Selâm Olsun Sevgili Peygamberimize!
Selâmım arz eyle, Rasûlü’s-Sakaleyn’e,
diyen âşıkların gönül haliyle selâm olsun sevgili Peygamberimize! İnsan olmanın hazzını, mü’min olmanın tadını ancak böylesine manâlarla yaşar insan.
Aşk, sevginin eseri,
Sevgi, aşkın temeli…
Bir şeyde aşk derecesini yaşamak, sevgi tohumlarının kalp âlemine atılmasıyla başlar. O, orada neşv-ü nemâ bulup geliştikçe, âdeta gönül âlemini kaplar. Başka bir şey göremez olur âşık.
İşte Rasûlullah’a sevgi de böyledir. Bu sevgi, ileride bir aşk âlemine dönüşür. Bu sevginin aşka dönüşmesiyle Allah muhabbeti başlar gönül hanesinde. Bir coşku vardır artık. Yerinde duramaz olur o insan. Ağlamak ve çağlamaktır işi… Bir ara kapanır, susar. Gönülde mertebeler geçer bu arada. Olgunlaşır, terbiye olunur. Sonra gün olur, açılır. Konuşmaya başlar. Artık onun sözleri kalplerin şifası olur. Zira o, zikrullah ile yoğrulan bir gönülden konuşmaktadır. Allah’ı anan dillerden geliyor o sözler; süzülerek…
Biz inananların Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’i çok sevmesi de buna bağlıdır. Zira O'nu en çok seven Rabbimizdir. Allah (c.c.)’ın sevdiğini bizler de sevmeliyiz. Çünkü;
Rehber Muhammed Mustafa’yı sevgisine,
Yol O’nun yoludur, gerek var mıdır gerisine!
Allah sevgisine ulaşmak ancak Peygamberimizi çok sevip, O'nun getirdiklerini tatbik etmeye bağlıdır. Bu konuda Tirmizi'nin İbnu Abbas (r.a.) den rivayetinde Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
-"Allah'u Tealâ'nın size verdiği sayısız nimetler için O'nu seviniz. Beni de, Allah sevdiği için seviniz. Ehl-i Beytimi de benim sevgim için seviniz." (Tirmizi, menâkıb 31)
Görüldüğü üzere Allah Sevgisi Peygamber Efendimizin sevgisini, onun sevgisi de ehl-i beytinin sevgisini gerektirmektedir.
Hz. Peygamber'i sevmek övülür; zira Allah sevgisinin aynısıdır. Âlimleri ve muttakîleri sevmek de böyledir. Çünkü mahbubun mahbubu mahbubdur. Mahbubun elçisi sevilir. Mahbubun dostu güzeldir. Bütün bunlar esasın sevgisine dönüşür. (Gazâlî)
Şüphesiz ki sevgi mefhumu insanlık tarihinde, kişiler arasındaki ilişkilerde en büyük rolü oynamıştır. Cemiyetlerin teşekkülünde, aile ve akrabalık bağlarında da hakîkaten etkendir.
Sevgi mefhumunun Allah ve Rasûl’ü adına da çok büyük önem arz ettiğini ve asıl sevginin de bu olduğunu görürüz. Onun içindir ki Kur’an’da Allah sevgisinden sık sık bahsedilir. Allah’ı seven insanların, Allah tarafından sevileceği haber verilir. Bu manâda ise kulluğun zirve noktası ortaya çıkar. Pekâlâ bu mevkie nasıl ulaşılacak? Cenab-ı Hakk bunun için hangi yolu göstermiştir? İşte bunun çok açık cevabı:
“(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (3 Âl-i İmran 31)
İşte Allah’ın (c.c.) bizzat Rasûl’ü tarafından haber vermesini istediği gerçek. O’nun sevgisi de Sünnet’ine ittiba ile ortaya çıkacaktır.
O’nu hakkıyla sevmenin en bariz işareti olan Sünnetini yaşamak arzu ve iştiyakıyla, Mevlit Kandiliniz mübarek olsun! Allah’ın selâmı ise O’na ve sevenlerine olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.