Muzaffer Dereli

Muzaffer Dereli

Çağrıların en güzeli

Çağrıların en güzeli

Bir çağrı ki; misâfirlerine ölümsüzlük iksîri sunarak, ebedî yaşamanın haz ve sırlarını verir...

Bir çağrı ki; hakîkat pınarlarından kana kana muhabbet şarabı ikram eder.

Bir çağrı ki; insana huzur ve saadetle birlikte, anlatılması mümkün olmayan mana âlemleri yaşatır...

Evet, bu çağrı, Yaratıcımız olan yüce Rabbimizin davetidir. Bu davete icabet gerek... Zira o, bir daha bulunması mümkün olmayan, kaçırıldığı zaman ulaşılamayan bir zenginliktir. Aksi halde ise, ebedî bir azaphanede helâke uğramak kaçınılmazdır. İşte yüce Davetcimizin, yüksek ve muhteşem çağrısı:

"Rabbinizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olup, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun." (3 Al-i İmran 133)

O cennete koşmak. Allah'ın davetine icabet etmek... Ne güzel bir manâ... Zira O çağırırsa, bunun hesabı yapılamaz ve değeri ölçülemez. Çünkü O, Kâniatın yaratıcısı ve sahibidir. Misafirlerine ne dilerse onu ikram eder. O'nun için muhal olan hiç bir şey yoktur ve hiç kimse O'na mani olamaz. O halde bu daveti kaçırmamak lâzımdır. Ama bu davete iştirak için şartlar vardır ve o şartları uygulamak gerekir. İşte Rabbimiz yukarıdaki davetinin devamında bu şartları şöyle beyan buyururlar:

"O takva sahipleri ki; bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever." (3 Al-i İmran 134)

Rabbimiz davet eylediği takva sahiplerinin sıfatlarını sayar ki bu sıfatlar, davete gidebilmenin bazı şartlarıdır. Görülüyor ki bolluk ve darlıkta Allah için harcamak, O'nun yoluna sarfetmek, öfkelere hakim olarak kötülük edenleri affetmek bu sıfatlar ve şartlardandır.

Bu şartlar, şüphesiz ki insanı gerçek kulluğa götürür. Hatta bu sıfatlara haiz olan insanları, diğer insanlar da severler. Allah için infak etmek, kişilerin ihtiyacına koşmak, bir garibe, bir yetime yardımcı olmak, bir gözyaşını dindirmek hiç sevilmez mi?

Bir defasında, üzeri pejmurde olan bir yetim çocuk, güya Mekke'nin ileri geleni olan (!) Ebu Cehil'e koşmuş, halini arzetmiş ama o, kapısından dışarı atarak acı bir şekilde kovmuştu. Ama aynı çocuk Allah'ın Rasülü'ne varınca O büyük insan, bu yavrunun derdine derman olmuştu. İşte bariz bir misâl. Birisi merhamet âbidesi, diğeri canavar ruhlu biri. Birisi insan olmanın en üstün ve belirgin özelliklerine sahip, öteki ise hayvanları aratacak şekilde haşin ve yırtıcı... Halbuki Mevlâmız ne güzel buyurur:

"Öyleyse sakın yetimi üzme, isteyeni azarlama ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an!" (93 Duha 9,11)

İki alemin nuru da öksüz ve yetim olarak büyümüştü. O bilirdi akan gözyaşlarının neler taşıdığını...

Mü'min, aynı zamanda merhamet sahibi olup, kin tutmayan ve affedici olandır. Bu konuda şöyle buyurulur:

-"Affetmeniz, takvaya daha yakındır." (2 Bakara 237)

İbn-i Mes’ud (r.a.) anlatıyor: "Râsulullah (s.a.v.) buyurdular ki;

-"Kendisi ateşe haram edilen yahut kendisine ateşin haram edildiği kimseyi size haber vereyim mi? Ateş (halka) her yakın olana, yumuşak huylu ve insanlara kolaylık gösterene haram kılınmıştır." (Tirmizî, sıfetü’l-kıyame 45)

Yine Âl-i İmran sûresine döndüğümüz zaman bu şartların devamını göreceğiz:

-"Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında yahud da bizzat kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp, günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler." (3 Al-i İmran 135)

Allah’ı hatırlayan kullardan övgüyle bahsediliyor. Evet, onlar da günah işleyebiliyor, nefislerini ateşe atabiliyorlar. Ama bir farkları var. Gerçeği görerek, pişmanlık da yüreğini kaplayarak tevbe etmek...

İnsana yakışan bir haldir bu. Gözyaşları dökerek kişinin Rabbine dönmesi ne güzel! Zira onu affedecek olan ancak Rabbidir. Günahları affetmeye muktedir olan O'ndan başka kim olabilir ki!

-"Allah indinde makbul olan tevbe, kötülüğü ancak cahillik sebebiyle yapacakların, sonra da çarçabuk vaz geçip tevbe edecek olanların tevbesidir." (4 Nisa 17)

Rabbimiz tevbelerimizi kabul buyursun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Dereli Arşivi