Kutlu Doğum'a Az Kala
Nübüvvetin sol halkası, yüce Yaratıcı'nın tüm insanlığa müjdesi olan iki cihan güneşi, gözlerimizin nûru, gönüllerimizin sürûru Efendimiz Muhammed aleyhissalâtu vesselam'ın mübârek kutlu doğumları yaklaşıyor. Yüreklerimizden O’nun yüreğine doğru yollar aranıyor. O’na olan muhabbetler bir bahar ikliminde gibi tâzeleniyor. Diller O’nu söylemeye, kalpler O’na akmaya, akıllar O’nu daha iyi idrak etmeye gayret sarf ediyor. Çünkü O sallallahu aleyhissalâtu vesselam gönüllerde Cenâb-ı Hakk’ın yankılandığı muhteşem bir ses, aşkın muhabbetlerin zirveleştiği eşsiz bir mercîdir. O sallallahu aleyhissalâtu vesselam, Esmâül Hüsnâ’nın her hâliyle en mükemmel şekilde tecelli ettiği en kâmil bir şahsiyettir.
O’nsuz Kur’ân-ı anlamak imkan dışıdır. Zirâ O sallallahu aleyhissalâtu vesselam yaşayan canlı bir Kur’an idi. Bugün insanlık O’nsuz dînî ve ilâhî hükümleri anlama ve yorumlamada hep sıkıntı içine düşmüştür. Neticede birçok itîkâdî ve amelî problemlerin yaşanılması kaçınılmaz olmuştur. Oysaki örnek bir kul ve en güzel bir rehber olan Peygamber aleyhisselam’ı Kur’an’dan öğrenip, Kur’ân-ı da O’nun rehberliğinde anlayıp, öğrenmek en baş şiârımız olmalıdır. Dînî hayatta yaşanan pek çok eksiklik ve yanlışlıkların, çarpıklık ve sapkınlıkların temelinde ana kaynaklara inilmediği gerçeği yatmaktadır.
Tanıyan herkesin hayran kaldığı Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın getirdiği kutsî prensiplerin nûrû tüm insanlığın geleceğini aydınlatır mâhiyettedir. Bu sebeple yaşamı Peygamber aleyhisselâm’ın hayâtıyla yorumlayıp, vahiy yoluyla önümüze konan Kur’ân-î hakikatleri idrak etmek zorundayız. Eğer kendimize dünyâda anlamlı bir yol haritası çizmek istiyorsak Kur’ân-ı Peygamber aleyhisselâm’ın getirdiği gibi anlamaya ve uygulamaya dolayısıyla O’nun hayâtını hayâtımıza koymamız gerekiyor. Aksi takdirde O’nsuz çizilen hayat eğriliklerden kurtulamayacaktır.
Cenâb-ı Hak yüce kitâbında: “Ey iman edenler! And olsun ki, sizin için, Allâh’a ve âhret gününe kavuşmayı umanlar ve Allâh’ı çok ananlar için Resûllullah en güzel örnektir.” (Ahzab, 21) buyurarak son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselam’ı iki dünya mutluluğunu önemseyenler için ‘tek örnek insan’ olarak insanlığın önüne takdim ediyor. O sallallahu aleyhissalâtu vesselam hâliyle, kâliyle tüm ahvâlinde eşsiz güzelliklerin bulunduğu örnek bir şahsiyetti. İnsanlığa düşen en mühim vazife O örnek şahsiyeti her hâliyle örnek almaktır.
O sallallahu aleyhissalâtu vesselam’in hal ve hareketleri tasavvur dışı, hayal ötesi değildi. O, insan Peygamberdi. Herkes gibi yer, içer ve evlenirdi. Hz. Peygamber aleyhisselam yaptıkları ve söyledikleriyle, tüm insanlığın bir araya gelip doğru hükümler koymak isteyebileceklerinden daha fazlasını muhteşem hayâtıyla ortaya koymuştur. O, kutsî hakikatlerin yaşayan canlı bir numunesiydi. Bu gerçeği önemsemeyen dînin pratiğinin yaşanmasını ve yaşatılmasını hiçe sayıyor demektir. Çünkü Hz. Peygamber aleyhisselam asrında icra ettiği misyon ve temsil ettiği vizyon ile maddeyle mânâyı en dengeli biçimde harmanlayarak ilâhî gerçekleri her mekâna eşsiz zekâsıyla sunan eşsiz bir kişiliktir. O yüce Nebi’nin insanlığa va’z ettiği kutsi hakikatler bütün zaman ve mekanları kuşatıcı âlemşümul özellikteydi. Bu gerçeği görmezden gelenler bugün ve yarın düşünce girdabına savrulmaktan kurtulamayacaklardır.
Hz. Peygamber aleyhisselam hayâtının her safhasında bir beşer olarak yaşamıştır ama O sallallahu aleyhissalâtu vesselam bu hâliyle bile ‘İnsanlığın Efendisi’ konumundadır. O’nun için Kur'ân-ı Kerim’de “..(Ey Muhammed!) De ki; ben de sizin gibi bir insanım..” (Kehf, 110) denmektedir. Evet, O bir insandır ancak hal ve davranışlarıyla ‘âlemlere en güzel örnek bir gâye insan’dır. O sallallahu aleyhissalâtu vesselam emsalsiz davranışlarıyla en muhteşem kul idi. Kâmil ahlâkı, zirve îmânı, örnek şahsiyeti, sağlam duruşu, ulaşılmaz sabrı, nezih davranışları, herkesi kucaklayıcı şefkati ve idâreciliği, imrenilecek ferâset ve basireti ile her zaman ‘en’ mükemmeli insanlara sunmuş ‘en üstün insan’ idi.
Bizlere düşen içinde bulunduğumuz şu ‘Kutlu Doğum Ayı’nda çağın ihtiyaçları doğrultusunda Peygamberimizin hayâtını yeni baştan okuyup, öğrenip, güzel feyizli ağızlardan tekrar tekrar dinleyerek hayâtımızı daha farklı dizayn etmeye çalışmak olmalıdır. Müslümanlar olarak beş yüz yıldır ne yazık ki Dünya medeniyetine bir katkıda bulunamadık. Teknolojik gelişmeler için ‘Acaba bu yeni gelişme câiz mi, değil mi?’ basamağında kaldık ve ‘iyi bir tüketici toplum’ olduk.
Bu yıl ‘Kutlu Doğumun kutlu iklimi’nde O sallallahu aleyhissalâtu vesselam’ın işâret ettiği hedefi doğru tespit ederek önce nefsimize sonra tüm insanlığa ve asrın idrâkına Hakk’ın hakikatlerini söyletmek boynumuzun borcu olsun inşaALLAH.
Efendim, hayırlı Cumalar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.