Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Liyakat yoksunluğu

Liyakat yoksunluğu

Fert ve toplum olarak sık sık şikâyet ettiğimiz konulardan belki en önemlisi herkes için geçerli olmayan bir şeffaf ve sorgulanabilir liyakat sistemimizin hayata geçirilememiş olmasıdır.

Sadece kendimize eleman lazım olduğunda veya oğlumuz kız, kızımıza damat seçerken aklımıza gelen liyakat sistemi hayatımızın her safhasında en önemli eksikliğimizdir.

Kendimiz için istediğimiz liyakatli ve nitelikli hatta eğitimli eleman isteğimiz başkaları için çok da önemli değildir çoğunlukla.

Bu sebepledir ki kendi evimize, işyerimize alacaklarımızda seçme kriterlerinin sayısı hayli kabarık olurken sıra bizden birinin yani bizim oğlumuzun, kızımızın veya yakınımızın işe yerleştirilmesine geldiğinde bütün kriterlerin ayaklar altına alınmasında bir sakınca görmeyiz.

Hatta daha ileri bile giderek tüm kriterleri yok sayarak yakınlarımızın talep edilen hususlarda diğerlerinden öne geçirilmesi için elimizden ne gelirse onu yapmaya çalışırız.

Bütün bunların yanında iş konuşmaya geldiğinde ise yine de liyakati bir görevi başarıyla yapabilme gücünü kazandıran eğitim ve tecrübe dâhil tüm kazanımlar olarak tarif etmekten de geri durmayız.

Liyakat sistemi toplumumuzu daha iyiye götürmesi için tesis edilen idare sisteminin de olmazsa olmazları olması gerekirken belki de bu düşüncelerle en çok ayaklar altına aldığımız sistem olarak ortadadır.

Hem de her fırsatta şikâyet edip durduğumuz halde.

Bu düşüncelerle son seçimlerde seçilen milletvekillerine bakıldığında sıralamaları dahil hangi liyakatleri ile ve hangi nitelikleri dolayısıyla seçildiklerini bilen varsa bilen beri gelsin.

Özellikle elde Haziranda yapılan seçimler için oluşturulan bir milletvekili listesi varken, kasım ayında yapılan seçim için listeden çıkarılan ve listeye ilave edilenlerin veya sırası değiştirilenler için bu tercihlerin hangi liyakat karşılığında yapıldığı ortaya konması gerekmez mi idi?

Ya da işi biraz daha ileri götürüp daha da açarak ve ülke çapında genelleyerek TBMM’ni oluşturan milletvekili sayısında mesleklere göre bir ayrım yaparak örneğin üniversite görevlilerinin veya avukatların neden milletvekili seçiminde tercih edildiği sorgulanabilir.

Veya çoğu zaman herhangi bir idari görevde bulunmamış olan tıp mesleği mensuplarının tercihindeki veya sayılarını yüksek olmasındaki hikmet(!) açıklanabilir.

Son 5 seçimde seçilenler göz önüne alındığında seçilenlerin meclis çalışmalarında sadece parmak hesabında dikkate alındıkları görüldüğüne göre bu tercihin sorgulanmasının zamanı gelmiştir.

Üniversite öğretim görevlilerinin isimlerinin önündeki unvanlar veya tıp camiasının toplumda karşılığı olan imrenme duygusu ile bu tercih yapılıyorsa, bu tercih sadece millete karşı yapılan bir hakaret olmaz, aynı zamanda seçilenleri ta en başından itibaren yok saymakla eşdeğerdir.

Yerele döndüğümüzde iş daha da katmerleşmektedir.

Belediye başkanlarından tutun da en alt düzeydeki personele kadar var olan liyakatsizlik nedeniyle şehrin son yıllardaki hali ortadadır.

Daha dün kadar yakın bir geçmişte belediyelerde falancanın oğlu, filancanın yakını diye müteahhit elemanı olarak çalışırken memur kadrosuna alınan personelin ortaya çıkardığı huzursuzluklar sona ermemişken şimdi hükümetin seçim rüşveti olarak telaffuz ettiği taşeron işçilerine kadro verilmesi meselesinde yine aynı ayak oyunları devreye girmek üzeredir.

Liyakate dayanmayan, siyasilere ve idari kademelerdeki yakınlarına dayanılarak istihdam edilen kişilerin özellikle yerel yönetimlerde yer bulmaları sonucunda belediyelerin vermesi gereken kamu hizmetinde yap-bozlar başta olmak üzere nasıl ciddi ciddi aksaklıklara neden olduğu konusunda ümitsiz olsak da, liyakatin artık bundan sonra göz ardı edilmemesi gereken en önemli özellik olduğunu düşünüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi