Masum Konyalı!
Askerlik hikayeleri dinlemeyi sevmeyiz... Kimi dinlesek en rahat askerliği onun yaptığına inanırsınız çünkü...
***
Memlekete gönderilen fotoğraflarda hep havalıdır... Ya bir tankın üstünde, ya da bir F-16'nın yanı başında...
***
Anneler babalar asker oğullarının askerde, sabahın 5'in de kalkıp yemekhanede soğan soyduğunu ya da soğuk altında mıntıka temizliği yaptığını bilirler...
***
Ama yinede bilmezden gelirler... “Oğlum nasıl havalandırdın goca teyyareyi” :)
***
Benim askerliğim sanılanın aksine zor geçti... Babam Rahmetli şahit...
***
1987 yılının sonunda Kütahya Er Eğitim Tuğayı'nda, Hava Er olarak silah altına alındım... Giderken bildik “EN BÜYÜK ASKER” uğurlamaları ile...
***
Trenle Konya'dan yola çıktık...
***
Meslektaşım dostum Bedrettin Yalçın, nizamiyeye kadar bana eşlik etti . O zamanlar dostluklar böyle zahmetliydi işte...
***
Annem babam sıkı-sıkı tembih etti...Gitmeden emek-zahmet aile bütçesinden artırdıkları paramı İŞ BANKASI'na yatırdılar... Düşürürüm diye...
***
Sadece KONYA GAR'ında, eşin dostun cebimize sokuşturduğu kadar parayla teslim olduk asker ocağına...
***
Günler acemi birliğinde, aynı cebimdeki para gibi hızla suyunu çekiyordu...
***
Hafta sonları çarşı çıkıyoruz... Ama bankalar kapalı... 1987 yılında bankamatiklerde yoktu... Haftaiçi ise kimsenin çarşıya çıkmasına izin verilmiyordu...
***
Parasızlık, birinci en önemli ana gündem maddem olmuştu...
***
Belirli bir süre sonra, bitmek üzere olan paramın verdiği panikle, rüyalarımda bile İŞ BANKASI'na giriyor para çekerken görüyordum kendimi...
***
Eğitim alanındaki şekiller ve semboller artık hep bana İş Bankası'nın logosunu hatırlatır olmuştu...
***
Yine böyle sıkıntılı-dalgın olduğum bir an tam koğuşta yatmaya hazırlanırken, Afyonlu Bölük Çavuşu'nun o anda bana ilahi gibi gelen sesini duydum; “İŞ BANKASI’NA GİDECEKLER...Hadii, gönüllü istiyorum”
***
Ranzadan koşarak üstüne atlamışım... Bana tuhaf-tuhaf baktı; “Gönüllümüsün?”
***
“Evet Çavuşum, hadi gidelim”
***
Alaycı bir gülümse ile 'Nerelisin' sen diye sordu... Heyecanla “Gonyalıyım çavuşum” dedim...
***
Daha bir gülümseyerek “Bizim kaymak meşhurdu da, aynı tekerlemede Konyalı’ya hep haksızlık ederler diye düşünürdüm... Ama doğruymuş demekki” dedi...
***
Anlamadım... Telaşla üzerimi giyinmekle meşgüldüm... Çavuş yeniden bağırdı; “Masum Konyalı gel”
***
Diğer koğuşlardan, bu sefer palaska zoruyla gönüller(!) dahil oldu küçük mangamıza... Benim ise keyfime diyecek yok...
***
İçimden de kızıyorum; “İş Bankası'na gönülsüz gidiyorlar... Paraları çok sanırım yanlarında” diye...
***
Yemekhaneye götürdüler... Önümüze çuvallarla patates,-soğan döktüler... Sanırım bunları hallettikten sonra gideceğiz diye düşündüm...
***
Saatler sürdü... Büyük bir şevkle soyuyordum... İş bittiğinde hava aydınlanmak üzereydi...
***
Arada bir, Çavuşumuz geliyor bana takılıyordu; “Masum Konyalı nasıl gidiyor?” diye... Her seferinde neşe ile istekle ve sevgiyle bakıyordum çavuşa...
***
Öyle ya beni İŞ BANKASI'na götürecekti...
***
Kütahya'nın sabah ayazında, ellerimize yemekhaneden verilen içi kıyma ile dolu ekmekle içtima alanına geldik...
***
Hava aydınlanmış, bölüklerde erler yeni uyandırılıyordu...O ayazda bir de mıntıka temizliği yaptık... Artık bankaya gitmeye hazırdım...
***
Bütün görevleri yerine getirmiştim... Mangadaki herkesin aksine hem de büyük bir neşe ile...
***
Tam çavuşa doğru yöneldim “Bankaya ne zaman gideceğiz?” diye sormaya hazırlanıyordum ki, Çavuşun gür sesi içtima alanını inletti; “İŞ MANGASI PAYDOS”
***
Masum Konyalı yıkılıverdi oracığa...:)
***
Şimdi her yerden birileri bağırıyor; “ IMF'yi kovduk, kredi notlarımız yükseldi, Gayri Safi Milli Hasıla fırladı gitti” diye...
***
Para, refah, mutluluk anonsları yapıyorlar ...
***
Para seni çağırıyor Hacıemmim... Ama dikkat et sonu İŞ MANGASI olmasın...