Sultan Veled sayesinde Mevlânâ’yı tanıdık

Sultan Veled sayesinde Mevlânâ’yı tanıdık

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin düzenlediği dijital konferansta Prof. Dr. Veyis Değirmençay Mevleviliğin kurucusu Sultan Veled’i anlattı

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin Konya Büyükşehir, Karatay, Selçuklu ve Meram Belediyelerinin katkılarıyla düzenlediği ve sosyal medya kanallarından canlı yayınlanan, “Mevlânâ'nın 748. Vuslat Yıl Dönümünde Sultan Veled ve Mevlevîlikteki Yeri” adlı konferansta Prof. Dr. Veyis Değirmençay, Sultan Veled’in, Mevlevîliğin yayılmasındaki etkilerini anlattı. TYB Konya Şubesi’nin 2021 yılı takvimindeki 37’nci program, Mustafa Güden yönetiminde icra edildi.Prof. Dr. Değirmençay sözlerine “Sultan Veled, Hüsameddîn Çelebi’den sonra babasını temsil etmeye başlamış ve henüz kurulmamış Mevlevî tarikatını, babası adına kurmaya, etrafa gönderdiği halifelerle yaymaya başlamış, bilfiil Mevlevîliğin başına geçip birçok hizmette bulunmuştur. Eğer Sultan Veled olmasaydı biz, belki de Mevlânâ’yı tanıyamayacaktık. Bugün Mevlânâ’yı tanıyorsak, Sultan Veled sayesinde tanıyoruz” diyerek başladı.

“SULTAN VELED’DE ŞEMS’ ÇOK BAĞLIDIR”

Mevlânâ Hazretlerinin Şems’ten önce vaiz ve müderris olan din adamı olduğuna vurgu yapan Değirmençay “Şems ile tanıştıktan sonra bugün bildiğimiz anlamda şair olan, semâya başlayan Mevlânâ ortaya çıkmıştır. Şems, Konya’yı terk edince Mevlânâ, Sultan Veled’i Şam’a gönderir. Sultan Veled, Şam’a kadar gider ve Şems’i atına bindirip, kendisi de yaya olarak döner. Bu esnada Sultan Veled, Şems’ten birçok keramet, sır ve bilgi öğrenir. Bu yüzden Sultan Veled de Şems’e babası gibi çok bağlıdır" dedi. Sultan Veled’in sadece bir tarikat şeyhi olmadığını da söyleyen Değirmençay “Babası gibi o da bir fakihtir ve şairdir. Aynı zamanda yaşamış olduğu topraklarda bütün halkla ve ileri gelen şahsiyetlerle ilgilenmiştir. Onları idare etmesini bilmiş, bu bağlamda hem edebî hem de tarihî açıdan kıymetli eserler vücuda getirmiştir. 13.yüzyılın tamamı, 14.yüzyılın ilk yarısında Anadolu’nun siyasî, sosyal, kültürel, dini ve edebi durumu hakkında araştırma yapacak araştırmacıların Sultan Veled’in manzum ve mensur bütün eserlerini okumaları ve kaynak olarak değerlendirmeleri gerekir” diye konuştu. Sultan Veled’in bir çok Selçuklu Sultanı ile bazı Moğol komutanları öven dizeler yazdığını da anlatan Değirmençay “Gıyaseddîn Mesud, Emir Alâmeddîn Kayser, Emir Necmeddîn, Muineddîn Pervane, Sahibi Ata Fahreddîn Âli, Taceddîn Hüseyin, Şerefeddîn b. Hatereddîn, IV. Rükneddîn Kılıç Aslan, Tabib Ekmeleddîn ve Moğollardan Samagar Noyan ve oğlu Arap Noyan gibi birçok kişiyi övdüğünü görürüz. Onlar hakkında hem tarihî, hem de çok önemli dinî, edebî, kültürel ve sosyolojik açıdan çok önemli bilgiler veriyor. Bu anlamda Sultan Veled, babası Mevlânâ’dan biraz daha faklıdır. Mevlâna tam bir vaizdir, mürşittir, din adamıdır, fakihtir ve Sultan Veled gibi herkesi övmez. Gerçi Mevlânâ da Mektuplar’ında övgüler yazmış, taleplerde bulunurken yazmış olduğu mektuplarda ileri gelenleri övmüştür. Ama Sultan Veled’le karşılaştırdığımız zaman mukayese edilmez. Yani Sultan Veled, çok farklı bir şahsiyettir” dedi.

adsiz-002.jpg

Veled’in Farça dilini akıcı ve sade bir üslupla kullandığını, bunun yanında baazı eserlerini Arapça, bazılarını da Türkçe olarak yazdığını anlatan Değirmençay “O aynı zamanda bir dil üstadıdır. Yaşadığı toplumdaki insanların ihtiyacı olan mesajları onların diliyle yazdığı beyitlerle vermiştir. Sadece Müslümanların kullandığı lisanlarla değil, Selçuklu tebası olan Rumların da diliyle eserler yazması bundandır” şeklinde konuştu.

“KONYA ŞEHİRLERİN ŞAHIDIR”

Konuşmasında Hazreti Mevlana’nın Konya’ya dair övgülerine de değinen Değirmençay “O Veled ile konuşurken “Bizim türbemizin bulunduğu Konya ilelelebet darlık, yokluk, zulüm görmesin” diye dua etmiştir, ona göre Konya şehirlerin şahıdır” dedi. Soru üzerine, Mevlana ailesinin Belh’ten hicret etme sebeplerini de anlatan Değirmençay, “Moğol akını yaklaşmaktaydı ve Bahaeddin Veled’in orada anlaşmazlık içinde olduğu kişiler vardı. Hz. Mevlânâ daha çocukluk yıllarında Moğollar yüzünden evinden, yurdundan ayrıldı. Moğollar Svas’tan Kayseri’ye, girdikleri her şehri yakıp yıkıp talan ederek Konya’ya yürürken Mevlânâ nasıl büyük bir tehlikenin geldiğini biliyordu. Moğollar’dan Konya’yı ve Konya’dan sonraki şehirleri korumak için onları muhasara pozisyonunda ve vergi alan konumunda tutarken sabırla irşad etti. Neticede Konya zor geçen bir muhasara dönemi yaşadı ama kendisinden önceki şehirler gibi kırıma uğramadı. Hz. Mevlânâ’nın temas ettiği Moğol komutanlar onunla girdikleri münazaralar neticesinde birer birer Müslüman olduktan sonra kimi geriye dönüp gitti kimi de Konya ve çevresinde iskan olup Müslümanlığı yaşadı” diye konuştu. Hem Hazreti Mevlânâ’nın hem de Sultan Veled’in Ahilik teşkilatını metheden beyitler yazdığını örnekleriyle anlatan Değirmençay “Ana kaynakları tam anlamıyla okumadan yargıya varılması doğru değildir. Mevlânâ’da, Veled’de Ahilerin birçok önderini methedeni öven çok sayıda eser bırakmıştır. Bir anlaşmazlık söz konu değildir” diyerek sözlerini tamamladı.

HABER MERKEZİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.