Marabayla ağanın hikayesini bilir misiniz?
Hikaye bilindik aslında…
Tekrar etmekte yine de fayda var…
Ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. Ağa arabadadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. Yerde bir ot kümesi görürler. Ağa, marabasıyla alay etmek ister.
“Maraba, şu otu ye, atla araba senin. Sen bineceksin, ben yürüyeceğim” der.
Maraba ata bakar, arabaya bakar. Ağaya da zaten gıcıktır. Oturur, midesi bulana bulana otu yer. Ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner.
Ağa çok bozuktur. Durduk yerde en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. Maraba da bozuktur. Durduk yerde otu yemiştir. Ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkánı vardır. Üstelik ne ata, ne de arabaya bakacak parası vardır. Dönüş yolunda gördükleri ot, her ikisinin de beklediği andır aslında.
Maraba, ağadan intikam almak için ”Ağa, sen şu otu ye, at ve arabayı geri al” der.
Ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. O da oturur otu yer. Arabaya kurulur, atı kamçılar.
Köye girerlerken maraba, ağaya seslenir, “Köyden çıkarken araba senin, at senindi. Yürüyen de bendim. Köye giriyoruz. At senin araba senin. Yürüyen yine ben. Ağam iyi de biz bu otu niye yedik?”
Gözünüzün önüne Konyaspor ve AKP İl Başkanlığını getirin.
Konyaspor’da olağanüstü genel kurul süreci Bahattin Karapınarla başladı, araya Ahmet Şan, Zeki Çimen, Abdullah Kalkan ve Ramazan Özer sıkıştırıldı. Sonuçta Bahattin Karapınar başkan oldu. Hem zaman kaybedildi, hem kamuoyu tedirgin edildi hem de Konyaspor’un karizması çizildi.
İl Başkanlığı seçim sürecinin de Konyaspor’dan çok fazla bir farkı yoktu. Faruk Düğenle başladılar, araya Selçuk Öztürk, Suat Altınsoy ve Mustafa Çevik’i sıkıştırdılar. Sonuçta yine Faruk Düğen’de karar kıldılar.
Madem Konyaspor’da Bahattin Karapınar, İl Başkanlığında da Faruk Düğen’de karar kılacaktınız, neden kamuoyunu meşgul ettiniz be ağabeyler?
KARAPINAR’IN “U” DÖNÜŞÜ!
25.06. 2009 tarihinde “Konyaspor’u zehirli çiçeğe döndürdüler” başlıklı bir yazı yazmıştım ve isim vermeden Bahattin Karapınar’ın son dakikada çark ettiğinin altını çizmiştim.
Demiştim ki;
“Ancak, bazıları kendi “ikbal”leri ve “intikam” duyguları ile hem en yakın arkadaşlarına hem de Konya’ya “zararın”in en büyüğünü verdiler. Dahası Konyaspor’u “zehirli çiçek” haline getirdiler” diyerek devam etmiştim.
Evet, Bahattin Karapınar, neden çark ettiğini açıklamalı.
Hem de noktasına virgülüne kadar açıklamalı.
Açıklamazsa da kamuoyu için “şaibeli başkan”dan öteye gitmeyecektir.
Öyle ya, bu 20-25 günlük zaman içerisinde ne değişti de, Bahattin Karapınar bu işe soyundu?
Sahi niye soyundu?
Neyse…
Burada önemli olan Konyaspor.
Görünen o ki, Bahattin Karapınar resmiyette başkan.
Aslında hoş bir durum değil, ama ağır ağabeyler öyle isteyince, akan sular durulmuş.
Davul onun sırtında olacak, tokmak başkasının elinde.
Acı, ama gerçek bu.
Aslında yazılıp çizilecek çok şey var, ancak gün o gün değil.
Kol kırılsın yen de içinde kalsın şimdilik.
Kurumun menfaati için.
İşin özü şu; Konyaspor’un yönetiminde “çelik” gibilerin yanında “alüminyum”ların da olduğu bir gerçek. Çok çabuk eğilip bükülenlerin olduğu bir yönetim ne kadar başarılı olur, bekleyip görmekte yarar var.
***
Bu arada Zeki Çimen’in yiğitliğini unutmamak lazım. Konyaspor’un sıkıntılı bir döneminde Günün büyük bir bölümünü Konyasyor’a ve transfere ayıran Zeki Çimen’e, mevcut yönetimin teşekkür etmesi ve vefa örneği göstermesi gerekir.
Çünkü, hesapsız kitapsız Konyaspor sevgisiyle elini değil, yüreğini taşın altına koyan Çimen’in bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Eğer, “vefa”nın İstanbul’da bir semt adından ibaret olmadığını biliyorlarsa.
Ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. Ağa arabadadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. Yerde bir ot kümesi görürler. Ağa, marabasıyla alay etmek ister.
“Maraba, şu otu ye, atla araba senin. Sen bineceksin, ben yürüyeceğim” der.
Maraba ata bakar, arabaya bakar. Ağaya da zaten gıcıktır. Oturur, midesi bulana bulana otu yer. Ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner.
Ağa çok bozuktur. Durduk yerde en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. Maraba da bozuktur. Durduk yerde otu yemiştir. Ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkánı vardır. Üstelik ne ata, ne de arabaya bakacak parası vardır. Dönüş yolunda gördükleri ot, her ikisinin de beklediği andır aslında.
Maraba, ağadan intikam almak için ”Ağa, sen şu otu ye, at ve arabayı geri al” der.
Ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. O da oturur otu yer. Arabaya kurulur, atı kamçılar.
Köye girerlerken maraba, ağaya seslenir, “Köyden çıkarken araba senin, at senindi. Yürüyen de bendim. Köye giriyoruz. At senin araba senin. Yürüyen yine ben. Ağam iyi de biz bu otu niye yedik?”
Gözünüzün önüne Konyaspor ve AKP İl Başkanlığını getirin.
Konyaspor’da olağanüstü genel kurul süreci Bahattin Karapınarla başladı, araya Ahmet Şan, Zeki Çimen, Abdullah Kalkan ve Ramazan Özer sıkıştırıldı. Sonuçta Bahattin Karapınar başkan oldu. Hem zaman kaybedildi, hem kamuoyu tedirgin edildi hem de Konyaspor’un karizması çizildi.
İl Başkanlığı seçim sürecinin de Konyaspor’dan çok fazla bir farkı yoktu. Faruk Düğenle başladılar, araya Selçuk Öztürk, Suat Altınsoy ve Mustafa Çevik’i sıkıştırdılar. Sonuçta yine Faruk Düğen’de karar kıldılar.
Madem Konyaspor’da Bahattin Karapınar, İl Başkanlığında da Faruk Düğen’de karar kılacaktınız, neden kamuoyunu meşgul ettiniz be ağabeyler?
KARAPINAR’IN “U” DÖNÜŞÜ!
25.06. 2009 tarihinde “Konyaspor’u zehirli çiçeğe döndürdüler” başlıklı bir yazı yazmıştım ve isim vermeden Bahattin Karapınar’ın son dakikada çark ettiğinin altını çizmiştim.
Demiştim ki;
“Ancak, bazıları kendi “ikbal”leri ve “intikam” duyguları ile hem en yakın arkadaşlarına hem de Konya’ya “zararın”in en büyüğünü verdiler. Dahası Konyaspor’u “zehirli çiçek” haline getirdiler” diyerek devam etmiştim.
Evet, Bahattin Karapınar, neden çark ettiğini açıklamalı.
Hem de noktasına virgülüne kadar açıklamalı.
Açıklamazsa da kamuoyu için “şaibeli başkan”dan öteye gitmeyecektir.
Öyle ya, bu 20-25 günlük zaman içerisinde ne değişti de, Bahattin Karapınar bu işe soyundu?
Sahi niye soyundu?
Neyse…
Burada önemli olan Konyaspor.
Görünen o ki, Bahattin Karapınar resmiyette başkan.
Aslında hoş bir durum değil, ama ağır ağabeyler öyle isteyince, akan sular durulmuş.
Davul onun sırtında olacak, tokmak başkasının elinde.
Acı, ama gerçek bu.
Aslında yazılıp çizilecek çok şey var, ancak gün o gün değil.
Kol kırılsın yen de içinde kalsın şimdilik.
Kurumun menfaati için.
İşin özü şu; Konyaspor’un yönetiminde “çelik” gibilerin yanında “alüminyum”ların da olduğu bir gerçek. Çok çabuk eğilip bükülenlerin olduğu bir yönetim ne kadar başarılı olur, bekleyip görmekte yarar var.
***
Bu arada Zeki Çimen’in yiğitliğini unutmamak lazım. Konyaspor’un sıkıntılı bir döneminde Günün büyük bir bölümünü Konyasyor’a ve transfere ayıran Zeki Çimen’e, mevcut yönetimin teşekkür etmesi ve vefa örneği göstermesi gerekir.
Çünkü, hesapsız kitapsız Konyaspor sevgisiyle elini değil, yüreğini taşın altına koyan Çimen’in bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Eğer, “vefa”nın İstanbul’da bir semt adından ibaret olmadığını biliyorlarsa.