Şivlili ve Üç Aylar
Arabî aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarına mübarek üç aylar denir ve farklı dini etkinliklerle kutlanır. Bu ayların faziletine dair Hadis-i Şerifler mevcuttur.
Bu ayların Konya ve havalisinde kutlanışı biraz daha farklılık arz etmektedir. Recep ayının başlangıcından itibaren halkta ve özellikle de çocuklarda bir hazırlık, bir heyecan başlar. Çünkü Recep ayının İlk Perşembe gecesi “Şivlili” tabir edilen ve çocukların hediyeler aldığı, fener alayları düzenlediği, günümüzde yeni yeni havai fişek gösterilerinin yapıldığı, ateşlerin yakıldığı, o günün sabahında guruplar halinde evleri gezip, değişik hediyeler topladıkları, yine kendi aile büyüklerinden farklı hediyeler aldıkları... onlar için hayatlarında özel ve unutamayacakları hatıraların yaşandığı bir gündür. Bu toplu gezintilerde eskiden çocuklar:
Şivlili Şivlili şişirmiş
Ergen oğlu pişirmiş
İki çörek bir börek
Bize namazlık gerek
Gibi mani ve tekerlemeleri guruplar halinde söyleyerek, trampetler ve kavallar çalarak, toplu halde bağırarak, çok daha canlı ve etkin bir şekilde mahalleye, kapıların önlerine geldiklerini haber verirlerdi.(1)
Günümüzde de kapıların önünde fazla beklememek, vakit kaybetmemek, daha fazla yer gezip, daha fazla nevale toplamak için geldiklerini bir şekilde duyuruyorlar.
Bu gün büyükler için de müstesna bir gündür. Aileler kendi çocuklarına ve evlerini ziyarete gelen çocuklara dağıtacakları hediyeleri önceden alıp hazırlarlar. Tabi işini ve kârını iyi bilen marketler günler öncesinden ilanlarını, reklâmlarını yaparlar ve satışa sunacakları “Şivlilik”leri hazırlarlar. Komşular arası ziyaretler (namaz ziyaretleri denir) çoğalır. “Bişi” denen hamur işi börek-çörek türü şeyler yapılır ve komşulara dağıtılır. Oruçlar tutulur. Bir birlerinin mübarek üç ayları tebrik edilir. Büyükler ziyaret edilerek elleri öpülür. Ulaşılamayan yerlere telefonlar edilir ve günümüzde bir hayli yaygınlaşan mesajlarla kandilleri tebrik edilir.
Çocuğun dünyasında özel bir yeri olan bu günde, büyüklerin bilinçli davranması, çocuklara herkes kudreti nispetinde hediyeler alması, günün mana ve ehemmiyetini anlatması, çocuğu mutlaka bir şekilde sevindirmesi, maddi kudreti olan ailelerin muhtaç çocuklara da hediyeler alıp, yardımlar yapıp onları sevindirmesi, çocuk yuvalarını, okulları ziyaret edip hediyeler götürmesi, zenginliğin şanından ve keremindendir. Yunus Emre şöyle der:
Dervişlik baştadır taç’da değildir
Kızdırmak od’da dır saç’da değildir
Ararsan Mevlâyı gönülde ara
Kudüs’te, Mekke’de Hac’da değildir
Gerçekten bir gönülü, hele hele bir çocuk gönlünü yapabilmek, sevindirebilmek Allah ve Rasülünü sevindirip memnun etmektir. Bu da dünyaya bedeldir.
Bu adet ve faaliyetler Konya ve yöresine mahsus örfi bir gelenektir ve dini dayanağı yoktur.(2) Sadece şöyle bir kıssa anlatılır: Takriben Hicri 334 yılında vefat eden meşhur sûfîlerden Ebu Bekir Muhammed Şiblî, bir gece rüyasında, Hz. Muhammed’in ana rahmine Recep ayının ilk Perşembe günü intikal ettiğine muttali olur. Bunun üzerine büyük bir sevinçle mahallesindeki her evin kapısını çalarak bu müjdeyi verir. Her kapı çalınışta içerden: “Kim o” sorusuna: “Şiblî” diye cevap verir. Müjdeyi alan ev sahipleri ona sevinç ve sürurlarının eseri olarak değişik hediyeler verirler.(3)
Bugün çocukların “Şivlili-Şivlili” diye bağırmaları bu zatın isminden galat (bozma) olduğuna, ve çocuklara verilen hediye adetinin de yine bu zata verilen hediyelerden kaynaklandığına dair rivayetler vardır.
Her hâl ü kârda zararlı bir adet olmadığı, bilâkis dini motifleri olan, halk ve özellikle çocuklar arasında, mübarek üç ayların geldiğini, kandiller zincirinden ilki olan Regâib gecesinin idrak edileceğini haber vermesi, komşuluk, birlik, beraberlik bağlarını kuvvetlendireceği, çocuklarda dini bir imaj uyandıracağı, hediyeleşmelere vesile olacağı… umuduyla bu mahallî adetin canlı tutulmasında bir sakınca yoktur.
Çocuklarımız; Noel Baba yalanlarıyla kandırılıp avutulacağına, bilakis bu ve benzeri adetlerin yaşatılmasında fayda vardır. Üç aylarınız kutlu ve mübarek olsun. Âlem-i İslâm’a hayırlar getirsin. Bu günler ve geceler hürmetine Rabbimiz zulüm altında inleyen kardeşlerimizin sıkıntılarını def ü ref etsin. Müslümanlara şuur ve basiret lütfetsin.
Dipnotlar:
1- Bak: Naci Fikret, Konya Şehrine Mahsus Eski Adetlerden Namaz ve Şivlilik, Konya Dergisi, Konya 1936, No 1, s. 54-55; Ahmet Hilmi, Şivlilik, Ocak Dergisi, 1344, 18. sayı; Mustafa Ataman, Şivlilik, Türk Folklor Araştırmaları, No: 127. Şubat 1980, s. 2089.
2- M. Ali Uz, Konya Kültürüne Hizmet edenler, Konya Büyükşehir Bel. Yay. 2004, s. 60, Prof. Dr. Mehmet Aydın, Konya’daki Manevi Halk İnançlarının Dinler Tarihi Açışından Tahlili,
3- Mehmet Aydın, a. g. e. s. 62.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.