Şimdi Diriliş Vakti
Mevsimlerin şahı olan ilkbaharı yaşıyoruz. Dağ-bayır yeşile bürünmüş, aralarında sarı çiçekler, papatyalar, muhteşem bir sanat eseri. Ruh’a huzur veriyor, bu şaheserin sahibine tefekkür etmeye yönlendiriyor. Elbette, her dönemin ayrı ayrı güzellikleri vardır. Yaz başka güzel, en uzun günler ve verimli zamanlar. Sonbahar dersen, kendine münhasır nostalji olduğu kadar, tabiatın ölüme hazırlandığı süreç. Ardından kış, dinlenme vakti. Hem canlıların, hem de doğanın. Bağ-bahçenin, yeşilliğin, türlü türlü çiçeklerin, böceklerin ölüm zamanı, sessizliğe bürünür.
Yaradana hamdolsun ki, dört mevsimin yaşandığı bir ülkede hayat sürüyoruz. Ne kadar şükretsek az. Kıymetini bilmek lazım Bahar mevsimi ile birlikte, mübarek üç ayları yaşıyoruz. Rasulullah (s.a.v); Recep Allah (c.c.)’ın, Şaban benim, Ramazan ayı ise ümmetinin ayıdır buyuruyor. Maddi ve manevi iklimin tavan yaptığı bu günlerden, doyasıya istifade etmemiz gerekiyor.
Unutulmaz şairlerimizden Arif Nifat ASYA bu özel günler için şöyle seslenir;
Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!
İşte bizim kalplerimizin de dirilme vakti. Beynimizi, ruhumuzu saran dünya telaşlarından, bir nebze kurtulup Allah’a yönelmeliyiz. Günümüz nasıl geçiyor? Ne kadarını ebedi aleme hazırlık için ayırabiliyoruz? Ana kitabımızla ne kadar hemhaliz? Bunların muhasebesini yapmak durumundayız. Büyük mutasavvıf Mevlana Celaleddin Rumi’ de şöyle seslenir. “AŞK acısı taşımayan yürek; ya deliye yada ölüye aittir”. Kalplerimizi diri tutmak için gayret etmeliyiz. Yoksa insanın, beden ölüsünden ziyade kalp ölümü çok daha vahimdir, üzücüdür.
Rabbimiz bu günlerden ziyadesiyle faydalanan, kalbi diri olan ümmetlerden eylesin inşallah. Amin.
Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.