‘Kör’ gitti…!
Kim aradı emin değilim…
“Kör Ahmet ölmüş..” dediler…
***
Gülümseyerek; “ Yine mi” dedim…
Daha Ağustos başında sosyal medyada öldürmüşlerdi(!).. Kör Ahmet’ten yine yiyeceğim fırçayı düşünerek, yüzümde kocaman bir gülümseme ile telefonun numaralarını tuşladım…
***
Çünkü en son aradığımda ;
“Oğlum niye uğraşırsınız, mirasçım mısınız? Ölürsem size neyim kalacak ? O elindeki telefondan söyleyiver , ‘KÖR yaşıyor’ di de, milletin yüreğine bir daha insin...?” demişti…
***
Aynı sesi duyma beklentisiyle telefonun açılmasını bekledim…
Zeki çıktı…
Biricik Zeki’si…
Ahmet Ağa’nın bastonu…
“Oğlum Zeki, goyun götürü gibi sürüyüp götürüyon beni…Zekiiii itnenin tekiii.” dediği Zeki’si…
***
Oldukça heyecanlı bir sesle ;
“Keremmm Abiii öğle ebbeğini yedik, üstüne de accık yoğurt yidirdim, odanın içinde de dolandırıvırdım… Sona yirine oturttum… Ölüvürmüş abi.. Öldü babam, Ahmet Ağa öldü garii..”
Dondum kaldım…
Zeki üsteliyor hala telefonda;
“Yoğurdunu yidirdiydim abiii..”
***
Bir solukta Musalla Mezarlığının gasilhanesine ulaştık…
Çilekeş, garip, meczup babası meslektaşımız Muhammed Kencik karşıladı kapıda…
“Geç, geç yeni başladık daha…”
İçeriye geçtik…
Ahmet Ağa, Gonya tabiriyle; ‘gaşşık’ kadar kalmış salın üstünde… Gurumuş, gavrulmuş ancak dokuz yaşındaki çelimsiz bir çocuk gibi…
Altın dişleri görülüyor ağzında… Garip istihzacı(alaycı) bir bakış var yüzünde..
“Altın dişlere dokunmayın, itneler..” der gibi…
***
En son, ölümü ve vasiyeti üzerine yaptığımız o uzun bir konuşma geldi aklıma…
Uzun bir röportajdı…
Dobra- dobra eleştirilerle, sitemlerle dolu…
“Öldükten sonra yayınla..” demişti… O yüzden hiç yayınlamadık…
Kendi sesinden o röportaj kaydını, 19 Eylül’de, Kanal 42 Ana Haber’de inşallah Konyalılara dinleteceğim…
***
Rutin sohbetlerimizden biriydi o röportaj ama konu hep onun ölümü ve sonrasını oluşturmuştu…
“Hacıemmin giderse bi daha gelmez guzzumm” lafı çınladı ıslak gasilhane duvarlarında…
Aynen kendine takıldığı gibi;
“Gitmişti KÖR…”
***
Sandığı gibi yüreğimize inmedi…
Ama yüreğimizden oracıkta, zurba-zurba kuş sürüleri kanatlanıverdi sanki…
***
Bu dünyadaki son abdestini aldırmakta, çıkacağı son sahne olan musalla taşına, kefenleyip hazırlamakta bize nasip oldu…
***
İki vasiyeti vardı…
1 Ağustos’ta bunu yazdık…
BİR ;
“Benim selamı kimse okumasın, kötü okurlar endişesiyle kendi selamı okudum, CD’ye kaydettim, ölünce bu CD’den kendi selamı vermek istiyorum… Müftüye,Gonyalılara söyle…”
İKİ ;
“Oğlum Zeki’nin durumu malum… Saf çocuk… Tertemiz ruhu var, Konyalı şahsıma gösterdiği ilgi, alaka ve sevginin hatırına oğlum Zeki’ye sahip çıksın… Belediyelerimiz kol kanat gersin, itelenip kakalanmasın…”
***
Kör Ahmet, ölümünde de mukallitliği elden bırakmadı sanki…
O CD bulunamadı…
Zeki ;
“Babam kaybolmasın, diye sıkıca saklamıştır..” dedi…
Maalesef birinci vasiyet kendi aldığı tedbirler(!) yüzünden gerçekleşmedi…
***
Ama ikincisi gönlü saf Zeki’si ile ilgili…
İnşallah o yerine getirilir… Cenazeye katılan tek siyasi Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek tabutunun yanı başında söz verdi…
Biz de takipçisi olacağız…
***
Kör Ahmet mi ?
O şimdi KÖR değil…
Badem gözlü artık…
Makamı cennet olsun, Allah taksiratını affetsin, cenazesine gelmeyen GONYA’nın başı sağ olsun…