Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

MGK Toplantısının Sonuç Bildirisinin Değerlendirilmesi

MGK Toplantısının Sonuç Bildirisinin Değerlendirilmesi

(MGK) Milli Güvenlik Kurulu geçen Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında toplandı. Sonuç bildirisi özet olarak şöyledir:

“Devletin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınların bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.
Terörle mücadele boyutu dâhil, Türkiye-Irak ilişkilerindeki son gelişmeler etraflıca değerlendirilmiştir.'”
Birinci paragrafta böyle bir ifadenin yer almasının sebebi, “AKP’yi ve Gülen Cemaatini Bitirme Eylem Planı”dır. Bu çirkin planının müsebbipleri ortaya çıkartılması gerekir. Bu çirkin planı ortaya çıkartmak, devletin kurumlarını yıpratmaz, bilakis kuvvetlendirir.
Öteden beri bu nakarat tekrarlanmaktadır. Devletin kurumları yıpratılmasın. Tabi yıpratılmasın. Ama menfaat şebekeleri malı götürmektedir. Sessiz mi kalalım? Devletin kurumları yıpratılmasın, perdesi arkasına sığınılarak daha neler yapılacağı ayan beyan ortadadır.
İttihat ve Terakki zihniyeti ayakta durduğu müddetçe çirkin planların arkasının kesilmeyeceği herkesin malumudur. Çünkü bu zihniyet, hakka değil, kuvvete dayanmaktadır.
Kuvvet, haksızlığı doğurur. Haksızlığın olduğu yerde de huzur olmaz. Devletin varlık sebebi adaleti sağlamaktır. Adalete değil, kuvvete dayanan devletler de uzun müddet ayakta kalamaz. Tarih buna şahittir.
Haksız ithamlara karşıyız. Bunu yapanlar hakkında da gereken yapılmalıdır. Mahkeme kararı olmadan bir insanı suçlamak veya görevinden aldırmak için harekete geçmek doğru değil.
Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması, orduyu yıpratmaz. Bilakis güçlendirir. Siz çürük cevizleri ayıklamazsanız, diğer sağlam cevizler de çürür. Buradan askeri mahkemeler, çürük cevizleri ayıklayamaz anlamı çıkartılmamalıdır. Askeri mahkemelerin, askeri disiplinle ilgili suçlara bakması daha anlamlı olur. Çünkü askeri mahkemeler, sivil mahkemeler gibi değil, hiyerarşi çerçevesi içerisinde yani emir-komuta çerçevesi içerisinde görev yapmaktadır.
Ordu, meşru hükümetleri, meşru cemaatleri yıpratmak veya ortadan kaldırmak için değil, iç ve dış düşmanlar için vardır. “İrtica ile Mücadele Eylem Planı,” halen görevde olan meşru hükümeti ve meşru Gülen cemaatini ortadan kaldırmak için kaleme alınmıştır. Bunu örtbas etmek kurumları yıpratır.
Bu çirkin plana, “bir kâğıt parçasıdır” demek doğru olmaz. Yarın ispatlanırsa bu sözün sahibi zor durumda kalır. Dolayısıyla kurumum yıpranmasın zehabına kapılarak buna benzer sözlerden kaçınmak gerekir. Doğrusu, meseleye sağduyuyla yaklaşmaktır.
İç düşman denilince milletin inançları, değerleri akla gelmemeli; yıkıcı, bölücü mihraklar gelmeli. Din, etnik grupları kaynaştıran en önemli unsurdur. Kur’an ve sünnet bunu açıkça söylemektedir. İlimsiz, kitapsız bunu inkâr etmek doğru olmaz.
Sorun, ittihat ve terakkiden beri iç düşman denilince milletin inançları ve değerleri akla gelmektedir; halen bu algı devam etmektedir. Bu sorun aşılmadığı müddetçe buna benzer çirkin planların hazırlanmasının ve ihtilâlın önüne geçilmesi mümkün olamaz.
Terörle mücadele boyutuna gelince, söz konusu sorun halledilmediği müddetçe terörle mücadele de akamete uğramaya mahkûmdur. Daha da kötü olur.
Bu bağlamda Kıbrıs sorunu da daha karmaşık bir hal alır. Orada da bir çözüme ulaşılamaz. Türkiye- Irak ilişkileri de sarpa sarar.
MGK Sekreterliği yapmış Emekli Orgeneral Doğan Beyazıt 3. Ordu Komutanı iken şöyle demişti: “İrtica PKK’dan daha tehlikelidir.”
Bu tarife göre, birinci tehlike irticadır. İkinci tehlike PKK’dır. Aslında PKK ikinci derecede tehlike değildir. Çünkü Ergenekon iddianamesinde Ergenekon’un PKK ile bağlantısı yer almaktadır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi