Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Muharremin Düşündürdükleri

Muharremin Düşündürdükleri

Hicrî 61 yılında 10 Muharrem ayında dünyada hep üzüntü ve acıyla anılan feci bir Kerbelâ hadisesi yaşandı. Aslında târih boyu birçok önemli vakaların kaydedildiği böylesi özel bir günde ve güzel bir ayda, Peygamberimiz aleyhisselâm’ın gözünün nûru, biricik torunu, ezvâcı tâhirat Hz. Hüseyin ve ehlinden tam 72 hâne halkının hunharca katledilmesi Müslümanları derinden yaralamıştır. Muharrem ayında cereyan eden diğer vakaların önemiyle hiç bağdaşmayan bu gönül dağlayıcı hadise yıllardır sessiz sessiz hepimizin içini acıtmıştır. Bugün de buna benzer pek çok vakanın yaşandığı gerçeğinden hareketle o gün bugün kınanan bu menfur hadiseden dersler çıkarmak, mesajlar almak zamânı şimdi diye düşünüyoruz.

Tarihçilerin belirttiğine göre; Hz. Hüseyin babası Hz. Ali (r.a)’nin vefâtından tam 20 yıl sonra, Hz. Ali (r.a)’yi ciddi anlamda seven Kûfelilerin kendisini hilâfet makamına dâvet etmeleri üzerine taraftarları ile berâber Medine’den Kûfe yollarına düştü. Hz. Hüseyin Kûfelilerin ciddiyetine çok güveniyordu ancak onlar devrin siyâsi otoritesi Yezid ve askerleri tarafından korkutularak sindirilmişti. Bu arada var olan otorite Hz. Hüseyin’e bu işten vaz geçip geri dönmesi için aracılar göndermişti. Ancak Hz. Hüseyin meselenin bu noktaya kadar gelmesinden kaynaklanan siyâsi boyutundan dolayı geri dönmedi ve ucu ne olursa olsun berâberindeki taraftarlarıyla birlikte kahramanca savaşarak şehit oldu. O târihten beri Hz. Hüseyin mazlumluğunun ve cesurluğunun vermiş olduğu şecaatle acısının yanında hep doğru bir şekilde anılırken bu menfur hadiseye sebebiyet veren Emevi sultanları hassaten de Yezid Sünni ve Şii olsun tüm Müslümanlar tarafından her zaman tel’in ediyor, kınanıyor.

Aslında Hz. Hüseyin söz dinleyip Medine’ye dönmüş olsaydı dahi siyâsi birlik yine de sağlanmış olmayacaktı. Çünkü Hz. Osman (r.a)’ın şehâdetinden sonra zâten ayrışma birçok mekanda ve kişilerde mevcuttu. Daha o günlerden başlayan siyâsi otorite olma gerginliği hâlen devam etmektedir. Bugün bile tâbiri câizse ‘koltuk sevdâsı’ yâni ‘makam sâhibi olma’ adına icra edilen pek çok haksızlık ve meşru çerçeveye sığmayan birçok hadise dudak uçuklatır bir vaziyette cereyan ediyor. O devirlerde siyâsi bir karmaşa sergileyen kutuplaşma inançta ihtilaf oluşturan bir mezhebi gerilime dönüştü. Yine o günlerde bunu tetikleyen siyâsi, dînî, kabilevî ve fikhî konular oldu. ‘Menfur Kerbela Hâdisesi’ mevcut gerilimin artık son noktasına gelindiğinin göstergesidir.

Bugünde, o acı ‘Kerbala Hadisesi’ndeki gibi siyâsi kaygılar, ailevî ve kabilevî dayanışma din kardeşliğinin önüne geçmiştir. O gün bugündür insanlar siyâsi tercihlerine göre organize oldular, guruplaşmakta bir sakınca görmediler. Bir de hâdiselere din kılıfı giydirince her şey birbirine girdi. Bugün beline bomba sararak hem kendini hem insanları katledenler türedi. Güyâ hak için birbirini boğazlayan Müslümanlar ortaya çıktı.(!) Her önüne gelen birbirini nifakla suçladı, insanlar din kardeşini öldürmekte bir beis görmedi. İşin en kötüsü bu işi böyle gören ve şâhit olan yeni nesilde en doğru iş bu sandı ve aldandı.

Müslümanlar yaptıkları yanlışlara din kisvesi giydirerek kendilerini kandırmasınlar. Yaptıkları yanlışlara Kur’an ve sünnetten deliller aramasınlar. Müslümanların bildikleriyle, seçtikleri arasında dün yaptıkları gibi bugünde çelişkiler vardır. Bugün, geçmişten gelen yanlışlar ve devrin yanlışları yeniden sorgulanmalı. İnsanların yanlışları artık din kavramından kurtarılmalı. Kolaycılık değil hakiki İslam gerçekleşmeli. İslam’da durup dururken haksız gerekçelerle insan katli yoktur, intihar bombacılığı yoktur, kafa kesmek, toplu zulümler yapmak yoktur, etnik kimliğinden dolayı insan ayrımı yoktur. Evrensel sevgi eksenli insan kardeşliği, din kardeşliği, ahlak güzelliği, hayırda yardımlaşma hatta yarışma vardır. İslâm’ın bütün dünyaya va’z ettiği gerçeklere dönme zamanı gelmedi mi?

Hicrî yılın ilk ayı mübârek Muharrem ayı, kardeş kardeşi vuran, öldüren, milli servetlerini tarûmar eden öncelikle Sûriye, Mısır, Irak, Libya, Afganistan ve diğer tüm İslam ülkelerine huzur ve selâmet getirsin derken bugünkü yazımızı şu asil duayla bitirelim efendim;

Allâh’ım Müslümanları ıslah eyle! Allâh’ım Müslümanların sıkıntılarını gider. Allâh’ım Müslümanlara rahmet eyle! (Amin.)  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi