"Şeyhülislam ve Müftilenam" Mümin Zade Mustafa Efendi
Sultan IV. Mehmet devrinin şeyhülislamlarındandır. Mümin zade Mustafa Efendi, gençliğini ilim ve marifet tahsil etmekle geçirdi. Usulüne uygun olarak mertebeler kat ederek Süleymaniye ondan sonra Kudüs (H.1052), Mısır (H.1054) ve üç sene sonra İstanbul Kadılığı’nı elde etti (H.1058).
O senenin Şevval ayında Anadolu, Zil hiççe ayında Rumeli Kazaskerliği’ne yükseldi. Bir sene sonra azledildi ise de tekrar Rumeli Kazaskerliği’ne nail oldu. Mümin zade Mustafa Efendi, hayatını azl ve sürgün edilmiş olma acılarıyla geçirdi.
Rumeli Kazaskerliği’ni elde ettikten sonra tekrar azl ve sürgün edildi. O zamanlar Ağalar saltanatı devam ediyor, Kösem Sultan ile Turhan Sultan’ın idareleri devleti aldatılma, kandırılma içinde yaşatıyordu.
Mümin zade Mustafa Efendi, arada sırada galeyan eden Yeniçeri isyanlarının hışmına uğruyordu. Nihayet Çınar Vak’ası (*), kendisine bir saadet devri hazırladı. Bu kanlı siyanın kargaşalıkları arasında müftülük uhdesine tevcih olundu.
(Müftü- i fitne) fetvasına tarih düşürüldü (H.1066). Bu saadet çok sürmedi. Hoca zade Mesud Efendi’nin nüfuzu her şeye galebe etti. Atandıktan on üç saat sonra Mümin zade Mustafa Efendi azledildi, Bursa’ya gönderildi ise de oradan Halep Kadılığı’na tayin olundu. H. 1067 tarihinde Halep’te vefat etti.
…………………………..
(*) Çınar Vak’ası, Bu vak’aya “(Vak'ayı Vakvakıye de denir), XVII. yy.da İstanbul'da Atmeydanı’nda (Sultanahmet meydanı) çıkan askeri ayaklanma. Ayaklananlar, ölümlerini istedikleri kişilerin cesetlerini Atmeydanı’ndaki bir çınara astıkları için bu adla anılır. Ayrıca, İslâm inanışına göre cehennemdeki meyveleri insan kafası olan vakvak ağacına benzetilerek Vak'ayı Vakvakıye adı verilmiştir de denir. Valide Kösem Sultan'ın öldürülmesi (1651) ve ocak ağalarının kaldırılması ile sonuçlanan ayaklanmadan sonra iktidarı ellerine geçiren iç ağaları ve yüksek saray görevlileri, gereksiz israflara ve devlet işlerine karışmaya başladılar.
Girit savaşındaki başarısızlıklar hükümet otoritesini sarstı, para ayarının düşmesi de iç ağalarının düşmanlarını arttırdı. Bu durum bir halk ayaklanmasına yol açtı. Kaptanı-derya Surnazen Mustafa Paşa ile bostancı başı Hasan Ağanın yönettiği hareket, Girit dönüşünde maaşlarını alamayan yeniçerilere, Sadrazam Süleyman Paşanın dağıttığı düşük para yüzünden genişledi. Sadrazam Süleyman Paşanın ayaklanmaya kurban gitmemesi için istifası kabul edilerek yerine Girit Serdarı Deli Hüseyin Pasa getirildi ve kaymakamlık da Surnazen Mustafa Paşaya verildi. Hezarpare Ahmed Paşanın iç mihteri Hasan Ağa, Şamlı Mehmed Ağa, Galata voyvodalarından Karakaş Mehmed Ağa, sipahileri ve yeniçerileri kışkırttılar (26 şubat 1656). Asker saraya giderek ayak divanı istedi. Ayaklanmanın bastırılması için Müftü Hüsamzade Abdurrahman Efendiden başka kimsenin çaba göstermemesi üzerine ayaklananlar, Atmeydanı’ nda toplandılar. Müftü Hüsamzade tarafından gönderilen mevkufatçı Kara Abdullah'ın linç edilmesi üzerine ayak divanı toplandı.
Mihter Hasan Ağa, Şamlı Mehmed ve Karakaş Mehmed'in başında bulunduğu grup Alay köşküne gitti. Padişah Mehmed IV'e dileklerini bildirerek bazı kimselerin idamını istediler. Bostancıbaşı Hasan Ağanın öldürttüğü dârüssaade ağası Behram Ağanın, kapı ağası Bosna'lı Ahmed Ağanın ve Raco İbrahim'in cesetleri Atmeydanı’ndaki çınar ağacına asıldı.
Beş gün süren ayaklanmada idamı istenenler tek tek yakalanarak öldürüldü ve cesetleri ayaklananlara teslim edildi, isyanın liderleri önceleri önemli mevkilere getirildiler. Sonra Valide Turhan Sultan'ın isteği ve müftünün verdiği fetva ile meydan ağaları adını alan yeni zorbalar da 8 Mayıs 1656'da öldürüldüler; kaçmak isteyenler şehir kapıları kapatılarak yakalandılar; ortadan kaldırıldılar.” (Işık Üniversitesi www işi kun edu. tr)
Kaynaklar
İlmiyye Salnamesi, S:466
Rumeli Kazaskerliği’ni elde ettikten sonra tekrar azl ve sürgün edildi. O zamanlar Ağalar saltanatı devam ediyor, Kösem Sultan ile Turhan Sultan’ın idareleri devleti aldatılma, kandırılma içinde yaşatıyordu.
Mümin zade Mustafa Efendi, arada sırada galeyan eden Yeniçeri isyanlarının hışmına uğruyordu. Nihayet Çınar Vak’ası (*), kendisine bir saadet devri hazırladı. Bu kanlı siyanın kargaşalıkları arasında müftülük uhdesine tevcih olundu.
(Müftü- i fitne) fetvasına tarih düşürüldü (H.1066). Bu saadet çok sürmedi. Hoca zade Mesud Efendi’nin nüfuzu her şeye galebe etti. Atandıktan on üç saat sonra Mümin zade Mustafa Efendi azledildi, Bursa’ya gönderildi ise de oradan Halep Kadılığı’na tayin olundu. H. 1067 tarihinde Halep’te vefat etti.
…………………………..
(*) Çınar Vak’ası, Bu vak’aya “(Vak'ayı Vakvakıye de denir), XVII. yy.da İstanbul'da Atmeydanı’nda (Sultanahmet meydanı) çıkan askeri ayaklanma. Ayaklananlar, ölümlerini istedikleri kişilerin cesetlerini Atmeydanı’ndaki bir çınara astıkları için bu adla anılır. Ayrıca, İslâm inanışına göre cehennemdeki meyveleri insan kafası olan vakvak ağacına benzetilerek Vak'ayı Vakvakıye adı verilmiştir de denir. Valide Kösem Sultan'ın öldürülmesi (1651) ve ocak ağalarının kaldırılması ile sonuçlanan ayaklanmadan sonra iktidarı ellerine geçiren iç ağaları ve yüksek saray görevlileri, gereksiz israflara ve devlet işlerine karışmaya başladılar.
Girit savaşındaki başarısızlıklar hükümet otoritesini sarstı, para ayarının düşmesi de iç ağalarının düşmanlarını arttırdı. Bu durum bir halk ayaklanmasına yol açtı. Kaptanı-derya Surnazen Mustafa Paşa ile bostancı başı Hasan Ağanın yönettiği hareket, Girit dönüşünde maaşlarını alamayan yeniçerilere, Sadrazam Süleyman Paşanın dağıttığı düşük para yüzünden genişledi. Sadrazam Süleyman Paşanın ayaklanmaya kurban gitmemesi için istifası kabul edilerek yerine Girit Serdarı Deli Hüseyin Pasa getirildi ve kaymakamlık da Surnazen Mustafa Paşaya verildi. Hezarpare Ahmed Paşanın iç mihteri Hasan Ağa, Şamlı Mehmed Ağa, Galata voyvodalarından Karakaş Mehmed Ağa, sipahileri ve yeniçerileri kışkırttılar (26 şubat 1656). Asker saraya giderek ayak divanı istedi. Ayaklanmanın bastırılması için Müftü Hüsamzade Abdurrahman Efendiden başka kimsenin çaba göstermemesi üzerine ayaklananlar, Atmeydanı’ nda toplandılar. Müftü Hüsamzade tarafından gönderilen mevkufatçı Kara Abdullah'ın linç edilmesi üzerine ayak divanı toplandı.
Mihter Hasan Ağa, Şamlı Mehmed ve Karakaş Mehmed'in başında bulunduğu grup Alay köşküne gitti. Padişah Mehmed IV'e dileklerini bildirerek bazı kimselerin idamını istediler. Bostancıbaşı Hasan Ağanın öldürttüğü dârüssaade ağası Behram Ağanın, kapı ağası Bosna'lı Ahmed Ağanın ve Raco İbrahim'in cesetleri Atmeydanı’ndaki çınar ağacına asıldı.
Beş gün süren ayaklanmada idamı istenenler tek tek yakalanarak öldürüldü ve cesetleri ayaklananlara teslim edildi, isyanın liderleri önceleri önemli mevkilere getirildiler. Sonra Valide Turhan Sultan'ın isteği ve müftünün verdiği fetva ile meydan ağaları adını alan yeni zorbalar da 8 Mayıs 1656'da öldürüldüler; kaçmak isteyenler şehir kapıları kapatılarak yakalandılar; ortadan kaldırıldılar.” (Işık Üniversitesi www işi kun edu. tr)
Kaynaklar
İlmiyye Salnamesi, S:466
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.