Okul Öncesinde Din Eğitimi
Okul öncesinde din eğitimi uzun yıllardır tartışıla gelmiştir. Son günlerde bazı siyasilerin bu konuda yapmış olduğu söylemler ile tekrar gündeme gelmiş, ciddi tartışmalara sebebiyet vermiştir. Yıllardır bu konuya getirilen eleştirilerin içeriğinde pedagojiye uygunluğu, doğru yaş aralığı, eğitim ortamının sağlıklı olması, eğitimcilerin yeterliliği vb. üzerinde durulmadan tartışılmaktadır. Din eğitimine eleştiri getirenler ilmi bir araştırma ile veri sunmaktan daha ziyade seküler anlayışları nedeniyle, çocuklara din eğitimi verilmesine karşı çıkmaktadırlar. Bu nedenle eleştirenlerin samimi olabilmesi için dünyada farklı dinlerin çocuk eğitimi uygulamalarını araştırmış, bu yaş grubuna verilen eğitimlerin çocuklarda yansımasının olumsuz olduğunu bulgularıyla ortaya koymuş, din eğitimi verilirken yapılan yanlışları örnekleriyle ortaya koymuş olması gerekmektedir. Her şeyi basmakalıp bir anlayış ile eleştirmek veya savunmaktan artık kurtulmamız gerekiyor.
Biz bu yanlışa düşmemek için olaya elimizden geldiğince birkaç açıdan bakacağız. Öncelikle temel insanı hak ve özgürlükleri açısından bakalım. İslam sadece Müslümanlara değil, tüm dinlerin mensuplarına sağlanması gereken yaşama hakkı, kişilik hakları, din ve inanç özgürlüğü, vb. temel hak ve özgürlüklerin içerisinde eğitim hakkının da olduğunu söylüyor.
BM Medenî ve Siyasî Haklar Uluslararası Sözleşmesine göre “Taraf Devletler, anne-babalar ile mümkünse vasilerin kendi inançlarına uygun biçimde çocuklarına din ve ahlak eğitimi verilmesini isteme hürriyetine saygı göstermeyi taahhüt ederler (md. 18/4).
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1 Nolu Protokol’ün 12’nci maddesi şu şekildedir: “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir”. Uluslararası sözleşmelere bakacak olursak, öncelikli olarak kim hangi dine inanırsa inansın, hangi felsefi görüşü benimserse benimsesin çocuğunu buna göre yetiştirme hak ve salahiyetine sahip olduğu bu belgelerde de görülmektedir.
Diğer dinlerde ve ülkelerde okul öncesi dönemde verilen din eğitimi uygulamalarına bakacak olursak, mesela Amerika’da, yaş sınırlaması olmaksızın her yaştan çocuğa haftada bir gün bir saatlik din eğitimi verilebilmektedir. Almanya’da Devlete ait anaokullarında sürekli dinî motifler kullanılır. Kiliseye bağlı anaokullarında din eğitimi verilmektedir. Hollanda’da din eğitimi anaokullarından başlar ve temel eğitim boyunca devam eder. İtalya’da din eğitimi derslerine devam etmek isteyen çocuklar için bir yaş veya zaman sınırlaması yoktur. Katolik öğretisi, anaokulundan liseye kadar kilisenin doktrinlerine bağlı olarak bölge piskoposunun seçtiği öğretmenler tarafından her devlet okulunda okutulur.
Diğer bazı ülkelerde (İngiltere, Yunanistan, Belçika, Avusturya) de din dersi, devlete bağlı ilk ve orta dereceli okullarda düzenli dersler arasında yer alır. Ülkelerin birçoğunda din eğitim ve öğretimi bakımından belli bir taban yaş sınırı mevcut değildir. Sadece ülkemizde değil, görüldüğü gibi Avrupa ve Amerika’da birçok ülkede okul öncesi dönemde din eğitimi uygulanmakta.
Din eğitimini, okul öncesi dönemde verilen diğer eğitimlerle kıyaslama yapacak olursak, mesela yabancı dil eğitimi verilmektedir. Hatta bazı okullarda birkaç yabancı dil birden öğretilmektedir. Burada öğretilen yabancı dil çocuklara zarar vermez iken çocuklara öğretilen Arapça/Elif-ba’nın zarar verdiğini söylemek ne kadar mümkün? Kur’an eğitimini, çoklu dil gelişimi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değil midir? Ya da çocuklara bir dinin ritüeli olan yoga öğretilmesine karşı çıkmazken, çocukların namazı taklit etmelerine karşı çıkmak çelişki oluşturmamakta mıdır?
Okul öncesi eğitimde, din eğitimi verilirken dikkat edilmesi gereken hususlara gelecek olursak, çocuklar soyut kavramları tam olarak anlayamayacakları için öğretilecek dini kavramlar çok iyi tespit edilmelidir. Bilhassa çocukların korkacağı ve anlamayacağı şeytan, cin, ölüm, kıyamet, cehennem gibi kavramlar bu dönemde öğretilmemelidir. Okul öncesi dönemde yapılacak din eğitimi klasik metodlar yerine oyunlarla, etkinliklerle çocukların seviyesine indirgenerek verilmeli. 4 yaşında öğretilenler ile 6 yaş grubunda öğretilenlerin müfredatını hazırlarken, doğru yapılandırılma yapılmasına dikkat edilmeli. Okul öncesi dönemde din eğitimi, bıktırmayacak, usandırmayacak, nefret ettirmeyecek bir sevgi yaklaşımı ile sevdirilerek verilmeli. Bu dönemden Elif-ba’yı zorla öğrenen, hatim yarışına girme, eskaza sözlü şiddet gibi olumsuz durumlar yaşayan çocuk ileri de eline Kur’an-ı almak istemeyecektir. Çocuklara dualar, sureler öğretmek kadar, gömleğin baştan doğru iliklenmesi için Allah ve Peygamber sevgisi dahilinde, anne-baba sevgisi, vatan-millet sevgisi, iyilik yapmak, cömert olmak, adil olmak, yardımlaşmak gibi ahlakı, edebi, erdemin öğretilmesinin benimsenmesi gerekir. Okul öncesi dönemde din eğitimi verilirken, eğitimciler Peygamber Efendimizin çocuklara olan sevgi yaklaşımının yanı sıra muhakkak çocuk gelişimi ve okul öncesi eğitime dair ciddi bir pedagojik altyapıları olmaları gerekmektedir. İmam hatip veya ilahiyat mezunlarını 3-6 aylık sertifika programları ile bu eğitimin verdirilmesi doğru değildir. Hele uygulama/staj yapmadan sadece sertifika ile bu eğitimlerin verilmesinin sonuçları sıkıntılı olacaktır. Din eğitimi veren eğitimcilerin, gelişim geriliği olan çocukları zamanında uzmana yönlendirebilecek potansiyele ulaşmaları gerekiyor. Okul öncesi dönemde din eğitimi verilirken, çocukları okul öncesi müfredatının verilmemesi veya eksik verilmesi ilkokula başladıkları zaman akranlarına göre geri kalmalarına sebebiyet verecektir. Çocukların okul öncesi eğitimi kesinlikle ihmal edilmemelidir. Yazımızın daha fazla uzamaması adına temelde dikkat edilecek hususları yazmaya dikkat ettik. Bir başka yazımızda gelen eleştiri veya sorulara göre fikirlerimizi beyan etmeye devam ederiz. Mutlu ve esen kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.