Su Medeniyeti
Sempozyum Cuma günü saat 10’da başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’ndan sonra Açılış ve protokol konuşmaları yapıldı. Sempozyum açılış konuşmasını TYB Onursal Başkanı Sayın Mehmet Doğan yaptı. Doğan nefis bir açılış konuşması yaptı. Bazı konuşmacılar tebliğini sunarken Doğan’ın açılış konuşmasına atıfta bulundular.
O gün üç oturum yapıldı ve oturum 17.30’da sona erdi. Ertesi gün 4. oturum 09.00’da başladı. 7. Oturum saat 17.30’da sona erdi.
Sempozyum başarılı geçti. Sempozyumda sunulan tebliğler kitap haline getirilecektir. Bu sempozyumu hazırlayan ilgili kuruluşlara teşekkür eder, devamını bekleriz.
Konuşmacılar birbirinden güzel tebliğler sundular. Bütün medeniyetlerin su havzalarında oluştuğunu ifade ettiler.
Mesela Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Hasan Bahar “Uygarlıkların Kaynağı Su” İsimli tebliğinde özet olarak şunları söyledi:
“M. Ö.III. binde Akdeniz kavimlerinin başlattığı deniz uygarlığı M.Ö. I. binde Fenikeliler ve Greklerle giderek güçlendi ve Akdeniz’le bağlantılı Karadeniz’e sıçradı. Bu dönemlerde başlayan Akdeniz uygarlığı; M.Ö. V. Yüzyılda Pers, M.Ö. IV. Yüzyılda İskender ve M.Ö. II. Yüzyılda Roma imparatorluklarını ortaya çıkardı. Eskiçağın bu imparatorluklarının yerinde Ortaçağ’da Bizans, Roma germen, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Yeni Çağda ise Osmanlı imparatorluklarını ortaya çıkardı. Bu nedenle bu döneme “Deniz Uygarlıkları Dönemi” denilebilir.
15. Yüzyılla birlikte coğrafi keşiflerle deniz uygarlıkları okyanuslara taşındı. Okyanuslara açılma yeni kıtaların ve uygarlıkların keşfini beraberinde getirdi. 500 yıllık süren “Okyanus Uygarlıkları Çağı” günümüzde egemenliğini sürdürmektedir. Günümüzde en etkin siyasi güç NATO görülmektedir. Gücünü dünyayı kuşatan okyanuslardan alan bu güç hava gücü ile desteklenmektedir.
Eskiçağda su, hava ve ateş hayatın özünü oluşturan üç önemli unsur olarak görülmekteydi. Bu unsurlar insanların inanç sistemlerinde de yerini bulmuş; felsefe, din, mitolojide sembollerle dile getirilmişlerdir.
Sonuç olarak uygarlık 1. Küçük Akarsu Uygarlıkları, 2. Büyük Akarsu Uygarlıkları, 3. Deniz Uygarlıkları ve 4. Okyanus Uygarlıkları dönemini yaşamıştır. Görüldüğü gibi su, uygarlıkların oluşmasında ve gelişmesinde başlıca rolü oynamış ve günümüzde de bu rolünü sürdürecektir. Su ve su kaynaklarına sahip olan uygarlıklar diğerleri karşısında en önemli gücü elinde bulunduracaktır” (1).
Ecdadımız halkın su ihtiyacının karşılanması için su vakıfları kurmuşlar. Bu konuda Dr. Nazif Öztürk ve Vakıflar Arşiv Uzmanı Mevlüt Çam “Evkafın Suları / Tarihte su Vakıfları” isimli tebliğlerinde özet olarak şöyle dediler: “Vakıfların gayelerini, toplumun ihtiyaçları belirlemektedir. Zamanlar, mekânlar ve ihtiyaçlar değiştikçe, vakıfların gayeleri de değişmektedir. Bu bakımdan “Ahkâmü’l Evkaf’ta,” İnsanların en fazla muhtaç olduğu şeyi vakfetmek, vakıfların en hayırlısıdır” kuralı getirilmiştir…” (2).
Su Medeniyeti ile ilgili söylenecek sözleri konuşmacılar söylediler. Biz fakirin bunun üzerine söyleyeceğimiz bir sözümüz olamaz. Ancak bizim de bu konuda karınca kaderince bir katkımızın olması için şu ilaveyi ekliyoruz:
Su kaynaklarının güzel bir şekilde kullanımı ancak nüfusun yoğun olmasına bağlıdır. Bu konuda İbn-i Haldun şöyle diyor: “…Gözelerin (kaynakların) kaynayıp fışkırmasının sebebi, insan emeğini gerektiren kuyu kazımıdır. Bu durum tıpkı hayvanların memelerinin sağılmasına benzer. Hayvanın sağılması ve sütünün memeden dışarıya çıkartılması terk edildiğinde meme kuruyup süt kesildiği gibi, (kuyu kazıp) suyun dışarıya çıkartılması terk edildiği zaman da su kurur ve toprağın içine çekilir..." düzeltirseniz memnun olurum. Kalabalık bir ümrana (nüfusa ) sahip olduğu dönmelerde su gözeleri ve kaynaklarıyla bilinen yerlerin, harap olup ümranı dağıldıktan sonra, sularının tamamen nasıl toprağa çekilip kaybolduğuna ve sanki daha önce yokmuş gibi bir hale geldiğine dikkat et…” (3).
Su, dünya hayatının temelini oluşturur. Bu sebeple dünyanın ve insanın dörtte üçü sudur. Bütün canlı varlıklar sudan yaratılmıştır. Bu sebeple hayatlarını sürdürebilmeleri yine su ile mümkündür..
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık. Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?” (4).
Su, ab-ı hayattır, candır, rahmettir, kevserdir. Resul-i Ekrem’de bir rahmettir. Çünkü O, Kur’an-ı Kerimin ifadesiyle, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Konuşmacılar da bu hususu dile getirerek su ile Resul-i Ekrem arasında bir bağ kurdular. Yani insanlık susuz nasıl yaşayamazsa Resul-i Ekrem’in sünnetinden uzak yaşaması da mümkün değil, yani sağlıklı bir yaşam değil, dünyanın durumu ortadadır.
Su ahiret hayatının da temelini oluşturur: Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur:
“İman edip sâlih amel işler işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.
Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan ırmaklar içinde devamlı kalacakları ADN cennetleridir…” (5).
Bu hususta yunus Emre’ de şöyle diyor:
Şol cennetin ırmakları
Akar Allah deyü deyü
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyü deyü
Kaynaklar
1. Su Medeniyeti Sempozyumu Tebliğ Özetleri
2. Age.
3. İbn-i Hald3un, İkinci Cilt, S:522
4. Enbiya: 30
5. Beyine:7-8
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.