Sistem medya ilişkisi
En güçlü silah kitabım (21)
Etrafımızı çepeçevre çevreleyen ve bizim ekonomik, ahlaki, hukuki, ilmi, siyasi davranışlarımızı tanzim eden kurallar manzumesine sistem (rejim – nizam) diyoruz. Adına yasalar dediğimiz bu kurallar manzumesi, hepimizi kendisine uymamızı ister. Uymazsanız size ceza verir. Mesela, vergi kanunları, hepimizin uyması gereken kanunlardır ve birinin eksik yapılması halinde, devlet size ceza vererek o şeyi size yaptırır.
Ülkemizde reklam için ödenen paralar, VUK (Vergi usul kanununa) göre masrafa yazılmaktadır.
Medya kuruluşları daha çok reklam gelirleriyle beslenir ve ayakta dururlar. Bunların gelirleri arasında resmi ilan gelirleri, satış gelirleri, promosyon gelirleri gibi küçük kalemlerde de yer alır.
Bir holding patronu, kendi medyasını kurarken büyük paralar ayırır. Bu paralar, kendi bankasından (halkın hırsız çalmasın diye yatırdığı paraları) kredi diye çeker. Ayrıca daha önce hazırlanmış olan teşvik mevzuatına uygun, yatırım indirimi, arsa tahsisi, gümrük muafiyeti gibi teşviklerin hemen hepsinden yararlanır. Yani yeni medya yatırımı kendi cebinden yapmaz, tamamen devletin kesesinden yapar.
Bu yatırımcı, işletme esnasında medyanın bir kolu olan gazetesinin paraya ihtiyacı olduğunu hissettiği zaman, fabrikalarının müdürlerine emir vererek, gazeteye veya dergiye şu kadarlık bir reklam verilmesini emreder. O miktar para o medya gurubuna gönderilir ve medyadan alınan fatura muhasebede giderler arasına işler. Böylece fabrikadan para çıkmış, medyanın kasasına girmiştir.
Reklam veren fabrikalardan biri diyelim ki buzdolabı üretmektedir. Reklam giderlerini masrafına yazar. Bu masraf kalemi üretilen buzdolabının maliyetinin üzerine biner ve onun maliyetini yükseltir. Üzerine konulan bir kâr ile birlikte o buzdolabını, kim satın almışsa içindeki reklam giderini de sonunda ödemiş olur. Böylece yıl içinde toplam reklam ödemeleri her sahada maliyetleri yükseltmiş ve daha yüksek maliyette ürün tüketiciye satılmıştır.
Medya sisteme, sistem medyaya destek olur. “Yırtılan deli Bekir’in yakasıdır”
İşin bir başka boyutu ise aynı buzdolabı üreten fabrika, eğer reklam gideri olmazsa, yıllık satışlardan elde edilen gelirleri, fabrikayı yüksek kârâ taşıyacağından, bu yüksek kârdan dolayı vergisi de büyük olacaktır. Ama gelirlerinin bir kısmını reklama veren bu fabrika, yıllık vergisini daha az bir matrah üzerinden ödeyecektir. Yani reklama ödenen para, devlete verilecek vergiden kesilmiştir. Maalesef sistem bu şekilde kurulmuş ve bu aynen çark dönmeye devam etmektedir.
1974 yılında kurulun CHP-MSP koalisyon hükümeti döneminde, Hükümetin MSP gurubu TBMM’ne bir kanun teklifi verir. Bu kanun teklifinde; “vergi usul kanununda bir değişiklik yapılarak; reklam giderleri masrafa yazılmaz” şeklinin kanunlaşması ister. Ancak bu kanun teklifi TBMM’den geçmez. Başta CHP’nin oyları ile reddedilir.
Anadolu tüccarı ve küçük esnafı, masraf yapmaktan, reklam vermekten ve ona ödeme yapmaktan sakınır, durur. Bu adam da kazancından bir kısmını reklam olarak verseydi “Milli medyamız daha güçlenecek ve yaptığı mücadelede belki daha kısa zamanda başarılı olacaktı.” Ama bu esnaf ve tüccar kardeşlerimiz, medyanın mana önemini bilmediklerinden, reklama para vermeden sakındıkları için milli medyamız zayıf kalmakta ve bu esnaf ve tüccarlar ise kazançlarından devlete daha çok vergi ödemektedirler.
YEREL MEDYANIN ÖNEMİ
Ulusal medyanın yanı sıra il ve ilçelerde yerel (mahalli) medyalar da neşredilmektedir. Mahalli medya da ulusal medya kadar öneme sahiptir.
1969 yılından beri medya sektörünün içinde bulundum. Kendim de gazete ve dergiler çıkardım. Hem de dergilerin satış sayısını 20.000 civarına ulaştırdım. Dergilerimi de reklama boğdum. Yine sekiz seneden beri birçok yerel gazeteye yazı yazmaktayım. Birçok da internet sitelerine yazı koymaktayım. “Yerel medya da onun sahiplerine büyük güç kazandırmakta” olduğunu gördüm.
Bir yerde yerel gazeteye sahip bir teşkilat, önce o yerde varlığını ispatlamakta, topluma “Biz de varız” demektedir. Her hangi medya desteği olmayan teşkilatlar sönük kalmaktadırlar.
O yerde yerel medyaya sahip teşkilatlar, kendilerine yapılacak bühtan ve iftiralardan korunmuş olmaktadırlar. Böylece kamuoyu nezdinde lekelenmekten kurtulmaktadırlar.
Bir teşkilat, söyleyeceği şeyleri elinde ki yerel medya ile halka arz etmekte, milyarla lira ödeyerek ayda bir bastıracağı tanıtma broşürü masrafından kurtulmaktadır.
O teşkilat, o yerde oturan teşkilat mensuplarına ve sempatizanlarına daha kolay ve çabuk ulaşabilmektedir. Böylece teşkilat etkinliği daha çok artmaktadır.
Bu görüşleri, rahmetlik Hocam’a (Prof. Dr. Necmettin Erbakan) arz ettiğim zaman çok memnun olmuş, bir pilot uygulama yapmamı istemiş daha sonra da bütün yerleşim merkezlerinde bu çalışmanın gerçekleştirilmesi istemişti. Çünkü o, medyanın mana ve önemini çok iyi biliyordu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.