Recep Çınar

Recep Çınar

Konyaspor ve Naim Hoca

Konyaspor ve Naim Hoca

Mesele Konyaspor olunca, zaman zaman tanıdığım ya da tanımadığım birçok yeşil-beyaz sevdalısı insan, beni telefonla arar veya herhangi bir mekanda karşılaştığımızda Konyaspor ve Bahattin Karapınarla ilgili dakikalarca dertlenir, endişelerini dile getirirler…

Dinlerim…
Bu insanları dinlemenin, dertleriyle dertlenmenin işimin bir parçası olduğunu bildiğim için de sıkılmam…
Çünkü, aynı sevdayı ben de yaşıyorum… Dolayısıyla da, mesele Konyaspor olunca akan sular duruyor… Benim bu işin “ün”ünde değil, “un”unda olduğumu bildikleri için de sitemlerine cevap bile vermem…   
Veremem…
Haklılar…
Sesimi yükseltmeden “haklısınız” derim “akort”u bozulmuş “bağlama” gibi…
Bazı dostlar da, sağolsunlar aradıklarında  kısa bir hal hatır faslının hemen ardından dönüp dolaştırıp lafı Bahattin Karapınar’a getirerek, “Konyaspor’u mu uçuracak, kaçıracak, yoksa kendisini mi?” diye sorarlar…
Ben de onlara, dilimin döndüğünce, futbol aklım elverdiğince, izah etmeye çalışırım durumu…
Bazı uyanık dostlar kendilerini, bazıları da beni “keriz”e yatırmaya çalışırlar… Ama, son noktayı yine de ben koyarım… Onlara, Erzurum’un meşhur “Teyyo Pehlivan”ından sonra en önemli nüktedanlarından rahmetli Naim Hoca’nın diliyle ne olacağını söylerim… 
Naim Hoca’yı bilenler bilir…
Ünü Erzurum’un sınırlarını aşmış, yurtdışına yayılmış, sadece Erzurumluların değil, ulaştığı heryerde gönüllere taht kurmuş, güldürürken düşündüren, deyim yerindeyse, her yaşadığı fıkra gibi olan Naim Hoca…
***
Naim Hoca’ya bir gün, kocası ölen bir kadın gelir ve kocasıyla ilgili bir şeyler sormak ister.  Kadın, “Hocam Cuma günü defnedilen birine o gün hesap sorulmaz” diyorlar, “doğrumudur bu?”
Naim Hoca, önce duraklar, sonra kendini toparlar ve kadına sorar. “Kızım, senin kocan sağlığında namaz kılar mıydı?”
Kadın, “Hocam namaz kılmazdı, ama kılanları sever, onlara saygıda kusur etmezdi” der.
Hoca tekrar sorar. “Peki kızım kocan sağlığında oruç tutar mıydı?”
Kadın, “Hocam tutmazdı ama, tutanları sever ve sayardı.”
Naim Hoca, son olarak sorar.
“Peki kızım kocan sağlığında hayır-hasenet işleriyle uğraşır, fakir fukarayı doyurur, yoksulları gözetir miydi?”
Kadın, “Uğraşmazdı, ama bu işlerle uğraşanları çok sever, çok sayar, çok mutlu olurdu” diye cevap verir.
Naim Hoca, başını iki yana sallar ve kadına “kızım” der, “Kocana Cuma günü hesap sorarlar mı, sormazlar mı, orasını bilemem, ama öyle görünir ki, Cumartesi günü kesin şapa oturir!”   Kıssadan hisse.
***
Konyaspor ve Bahattin Karapınarla ilgili düşüncelerimi soranlara, Naim Hoca’nın fıkra gibi, ama yaşanmış olayıyla cevap veriyorum…  Hazırlık döneminde Konyaspor’a ve Bahattin Karapınar’a ne olur orasını bilemem, ama görünen o ki, lig başladığında Bahattin Karapınar’da, Bahattin Karapınar’ın başkanlığını yaptığı Konyaspor’da bu haliyle “şap”a oturur…
NOT: Hakaret olmadığı müddetçe okurların eleştirilerini dikkate alır, yorumlarını yayımlamaktan mutlu olurum… Dünkü yazımla ilgili Mehmet Yıldırım isminde bir okuyucumuz, Konyaspor’u eleştirdiğimiz ve takımdaki kötü gidişe dikkat çektiğimiz için sitemli konuşmuş…
Eyvallah…
Eyvallah da, ne yapacaktık peki? “Safiye Ayla”yı cilalayıp boyalayıp, “Sibel Can” diye mi yutturacaktık kafası basmayanlara…
Öncelikle TSYD Konya temsilcisi değil,  şube başkanıyım… Konya’da  TSYD’nin  7 ve önemli şubelerinden birisidir…
Bu bir…
İkincisi de, testi kırılmadan yol göstermektir amacımız…
Ramiz Dayı gibi konuşuyum…  Önemli olan takımın kampına gitmek değil, görünen eksikleri yazmaktır yeğen…  Takım Avusturya’ya kampa gidince, düşmüş Diyarbakır’dan transfer edilenlerle, Bursa’nın, Kayseri’nin kapının önüne koyduğu oyuncular, Messi mi ya da Ronaldo mu oldu… Veya Konyaspor  Real Madrid mi?
Söylesene yeğen…
Gazetecilik konusuna gelince; Nasibimize düşeni biliriz bizde almasını…
Nokta.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi