Medya ve Terör
Medyada yazılanlara çizilenlere ve televizyonlarda söylenen yaldızlı sözlere bakarsanız hani Ankara Türkiye’nin kalbi, Kızılay Meydanı da Ankara’nın kalbi ya hiçte öyle olmadığı 2 gün önce bir kere daha milletin suratına vuruldu.
Türkiye Ankara’dan, Ankara kalbinden vuruldu.
Hem de yazılı ve görsel basın tarafından.
Bu defa sosyal medyayı da yanlarına alarak yaptılar yapacaklarını.
10 Ekim 2015 tarihinde iki canlı bombanın kendilerini patlatması sonucu 107 kişinin hayatına mal olmuştu.
17 Şubat 2016'da ise bir bombalı aracın askeri personel hedef alınarak patlatılması nedeniyle 29 kişinin ölümüne sahne olmuştu Ankara sokakları.
10 Ekim teröründen bu yana geçen yaklaşık 5 aydan sonra 13 Mart'ta Ankara bu defa bir bombalı araçla daha terör saldırısı ile vuruldu ve açıklamalara göre hemen hepsi sivil 37 vatandaş katledildi.
Ama bizim Başkent kalbinden vuruldu deyişimizdeki maksat bombalı terör saldırıları değil.
Başkent bir defa daha basın yayın organları tarafından, özellikle de anında canlı yayına geçiveren televizyonlar tarafından.
Hani “hazır mı dururdunuz mübarekler” diyesi geliyor insanın.
40 yılı aşkın süredir önce Asala, sonra da PKK terörü ile yaşayan bu ülkenin basın yayın organları terör karşısında doğru dürüst bir imtihan vermediler ve hala da veremiyorlar.
Hem de hem adli makamlar, hem de idari makamlar tarafından yayın yasağı konulmuşken.
Patlama anından itibaren tv yayınlarını bir hatırlayın.
Aman Allah’ım. Ne kadar siyasi ve askeri analist, terör uzmanı ve güvenlik analisti varmış bu ülkede.
Özellikle de siyasiler.
Türkiye’yi bir araya gelip yönetmekten aciz olan siyasetçiler.
Her biri ayrı bir terane çalmakta.
Türkiye’nin özellikle de Ankara’nın ne kadar çok kurtarıcısı varmış meğer.
Medyadan uzatılan her mikrofona içindeki cevherleri döktürenler kadar, onlara mikrofon uzatanlar da çok kötü bir imtihan verdiler 13 Mart’ta.
İktidar yandaşı veya iktidar karşıtı olarak saflaşan medya tam anlamı ile terörün reklamcısı hatta sözcüsü gibi davrandı canlı yayına geçtikleri andan itibaren.
Merkez stüdyodakiler ve muhabirlerin terörün acı yüzünü olduğundan fazla abartılı kelimelerle göstermesi, emniyet mensupları ile köşe kapmaca oynamaları ve sonunda da yayın yasağına uymamak için gösterdikleri üstün gayret vicdanlarda terör bombacılarından daha çok acı verdi.
Yaptıklarını heyecan veya acemilikle açıklamak mümkün değil.
Çünkü bu yaptıkları olumsuz ve tam da terör örgütlerinin istediği bir şey olan davranışları biz bu basın yayın organlarında 5 ayda 3 defa gördük.
Evet. Maalesef basın yayın organları içinde terör örgütlerinin bedava sözcülüğünü yapanlar var.
Bunu devlette vatandaşta herkes görüyor ve biliyor.
Ama teröre lanet okuduğunu zan eden diğerlerine ne oluyor da terör saldırısının gerçekleştiği ilk andan itibaren terör örgütünün sözcülüğüne soyunur gibi yayın yapmaktan kendilerini alamıyorlar.
Medyanın bu haliyle bir akıl tutulması yaşadığı görülüyor.
Tıpkı geçmişte verdikleri diğer imtihanlarda olduğu gibi, bu imtihanda da tam anlamı ile başarısız oldular.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.