Muzaffer Dereli

Muzaffer Dereli

Kulluğun Zirve Noktası

Kulluğun Zirve Noktası

Şüphesiz ki sevgi mefhumu insanlık tarihinde, kişiler arasındaki ilişkilerde en büyük rolü oynamıştır. Cemiyetlerin teşekkülünde, aile ve akrabalık bağlarında da hakîkaten etkendir.

Sevgi mefhumunun Allah ve Rasûl’ü adına da çok büyük önem arz ettiğini ve asıl sevginin de bu olduğunu görürüz. Onun içindir ki Kur’an’da Allah sevgisinden sık sık bahsedilir. Allah’ı seven insanların, Allah tarafından sevileceği haber verilir. Bu manâda ise kulluğun zirve noktası ortaya çıkar. Pekâlâ bu mevkie nasıl ulaşılacak? Cenab-ı Hakk bunun için hangi yolu göstermiştir? İşte bunun çok açık cevabı:
“(Rasûlüm! ) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (3 Âl-i İmran 31.)
İşte Allah’ın (c.c.) bizzat Rasûl’ü tarafından haber vermesini istediği gerçek. O’nun sevgisi de Sünnet’ine ittiba ile ortaya çıkacaktır.
Evet, Allah’a inanan ve O’na itaat edecek olan bir kimse mutlaka Efendimiz (s.a.v.)’e uymalıdır. Zira O, yaşayışıyla Kur’an’ın timsâli olmuş, sözleriyle yine Kur’an’ın müfessiri olmuşlardır. Bu konuda Hz. Âişe annemizin; “O’nun ahlâkı (yaşayış şekli) Kur’an’dı,” (Müslim, salâtü’l-müsâfirîn 139.) sözlerini de unutmamalıyız.
Bu manada şu ayet-i kerimeler dikkat çekicidir:
“Kim Rasûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (4 Nisa 80.)
İşte ölçü... Allah’ı sevmek isteyen, Rasûlü’ne tâbî olacak. Yine Rabbine itaat etmek isteyen kimse, O’na itaat edecek. Âyet-i kerîmelerde pek çok kez yüce Allah’ın adıyla Habîb’inin adı bir arada zikrolunur:
“De ki: Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin.” (3 Âl-i İmran 32)
 “Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ediniz ki, size merhamet edilsin.” (3 Âl-i İmran 132.)
“Eğer Allah ve Rasûlü’ne itaat ederseniz Allah, amellerinizden hiçbir şey eksiltmez.” (49 Hucurat 14)
Bütün bu hükümler acaba neyi kastetmektedir? Çok iyi biliyoruz ki, Kâinatın Efendisi’nin getirdiği bütün hüküm ve nehiyleri değil mi? O ne güzel bir örnektir bizim için:
“Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (33 Ahzab 21.)
 “Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.” (4 Nisa 113.)
O, bizleri kötülüklerden arındırandır;
 “Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Rasûl gönderdik.” (2 Bakara 151.)
Bütün bunlardan ortak bir nokta çıkıyor; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hükmü Allah (c.c.)’ın hükmüdür. Herhangi bir mü’min hakkında Efendi-miz bir karar vermişse ya da bir konuda O, bir hüküm vermişse, mü’min kişi uymak mecburiyetindedir:
“Allah ve Rasûlü bir şeye hükmettikleri zaman mü’min erkek ve mü’min kadının kendi işlerinde artık başka bir şeyi seçmeye hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasûlü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (33 Ahzab 36.)
Buna benzer bir âyet-i kerîmede ise şöyle buyrulur:
“Her kim kendisi için hak yol apaçık belli olduktan sonra, peygambere muhalefet eder ve mü’minlerin yolundan başka bir yola tâbî olursa; onu girdiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir yerdir.” (4 Nisa 115.)
Bir yolcuğa çıkan insanın bile, yanına bir rehber alması, ya da en azından haritayla birlikte gerekli bilgileri edinmesi gerekirken, acaba bir kimsenin Sünneti rehber edinmeden Kur’an’ı anlaması mümkün olabilir mi? İşte o, Allah’ın en sevgili Rasûl’üdür.
İşte o, Allah’a giden yolda en güzel rehber, yol göstericidir: Bu hususu âyet-i kerîmede şöyle buluruz:
“De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!” (41 Fussilet 6.)
Îman ölçüsü ne ile belli olur? Kişi hangi durumlar içerisinde, nasıl olmalıdır? Gerçek bir teslimiyetin karşılığı nedir? Bakınız şu âyet-i kerîmenin ortaya koyduğu müthiş hakîkate:
“Fakat hayır! Rabbine yeminler olsun ki onlar, aralarında çeliştikleri şeyler hakkında seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan, tam bir teslimiyet göstermedikçe îman etmiş olmazlar.” (4 Nisa 65.)
Yeniden bir Kutlu Doğum Haftası’nı idrak ederken, bu gerçekleri çok iyi düşünmek ve hayata geçirmek gerekir.
Kutlu olsun doğumların en kutlusu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Dereli Arşivi