Kurancılık Oryantalizmdir - 2
Eski adı şarkiyatçılık olan oryantalizmi tarif ederken "orientalism" doğu dinleri ve kültürleri karşısında aşağılık kompleksine kapılan batılıların kendilerine göre doğu dedikleri dinleri bozma gayelerinin genel adıdır desek yanlış olmaz.
Hristiyan batının özellikle 18. Yüzyıldan bu yana İslam dinini kendi muharref dinlerine benzetebilmek için Müslümanlar üzerinde oynadıkları oyunların tamamı da oryantalizm olarak tanımlanabilir.
Bir başka deyişle, batılı müsteşrikler eliyle İslam ve Müslümanlar hakkında öğrendikleri bilgiler ile metni nazmı ve manası ile mucize olan ve İslam’ın birinci kaynağı olan Kuranı kerimi lafzen bozamayacaklarını anlayan batının Kuranın lafzı ortada dururken manasını bozma çalışmalarıdır oryantalizm.
Hristiyan’ından Yahudi sine, ineğe tapanından ateistine kadar tüm dünya artık görmüştür ki; 1400 yıldır tüm uğraşılarına karşın Kuranı Kerimin değil bir suresi, tek bir ayetinin tek bir kelimesinin tek bir harfinin tek bir harekesini bile değiştirmek mümkün değildir.
Bu gerçeği gören batılı oryantalistler artık çalışmalarını Kuranın metnini değiştirmekten ziyade, manasını değiştirmek şekliyle Kuranı Müslümanların hayatlarından çıkarmaya çalışmaya yöneltmişlerdir.
Maalesef bu çalışmalar diğer halkı Müslüman olan ülkelerde karşılık bulduğu gibi bizim ülkemizde de karşılık bulmaya başlamış gözükmektedir.
Selefilikten tutunda dinde reforma, indirilen dine dönüşten hanif dine dönüşe kadar çeşitli maskelerle gizledikleri çalışmalarında Kuran ayetlerinin manalarını değiştirerek Müslümanları sahih itikatlarından ayırmak istemektedirler.
Hindistan ve Pakistan da başlayarak ve Mısır da ve diğer Asya-Afrika ülkelerinde yayılma temayülü gösteren bu batıl modernist düşüncenin dün olduğu gibi bu günde karşısında duran inanç sahih İslam inancı olan Ehli Sünnet düşüncesidir.
Geçmişteki kullandıkları argümanların Ehli Sünnet inancını savunan isimlerce tek tek çürütülmesi ile yeni yeni ve janjanlı ifadelerle yeni yeni argümanlar bularak Müslümanların zihinlerini ifsad etmeye çalışan batılı oryantalistlerin yerli işbirlikçileri farklı olmak adına gazete yazılarında ve televizyon programlarında üst üste çamlar devirmekten kaçınmamaktadırlar.
Özellikle son yıllarda iyi bir geçim ve para kazanma kaynağı ile şan-şöhret bulma usulü olarak görülen meal yazıcılığının artması ile iyiden iyiye kontrolden çıkan yerli oryantalistlerin işin içine ideolojik ön yargılar ve perspektiflerini de katmaları ile Kurancılık adını alan akım, dini bir konuda birden çok fasit mefhum türetir hale gelmiştir.
Başta sahih sünnet ve hadis olmak üzere, 1400 yıllık İslam ilim ve irfan süzgecinden geçen ne kadar bilgi ve birikim varsa hepsini ret ederek, Sahabe(ra) den başlamak zere bu güne kadar sahih İslam inancını yaşayan herkesi müşrik, münkir ve kâfir olarak yaftalayan bu modern harici/mutezili sapık güruh Müslümanların evlatları arasında indirilmiş din adı altında uyduruk ne idüğü belirsiz bir inancı yaymaya çalışmaktadır.
Sahih sünneti ve sahih hadisleri Kurana alternatifmiş gibi göstermeye çalışan bu sapmış ve saptırılmış güruh, Hz. Rasulullah’ı(sav) da haşa bir postacı, bir kargo elemanı veya bir ara kablosu gibi görmektedir.
Vahiy karşısında aklı mutlak itibar edilecek bir delil olarak gören bu zihniyetin fikir babası batıda Goldziher ve benzerleri iken doğuda ise Nasr Hamid Ebu Zeyd ve benzerleridir.
Batılıların peşine takılarak asr-ı saadet ile takip eden tabiin zamanını karanlık devir olarak tanımlayan bu güruhun halini en güzel ifade edecek cümle “bu kadar cehalet ancak okumakla elde edilir” cümlesidir.
Hiç kimsenin endişesi olmasın ki; Ehlisünnet âlimleri tarafından geçmişte tarihin çöplüğüne gömülen haricilik ve mutezile düşüncesini hortlatmaya çalışan modern haricilerin zamanımızdaki ehlisünnet alimler karşısında mağlup olarak gidecekleri yer yine tarihin çöplüğüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.