Savaş başladı
Haziran seçimlerinden bu yana ne kadar zaman geçtiğini hatırlıyor musunuz?
İki ay on dokuz gün yani 79 gün geçti.
Bu süre içinde birbirlerini karşılıklı peşrevlerle, elense çekmelerle ve yoklamalarla ve temkinli açıklamalarla birbirlerini yoklayan siyasi parti liderleri için zurnanın en tiz ses çıkardığı bölüm geldi çattı nihayet.
Sözde koalisyon arayışlarında perde tamamen kapandı.
Baştan beri oyun kurucu olarak görülen Cumhurbaşkanı kendi partisinin milletvekilleri tarafından seçilen Millet Meclis Başkanı ile durumu iki kez görüştü.
İkinci görüşmenin sona erdiği anda Cumhurbaşkanının yeniden seçim yapılmasına karar verdiği açıklandı ve 1 gün dahi beklemeye tahammülü olmayan bu karar Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayınlanarak yürürlüğü girdi.
Ve seçim tarihi olarak 1 kasım 2015 günü uygun görüldü.
Cumhurbaşkanının Anayasanın 104. ve 116. maddelerinin kendisine verdiği yetkiye istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermesini üstünde durulacak bir olağanüstülüğü yok.
Asıl üstünde durulacak şey seçimlerden sonra koalisyon hükümetinin kurul(a)mamasında Cumhurbaşkanının bir dahlinin olup olmadığıdır.
Diğer bir deyişle Ak Parti genel başkanının varlığına rağmen işlerin Cumhurbaşkanının eliyle yürütüldüğü gibi bir algının var olması sebebiyle hükümetin kurulamaması suçunun esas muhatabının kim olduğunun sorgulanmasıdır.
Bu muhatap sorgulaması haziran seçimlerinden bu yana düşük profilde yapılıyor olmasına rağmen esas gürültünün seçim sathı mailinde çıkacağını düşünüyoruz.
Hatta 12 Eylül’de yapılacak parti kongresi sonucunda parti vitrininde yapılacak olan değişiklikler ve hemen ertesi gün iktidar partisince yeniden belirlenecek olan milletvekili aday listelerinin açıklanması ile muhalefet cephesinden yapılan kadar olmasa da parti içinde de bir takım sorgulamalar yapılacağına inanıyoruz.
Buraya kadar olan savaş parti iç, savaş olarak alınabilir.
Partiler arası savaşa gelince ilk cephenin seçimden bu yana geçen sürenin son elli gününde verilen 60 şehitler üzerinden açılacağını düşünüyoruz.
Bu cephe bu güne kadarki açılan cephelerden daha şiddetli olmaya adaydır.
Öyle ki bu güne kadar söylenmeyen sözler söylenecek, kullanılmayan ifadeler kullanılacak, yapılmayan ithamlar yapılacak hatta hiç duyulmamış hakaretler havada uçuşacaktır.
Savaşın tarafları olan iktidar ve muhalefet partileri bir oy fazla alabilmek, bir milletvekili daha fazla çıkarabilmek için ellerinden geleni arkalarına koymamada yeni rekorlar bile kırabileceklerdir.
İktidar partisi bu savaşta bir taraftan parlamentoda temsil edilen muhalefet partileri ile cihad(!) ederken diğer tarafta 12 yıllık iktidarı döneminde verdiği tavizler sonucunda kendi eliyle serpilip gelişmesine sebep olduğu terör örgütü ile savaşacaktır.
İktidar partisinin savaşı siyasi boyutuyla seçim meydanlarında yaparken adı geçici hükümet de olsa hükümet olmanın verdiği sorumlulukla arazide de yapmak zorunda kalacaktır.
Yerine göre fiziki takip yerine göre göğüs göğüse yapılacak çarpışmalar sonucunda gelebilecek her şehit haberi iktidar hanesine eksi puan olarak yazılacaktır.
Geçmişte kan üzerinden siyaset yapma hadisesi yaşandı, bu seçimde yeniden yaşanabilir.
Hele ki son 49 günde verilen 60 şehitten sonra Başbakanın yeniden görev aldığı gün yapılan açıklamalara göre 3 yıl aradan sonra TSK talimatıyla Kayseri ve Bolu'da bulunan komando tugaylarından Doğu ve Güneydoğu bölgelerine yaklaşık 3 er taburdan toplam 6 tabur gönderilmesi gerçekleşmek üzereyken.
Bu arada küçük bir bilgi daha.
Evvelki yazılarımızın ikisinde bu seçim geçen seçimlere benzemeyecek sözleri duyacaksınız demiştik ya.
Sakın şaşırmayın, çünkü;
Bu seçimde şahinlerin güvercin, güvercinlerin de serçe olduklarını bile görebileceksiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.