Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Şeyh kelimesi

Şeyh kelimesi

Şeyh kelimesi, Arapça bir kelimedir. Cemisi meşihattır. Şeyh kelimesinin gayri kıyası cemisi meşayihtır.
 Meşihat, şeyhlik, şeyhülislamlık payesi, makamıdır. Bab-ı meşihat, şeyhülislamlık kapısı; şeyhülislamlık dairesi. Meşihat-ı İslamiyye, şeyhülislamlık makamı. Meşayih, şeyhler manasına gelir. (1).
Şeyhülislamların biyografileri yazılmıştır. Mesela Müstakimzade Saadeddin’in yazmış olduğu eserin ismi:  DEVHATÜL MEŞAYİH Osmanlı şeyhülislamların biyografileri. İlmiyye Salnamesi. Mektupçuluğun marifetiyle tertip olunmuştur.
Şeyh kelimesi şu manalara gelir: Reis, tekke ve zaviye reisi, kabile ve aşiret reisi, kavmin büyüğü, mezhep reisi, ruhi lider, âlim, üstaz, muallim, müslümanların nazarında din adamı, pir ( usta), mürşit,  ihtiyar ve yaşlı,  kadının kocası, şeyhunnar, cehennemin şeyhi, iblis (2).
Şeyh, “Allah’ı kullarına gerçek manada sevdiren, kullarını da Allah’a sevdiren ve yaklaştıran kişidir. Şeyhlik rütbesi; tarikat yolunun en yüce mertebesi, Allah’a davet konusunda peygamber vekilliğinin en üstün derecesidir” (3)
Ülkemizde genelde şeyh, tekke ve zaviye reislerine denir. Günümüzde ise tarikat reislerine denir. Arap âleminde ise âlime ve yaşlı insana denir.
2007 yılında hacca gitmiştim. Ümmü’l- Kura üniversitesi öğretim üyelerinden ama olan Şeyh, sabah namazı müteakip mescitte vaaz verdi. Vaazın akabinde soru bölümünde kendisine şeyh, bizim ülkemizde tarikat reisine denir. Burada ne manaya gelir? Diye bir soru sordum.
 Şöyle cevap verdi: “Ülkenizde o manada kullanıldığını biliyorum. Burada ise iki manada kullanılır. Birincisi, âlim; ikincisi, şeyhu’l- kebir (yaşlı) .
Suudi Arabistan’da üniversite hocalarına genelde şeyh denmektedir. Yazdıkları eserlerde, bizde olduğu gibi Dr. Doç. Prof. Dr. unvanları yerine isimlerin başına genelde şeyh unvanı koymaktadırlar.  Yazdıkları kitaplardan bunu görmekteyiz.
Halife Hz. Ebu Bekir ve halife Hz. Ömer razıyellahü aleyhima hazeratı’na  “baş şeyhayn” denir.   Muhyiddin- i Arabî’ye “şeyhü’l-ekber” (şeyhlerin en büyüğü) denir.  Hanefiyye fukahasınca İmam-ı Ebu Hanife ile İmam-ı Ebu Yusuf’a şeyhan denir. (4)
İmam-ı Buhari ve İmam-ı Müslim’ e “şeyhayn” (iki şeyh ) denir. Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’e “sahihayn” denir.
Hâkim, sahihayn’e girmemiş sahih hadisleri toplamak üzere Müstedrek’ini yazmış ve her hadisin sonunda: “ Bu şeyhayn’ın şartınca sahihtir. Yahut Müslim’in şartınca sahihtir, dediği gibi, ikisinin de ağır olan şartlarına muvafık olmadıkları halde kendince sahih olanlar için de “bu, sahibü’l-isnaddır.” der (5). 
Muhaddislere de şeyh denir. Rivayet metotlarından biri olan mesela sema’da  (işitme)  şeyh (hoca) naklettiği hadisleri ya ezberden okur ya da yazılı bir metinden nakleder, hadis talebesi bu hadisi ya yazar veya ezberler. Ya da hem yazar hem de ezberler.
Efendim, şeyh kavramı hakkında geniş bilgi verebilmek için Mehmet Emin Bozarslan’ın, “İslamiyet Açısından “Şeyhlik-Ağalık” isimli kitabını da inceledim. Çok üzüldüm. Söz konusu yazar, tasavvuf,  tarikat, şeyh, mucize, keramet gibi kavramları etnik perspektife göre açıklayarak bu kavramları anlamı dışında tarif etmiştir.
Mesela şöyle demektedir:  “Tarikatçıların, ağaların ve şeyhlerin kendilerini kutsi bir varlık olarak tanıtırlar. Tasavvufta, dünyayı bırakmak ve yalnız ibadet ve riyazetle meşgul olmak lazımdır. Tarikatların gayesinin, milli birlik ve beraberliği ortadan kaldırmaktır(!?)” (6). 
“Doğu’da şeyhlik ve ağalık kaldırılmalıdır ” demesinden maksadı, kabile ve aşiret reislerinin, şeyhlerin, mürşitlerin ve müritlerin tasfiye edilmesidir.
Tekke ve zaviyelerin Türkî Cumhuriyetlerin, Anadolu’nun Müslümanlaşmasında ve Türkleşmesinde büyük etkileri olduğu şüphesizdir.  Mesela Şeyh Edibali, Taptuk Emre, Yunus Emre, Ahmed Yesevi, Mevlana Celaleddin Rumi. Bunların hizmetleri ortadadır.
 Günümüzde Kafkas ve Balkan Müslümanların asimile edilememesinin ve kendi kimliklerini koruyabilmelerinin yegâne sebebi, oralarda tekke ve zaviyelerin kapatılmamasıdır.  Bunun böyle olduğunu kim inkâr edebilir?
Hâl böyle iken, insan müftüde olsa etnik zihniyet gereği tasavvufa ait bütün kavramları böyle çarpıtabilmektedir.
Ağalık Türkiye’nin bir sorunudur. Ağalar, sahip oldukları toprakları gayrimeşru yoldan elde etmişlerse, çalıştırdıkları köylünün alın terini vermiyorlarsa yakalarına yapışacak olan devlettir.
Dönelim sadedimize, her büyük makamın başındaki insanlara da şeyh denir. Mesela Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Milliyet gazetesi yazarlarından Burhan Felek’e ve Ahmet Kabaklı’ya “şeyhülmuharririn” (yazarların reisi)  unvanı verilmiştir.
Kaynaklar
1- Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat Ferit Develioğlu. Mükemmel Osmanlı Lügatı.
2- Errâid
3- Avârifü’l- Mearif Tercümesi, Suhreverdi. Vefa Yayıncılık.
4- Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat Ferit Develioğlu. Mükemmel Osmanlı Lügatı.
5- Tecrid-i Sarih Tercemesi, C:1, S:258, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Üçer Ofset Matbaası- Ankara 1970
6- Bkz. İslâmiyet Açısından Şeyhlik- Ağalık Mehmet Emin Bozarslan, Kulp Müftüsü

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi