız kaçmaya başladı. Çok zor kazanıyor, çok kolay yeniliyoruz. Bu takım Sivas, Kayseri, Kocaeli, Bursa, Eskişehir ya da diğerlerinden ne gibi sonuçlar alacaktır? Torbada 21 puan daha var. Bu 21’den ne kadarı Konyaspor’un puan hanesine yansıyacak?
İçinden çıkılacak gibi değil!
Geriye kalan maçlara baktığımızda çanların Konyaspor için çalmaya başladığını söylemek felaket tellallığı değildir. Moral verici, umut verici şeyler söylemeyi çok isterdim, ama güneşi balçıkla sıvamanın da bir anlamı yok.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu takım bana bu güveni vermiyor. Lig’de kalması mucizelere bağlı olan Kocaelispor’un bile sahada takım gibi durduğu bu ortamda, Konyaspor için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Konyaspor yönetimi, Konyaspor kenar yönetimi, Konyasporlu futbolcular, tehlike çanlarının çalındığının farkında mısınız?
***
Bazı şeyler vardır ki, “şüyuu, vukuundan beterdir!” Yani gerçek olmasından daha çok söylenti halinde kalması daha tehlikelidir. Konyaspor Basın Sözcüsü Nadir Avcan, Gençlerbirliği maçından sonra gazetecilere “Kamuoyu oluşturun da Giray hocadan kurtulalım” şeklinde bir açıklama yapmış mıdır, yapmamış mıdır? Eğer böyle bir açıklama var ise Giray Bulak ile bu takımın ilişiği hemen kesilmelidir. Böyle bir açıklama yapmamışsa da, kamuoyunu aydınlatacak, doyurucu bir açıklama getirmelidir.
Her ne kadar “hocanın dikkati çekilecek” denilse de, kurt elmanın içine girmiştir bir kere! Ama bir gerçek var ki, köprüler atılmış, saflar netleşmiş! Dikiş tutar mı tutmaz mı bilinmez. Konunun aktörleri birbirleri ile duygu ve hedef birlikteliğinde değillerse eğer, bu durumdan huzur çıkarmak pek mümkün değil gibi.
Ancak, kestirip atmanın zamanı da değil, takdir edersiniz. Çünkü, katedilmesi gereken 7 hafta ve ulaşılması gereken bir hedef var. Mecburen yürüyecek bu kervan o vakit. Mecburen sevecek insanlar birbirlerini. Mecburen sarılacaklar işlerine. Eğer hep birlikte batmak istemiyorlarsa, bu gemide. Kurt elmayı kemirmeye devam etse de!
Eğriye eğri, doğruya doğru.
Giray hocayı seviyorum, ama Konyaspor’u daha çok… Duygusallık bir kenara, Giray Bulak’ın sahaya sürdüğü takım külliyen yanlıştı. Yanlışlarının farkını golü yedikten sonra anladı, ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Cihan’ı solda, Musa’yı sağda, Mehmet Çoğum’u Kratochvil’in yanında oynatması, özellikle de haftalardır tribünde pas tutan Mustafa Er’i ön liberoda oynatması, kendi ayağına kurşun sıkmak gibi bir şeydi.
Hele hele Celalettin…
Hacettepe maçı öncesi yüz kızartan olaylara adı karışan, dolayısıyla da 100 bin TL ceza verilen bir oyuncunun sahaya sürülmesi de, bir teknik adam zafiyetidir. Bile bile lades durumu yani. Konyaspor deve gibiydi! Hiçbir tarafı doğru değildi. Dolayısıyla gelinen nokta da kaçınılmazdı.
Ya futbolcular?
Onları Gençlerbirliği maçında ön plana çıkaran ruhsuzlukları ve sorumsuzluklarıydı. İş ahlakından yoksun bir görüntü çizerek, kader maçını kaybettiklerinden daha büyük bir travma yaşattılar bu şehre. Dolayısıyla fatura da ağır oldu.
Kısacası Konyaspor sahada ne yaptığını bilmez bir görüntü verdi. Bunun sonucunda da 90 dakika boyunca tek bir pozisyona bile girmeden 19 Mayıs’ta hüsrana uğradı. Bu hüsranda sahaya takımı yanlış süren Giray hocanın da, yüreklerini Ayman ve Oğuzhan gibi ortaya koyarak oynamayan futbolcuların da payı büyüktü.
Gençlerbirliği yenilgisi bir tarafa, beni esas endişelendiren Konyaspor’un bundan sonrası. Bu takım, bu görüntüsüyle hangi maçı kazanacak? Hangi maçta nasıl gol atacak? Konyaspor’un kötü oynadığını biliyorduk, ama bu kadar “rezil” ve “kötü” oynadığına da ilk kez şahit olduk.
Kötünün iyisi Gençlerbirliği’nde sahanın en becerili ismi Hakan şık çalımlarla Konyaspor savunmacılarını geçti, penaltı noktasındaki Kahe’ye çıkardı, Brezilyalı oyuncuya sadece dokunmak kaldı. Hazırlanışı ve bitirilişi derslikti. Konyasporlu futbolcuların toplamının uyuduğu bir anda.
***
Ligin boyu kısaldıkça tehlike daha da büyüyor. Biz yenildikçe kabus büyüyor. Uykularımız kaçmaya başladı. Çok zor kazanıyor, çok kolay yeniliyoruz. Bu takım Sivas, Kayseri, Kocaeli, Bursa, Eskişehir ya da diğerlerinden ne gibi sonuçlar alacaktır? Torbada 21 puan daha var. Bu 21’den ne kadarı Konyaspor’un puan hanesine yansıyacak?
İçinden çıkılacak gibi değil!
Geriye kalan maçlara baktığımızda çanların Konyaspor için çalmaya başladığını söylemek felaket tellallığı değildir. Moral verici, umut verici şeyler söylemeyi çok isterdim, ama güneşi balçıkla sıvamanın da bir anlamı yok.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu takım bana bu güveni vermiyor. Lig’de kalması mucizelere bağlı olan Kocaelispor’un bile sahada takım gibi durduğu bu ortamda, Konyaspor için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Konyaspor yönetimi, Konyaspor kenar yönetimi, Konyasporlu futbolcular, tehlike çanlarının çalındığının farkında mısınız?
***
Bazı şeyler vardır ki, “şüyuu, vukuundan beterdir!” Yani gerçek olmasından daha çok söylenti halinde kalması daha tehlikelidir. Konyaspor Basın Sözcüsü Nadir Avcan, Gençlerbirliği maçından sonra gazetecilere “Kamuoyu oluşturun da Giray hocadan kurtulalım” şeklinde bir açıklama yapmış mıdır, yapmamış mıdır? Eğer böyle bir açıklama var ise Giray Bulak ile bu takımın ilişiği hemen kesilmelidir. Böyle bir açıklama yapmamışsa da, kamuoyunu aydınlatacak, doyurucu bir açıklama getirmelidir.
Her ne kadar “hocanın dikkati çekilecek” denilse de, kurt elmanın içine girmiştir bir kere! Ama bir gerçek var ki, köprüler atılmış, saflar netleşmiş! Dikiş tutar mı tutmaz mı bilinmez. Konunun aktörleri birbirleri ile duygu ve hedef birlikteliğinde değillerse eğer, bu durumdan huzur çıkarmak pek mümkün değil gibi.
Ancak, kestirip atmanın zamanı da değil, takdir edersiniz. Çünkü, katedilmesi gereken 7 hafta ve ulaşılması gereken bir hedef var. Mecburen yürüyecek bu kervan o vakit. Mecburen sevecek insanlar birbirlerini. Mecburen sarılacaklar işlerine. Eğer hep birlikte batmak istemiyorlarsa, bu gemide. Kurt elmayı kemirmeye devam etse de!