Şehadetten Şirk Çıkaran Mantık
Bir önceki yazımızda kelimenin tam anlamı ile mantıksızlık örneği göstererek 1400 yılı aşkın zamandır İslam’ın şiarı olarak okunan ezanı şirk kabul eden sözde müslümanları ifşa etmeye başlamıştık.
Bu yazımızda da konuya devam edeceğiz.
Bilal-ı Habeşi'nin (ra) Ezanı Muhammediyi Mescid-i Nebevi’de ilk okuduğu günden bu yana Müslümanlar bilirler ki ezan sadece ve sadece tevhit çağrısıdır.
Yine bütün müslümanlar bilirler ki Ezan İslam Dini’nin açık bir şiarıdır.
Ezan Ümmetin ortak dilidir.
Ezan İslamın evrenselliğinin ispatıdır.
Ezan Müslümanlara olduğu kadar islam dışı olanlara da günde beş kez yeryüzünde tek egemen gücün Allah olduğunun ilanıdır.
Ezan yeryüzünde Allah’ın (cc) yegâne ilah ve rab olduğunun dünyaya ilanıdır.
Böylece Ezan, Allah’ın (cc) bir olduğuna şahit olan ve bu şahitliği günde beş kez tekrar eden Müslümanların mümin olmalarının gereğidir.
Ezan, son peygamber Hz. Muhammed (sav)’in yolunun doğruluğuna, takip edilmeye ve izinden gidilmeye değer, her yaptığı Müslümanlar için örnek olan yegâne lider olduğuna şehadettir.
Ezan Müslümanların yeryüzünde bulundukları herhangi bir belde de kendi evlerinden bile daha çok güven duydukları Allah’ın (cc) evleri olan camilerin varlığının işaretidir.
Ezan, ümmeti Muhammedin ezelde yaptıkları misakın, sözleşmenin ümmetin fertlerine günde 5 kez yapılan hatırlatmadır.
Ezanın bütün Müslümanları birbirine bağlayan ortak bir semboldür.
Bunu böyle kabul eden Müslümanlar her Ezan ile imanlarını tazelerler ve taze tutarlar.
Ezan haydi kurtuluşa diyerek Cennet yolcularını bir araya toparlan bir çağrıdır.
Ezan, İslamın ülkelerdeki şehadeti ve Müslümanların hâkimiyetinin tescilidir.
Bu sebepledir ki Ezanın herhangi bir başka dile ve lehçeye çevrilmesi mümkün değildir ve çevrilmiş bile olsa bunun Müslümanların ortak inancı ve bilincini ifade eden ezan olarak sayılması mümkün değildir.
Kısaca Ezanın her kelimesi İslam'ın şiarıdır ve Ezan-ı Muhammedi dünya var oldukça var olacak ve Müslümanların Müslüman olma bilincini ve Müslüman kalma şuurunu diri tutacaktır.
Her ne kadar bu ülkede dünyanın başka bir yerinde görülmeyecek şekilde despot ve zalim tek parti iktidarı tarafından 1932 yılında ezan asli özelliğinden çıkarılarak güya türkçeleştirildi uzun seneler ezanı asli haliyle okuyanlar cezalandırıldılar.
Kısa süreliğine de olsa zorla türkçe okutulan Ezan-ı Muhammedî, 18 yıl kadar sonra milletin büyük coşkusu ile tekrar asli halinde okunmuştur ve kıyamete kadar da devam edecektir.
Ezan konusunda yukarıda kısaca değinildiği gibi milletimiz tarih içerisinde acı bir tecrübe yaşamış ve Müslüman toplumun hassasiyetleri görülerek bu yanlıştan vazgeçilmiştir.
Geçmişte birilerinin Kur'an-ı Kerim’i yasaklaması, ezanı asli hüviyetinden başka bir hale çevirmek istemesinin milletin vicdanında açtığı yarayı bilmeyenlerin bu günkü ezan ile ilgili hatalı düşünceleri ne kadar da acınacak bir durumdur.
Müslümanlar bilirler ki; Allah (cc) ile ve Allah'ın (cc) dini ile savaş olmaz.
Yine Müslümanlar bilirle ki; Allah’ın (cc) dini, Allah’ın (cc) Rasulü’ne (sav) rağmen öğrenilmez ve yaşanmaz.
Bu tür girişimler dün de yanlıştı bu günde yanlıştır ve yarında yanlışların en büyüğü olacaktır.
Bu yanlış düşünce de olanlar dün Müslümanlardan gerekli tepkiyi dün gördüler ve bundan sonra da göreceklerdir.
Tekrar etmek gerekirse Ezan “Şeair-i İslamiye”dendir. Ve Allah’ın (cc) dini olan İslamın şiarlarından her hangi birine karşı çıkanlar açıkça Allah’a (cc) karşı çıkmış olurlar.
Ezandaki şehadete karşı çıkmak da, tam olarak böyle bir karşı çıkmayı içinde barındırır.
Bunun faturası ise hem bu dünyada, hem de ahirette çok ağır olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.