Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

REGÂİB’İN ARDINDAN

REGÂİB’İN ARDINDAN

İçinde bulunduğumuz değerine paha biçilemeyen günlerin, dînî hayâtımızdaki yeri gâyet ehemmiyetlidir. Günümüzde maddeyle âdeta, kuşatılmış olan zihinlerin, gönüllerin aslına döndürülme vakitleridir bu güzel vakitler. Hem toplum olarak hem âilevî ve bireysel olarak toparlanarak, ihmal edilen mânevî hayâtımızın yenilenme ve canlandırılma zamanlarıdır bu güzel vakitler. Üç ayların ilk cumâsı, anlamı ‘rağbet edilen’ olan bir güzel Regâib gecesinin ardından, bir güzel cumâ gününde, Cenâbı Hakk’a takdim edeceğimiz zikrü tesbihatlar, ibâdetü tatlarla, iç âlemimize huzur ve sukûn hâlini yaşatabiliriz. İbâdet ve zikrullah, zihni, kalbi, yüreği sakin, temiz ve pâk kılar.

Üç ayların ilki olan, Allah Teâlâ Hazretlerinin mağfiretinin çokça yağdığı Recep ayında, iki mübârek gece vardır; bunlardan ilki olan ‘Regâib Gecesi’nin, bize âit olan kültürümüzde, ayrı bir yeri vardır. Şanlı târihimizde, Osmanlı zamânında padişahlar yoğun devlet idâresi ve sefer hazırlıkları sebebiyle, Hacca gidemediklerinden dolayı, kendi adlarına haccetmek üzere gidilen sefere, ‘Surre Alayı’ ismine vererek, Hicaz’a gönderirlerdi. Devrin padişahlarının, İstanbul’dan Mekke ve Medine’deki yoksullara dağıtılmak üzere altın, para gibi değerli hediyeleri, ‘Surre Alayı’ vasıtasıyla yerlerine ulaştırılırdı. Devlet görevlileri, ulema ve meşâyıh da, bu ‘Surre Alayı’nda vazifelendirilirdi. Bu ne güzel bir âdetti!

Bilindiği üzere, Müslümanların ‘Haram Ay’ diye tâbir ettikleri aylar vardır. Daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik ama yine tekrarlamadan geçemeyeceğiz. Bu aylar, insanların birbirleriyle çatışmalarının yasak olduğu, huzur ve barış ortamının hâkim olduğu aylardır. Bunlar Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır. Üç aylar içerisindeki tek haram ay, Recep ayıdır. Câhiliye âdetlerinde bile Recep ayına tâzim ve hürmet vardır, geçmiş ümmetler, bu ayda azap görmemişlerdir. Recep ayının değeri, ibâdetlerle daha iyi idrak edilir.

Bizler Müslümanlar olarak ahret hayâtına imân etmiş insanlarız. İnsan, ölümlüdür. Ne kadar uzun yaşa da, gideceği ebedî bir âlem vardır. Bu âlemde, insanlar dünyâda yapıp ettiklerinin hesâbını en ince detaylarına kadar vereceklerdir. Kimsenin kaçamayacağı o dehşetli kıyâmet gününde, herkes ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinin sorgusunun cevâbını verecektir. Eğer kişi güzel ve sâlih amellerle gittiyse, Rabb’inin huzûrunda sevinecek, tersinde ise kişiyi pişmanlık dolu, acı bir hüsran beklemektedir. O yüzden hep deriz; ‘eli boş gidilmez, gidilecek bâki olan mekâna.’ Âhiret hayâtı mecbûri istikâmettir. Âhiret kişi için, dünya yolculuğunun son durağıdır. Allah Teâlâ Kurânu Azûmüşşân’ında şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allâh’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allâh’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 18)

Üç aylar gibi mânâ hayâtımızı dirilten zaman dilimlerinde hele şimdi bugün ilk cumâ’sında, bize Rabb’imiz tarafından sunulan kutsi ikramlardan nasiplenmemek büyük bahtsızlıktır. Değerini bilmemek idraksizliktir. Aman dikkat! Bu mübârek gün, Recep ayının ilk cumâsıdır. Kâinâtın Mutlak Sâhibine hata, kusur ve günahlarımızdan dolayı akıtacağımız pişmanlık gözyaşları umulur ki, günahlarımızı silecektir. İnsanın hata ve günahlarından ötürü tevbe ve istiğfar ederek temizlenmesi için şu günler, ne büyük ikrâmı ilâhidir.

Cumâ namazına koşa koşa gidenler, ibâdetlerle huşuyla dolanlar, af çağlayanından nasiplenenler ne güzeldir! Melekî özelliklerini çoğaltanlar, şeytanın bacağını kıranlar, dünya rağbetinden çok ahrete rağbet edenler ne güzeldir! Bu güzel günlerde oruçla buluşanlar, tövbeye dönenler, namaza başlayanlar, sevaplarla bezenenler ne güzeldir! Hayâtımızı ‘A’ dan ‘Z’ye kontrol etmemize sebep olan üç aylarımız, kandillerimiz ne güzeldir! Ne mutlu hissedebilenlere…

Efendim son olarak ‘Gara’ bölgesinde hâin, kalleş, yaşayan leş sürüsü PKK’nın şehid ettiği, 13 güvenlik birimlerimizin çeşitli kademlerinde vatanı, dini, milleti için savaşan vatandaşlarımızın şehâdeti, bizleri milletçe derinden yaralamıştır. Kınıyoruz, lânet ediyoruz. Elleri kırılsın, bir daha yapamaz olsunlar, diyoruz. Âilelerin ve milletimizin başı sağ olsun. Bir daha tekerrür etmesin derken şehidlerin size sesleniş şiiriyle yazımızı sonlandırıyoruz:

ŞEHİTLER DİYORLAR Kİ

Şehitler diyorlar ki; ‘görünüşe kanmayın’

Tabutlara bakıp da bizi öldü sanmayın.

Biz, ölümü öldüren bir iman taşıyoruz,

Kur’ân’a and olsun ki, dipdiri yaşıyoruz.

Ana-baba, eş, kardeş silin gözyaşlarınızı,

Bu şeref size yeter, dik tutun başınızı.

Bu ilâhî şöleni, vedâ sanmayın sakın;

Biliniz ki, Cennette buluşmamız çok yakın. / CENGİZ NUMANOĞLU

Efendim Cumânız mübârek olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi