Tahir Büyükkörükçü (Rh a) Üzerine
Geçen yıl bu günlerde Milletimiz yerleri doldurulması zor iki büyüğünü peş peşe kaybetti.
Konya’mızın manevi dinamiklerinden Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi vefat edeli bir yıl oldu.
Konya’mız Hz. Pir Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Hocaefendiden sonra Tahir Hocasını da kaybetmekle çok şeyler kaybetti.
Farkında olsa da, olmasa da.
Çünkü âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir
Çünkü; Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’de Erbakan Hoca gibi sadece Konya’nın Konyalıların ve milletimizin değil, sözlerinde ifade ettiği 1,5 milyarlık İslam ümmetinin de hocası idi.
Çünkü; Büyüklerin kaybı, diğer kayıplardan bir farklı oluyor.
Çünkü; Büyüklerin bıraktıkları boşluk, büyüklükleri ile eşdeğer bir boşluktur.
Çünkü; Tahir Hocaefendi merhum diğer sayabileceğimiz tüm özelliklerinden önce gerçek manada ilmi ile amil bir İslam âlimi idi.
Şöyle etrafınıza bir bakın.
Tahir Hocaefendi merhumun yolunu sürdüren veya sürdürebilecek kaç kişi kaldı Konya’da.
Bu sebepledir ki aradan geçen 1,5 yıl şunu göstermiştir.
Tahir Hoca’nın bıraktığı boşluk henüz doldurulamamıştır ve böyle giderse de daha uzun zaman da doldurulamayacak gibi gözükmektedir.
Ömrünü İslam’a adayan, İslam’ı anlatmakla, yaşamakla ve yaşatmakla geçiren ve bu uğurda birçok zorluğa ve çileye göğüs geren, zamanın başbakanlarına bile boyun eğmeyen Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi yukarıda ifade edildiği gibi arkasında kolay kolay doldurulamayacak bir boşluk bırakarak dar ül bekaya irtihal etmiştir.
Konya Hocasını kaybetmekle öksüz kalmıştır.
Yıllarca vaaz verdiği Kapu Camii öksüz kalmıştır.
Ve yine yıllarca vaazları için basamak olan Kapu Camii’nin kara kürsüsü öksüz kalmıştır.
Allah dostlarına dost, düşmanlarına karşı düşman olduğunu kürsülerden her vesile ile ifade eden Hocamız, başta Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi hazretleri olmak üzere, Lâdikli Hacı Ahmed Efendi, Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, Muhammed Harrani Hazretleri, Musa Topbaş Efendi, Muhammed Zahid Kotku Efendi, Mekkeli Üstad Muhammed Alevi Maliki, Yahyalılı Hacı Hasan Efendi, Üstad Ali Ulvi Kurucu, Havlucu Ahmed Efendi, Konyalı Dişçi Mehmed Efendi gibi nice büyüklerin dostu, arkadaşı idi. Onlarla aramızdaki bağ idi.
Necip Fazıl gibi nice üstadlar ise evlerini teşrif etmişler misafirleri olmuşlar idi.
Hocamızın en büyük derdi İslam'ın ve Müslümanların yüzünün gülmesi idi.
“Çok çile çektik. Bir de iyi gün görelim, İslâm adına bir oh diyelim de öyle ölelim” demesi, Müslümanlarının yüzünün gülmesi için İmam Hatip Okullarına özel bir önem vermesi, “ Bin evladım olsa hepsini İmam-Hatip'te okuturum” demesi bundan dolayıdır.
Üstadı Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri’ne bağlı olduğunu hiçbir zaman çekinmeden ifade eden Tahir Hocamız kararlı ve titiz bir derviş olmasından öte, ibadet ve muamelat konularında dervişliğinden çok daha titiz bir Müslüman dır ve bu titizliğini son anına kadar devam ettirmiştir.
Bundan dolayıdır ki Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’nin vefatından önceki son tembihi “namazlarınızı kılın” olmuştur.
Tahir Hocamızın çok arzu etmesine rağmen Medine-i Münevvere de değil de, Konya’mızda vefat etmesine hem sevindik hem de üzüldük.
Medine-i Münevvere de, Cennet-ül Baki de Rasülümüzün komşuluğunda defnedilecek olsa da çok sevinirdik.
Konya’mızda defnedildiğine sevindiğimiz gibi.
Şimdi Hocamızın kabrinin Konya’da olması sebebiyle diğer memleketlere, diğer şehirlere karşı iftihar ettiğimiz gibi.
Merhum Tahir Hocamızı birinci vefat yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
Mekânı Cennet Olsun.
Konya’mızın manevi dinamiklerinden Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi vefat edeli bir yıl oldu.
Konya’mız Hz. Pir Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Hocaefendiden sonra Tahir Hocasını da kaybetmekle çok şeyler kaybetti.
Farkında olsa da, olmasa da.
Çünkü âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir
Çünkü; Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’de Erbakan Hoca gibi sadece Konya’nın Konyalıların ve milletimizin değil, sözlerinde ifade ettiği 1,5 milyarlık İslam ümmetinin de hocası idi.
Çünkü; Büyüklerin kaybı, diğer kayıplardan bir farklı oluyor.
Çünkü; Büyüklerin bıraktıkları boşluk, büyüklükleri ile eşdeğer bir boşluktur.
Çünkü; Tahir Hocaefendi merhum diğer sayabileceğimiz tüm özelliklerinden önce gerçek manada ilmi ile amil bir İslam âlimi idi.
Şöyle etrafınıza bir bakın.
Tahir Hocaefendi merhumun yolunu sürdüren veya sürdürebilecek kaç kişi kaldı Konya’da.
Bu sebepledir ki aradan geçen 1,5 yıl şunu göstermiştir.
Tahir Hoca’nın bıraktığı boşluk henüz doldurulamamıştır ve böyle giderse de daha uzun zaman da doldurulamayacak gibi gözükmektedir.
Ömrünü İslam’a adayan, İslam’ı anlatmakla, yaşamakla ve yaşatmakla geçiren ve bu uğurda birçok zorluğa ve çileye göğüs geren, zamanın başbakanlarına bile boyun eğmeyen Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi yukarıda ifade edildiği gibi arkasında kolay kolay doldurulamayacak bir boşluk bırakarak dar ül bekaya irtihal etmiştir.
Konya Hocasını kaybetmekle öksüz kalmıştır.
Yıllarca vaaz verdiği Kapu Camii öksüz kalmıştır.
Ve yine yıllarca vaazları için basamak olan Kapu Camii’nin kara kürsüsü öksüz kalmıştır.
Allah dostlarına dost, düşmanlarına karşı düşman olduğunu kürsülerden her vesile ile ifade eden Hocamız, başta Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi hazretleri olmak üzere, Lâdikli Hacı Ahmed Efendi, Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, Muhammed Harrani Hazretleri, Musa Topbaş Efendi, Muhammed Zahid Kotku Efendi, Mekkeli Üstad Muhammed Alevi Maliki, Yahyalılı Hacı Hasan Efendi, Üstad Ali Ulvi Kurucu, Havlucu Ahmed Efendi, Konyalı Dişçi Mehmed Efendi gibi nice büyüklerin dostu, arkadaşı idi. Onlarla aramızdaki bağ idi.
Necip Fazıl gibi nice üstadlar ise evlerini teşrif etmişler misafirleri olmuşlar idi.
Hocamızın en büyük derdi İslam'ın ve Müslümanların yüzünün gülmesi idi.
“Çok çile çektik. Bir de iyi gün görelim, İslâm adına bir oh diyelim de öyle ölelim” demesi, Müslümanlarının yüzünün gülmesi için İmam Hatip Okullarına özel bir önem vermesi, “ Bin evladım olsa hepsini İmam-Hatip'te okuturum” demesi bundan dolayıdır.
Üstadı Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri’ne bağlı olduğunu hiçbir zaman çekinmeden ifade eden Tahir Hocamız kararlı ve titiz bir derviş olmasından öte, ibadet ve muamelat konularında dervişliğinden çok daha titiz bir Müslüman dır ve bu titizliğini son anına kadar devam ettirmiştir.
Bundan dolayıdır ki Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’nin vefatından önceki son tembihi “namazlarınızı kılın” olmuştur.
Tahir Hocamızın çok arzu etmesine rağmen Medine-i Münevvere de değil de, Konya’mızda vefat etmesine hem sevindik hem de üzüldük.
Medine-i Münevvere de, Cennet-ül Baki de Rasülümüzün komşuluğunda defnedilecek olsa da çok sevinirdik.
Konya’mızda defnedildiğine sevindiğimiz gibi.
Şimdi Hocamızın kabrinin Konya’da olması sebebiyle diğer memleketlere, diğer şehirlere karşı iftihar ettiğimiz gibi.
Merhum Tahir Hocamızı birinci vefat yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
Mekânı Cennet Olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.