Konya Araştırmaları Üzerine
Konya son bir asır içerisinde, bilhassa eski Konya da diyebileceğimiz Dış Sur içinde ve çevresinde büyük değişiklikler oldu. Tarihî dokuya olan müdahalelerin boyutları üzerinde hiç durulmadı. Kısaca, yüz yıllık Konya’nın çevre ve insanının tam bir tarihi yazılmadı.
Geçenlerde “Adım Adım Eski Konya” başlıklı bir dizi yazı hazırlamak istedim. Ve bu dizi yazının giriş bölümü, Akademik Sayfalar’da neşredildi.
Konya’nın ilk kuruluşu Alâeddin Tepesi’nden başladı. Biz de araştırmamıza tepeden başladık ve çevresine doğru indik. Araştırmamıza Alâeddin Caddesi’nin kuzeyinden devam ettik. Bu kısa araştırmamızda çok ilgi çekici bilgilere ulaştık. Gördük ki, bu çevrede Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren tam üç büyük değişiklik olmuş. Bölge üç kere yıkılıp yeniden yapılmış. Bunların yerinde tarihî binalar ve önemli yapılar var. Bu arada da ne insanlar gelmiş geçmiş. Artık 80-90 yıl öncedeki o bölgede tarihî dokunun durumunu kimse bilmiyor.
Nasıl Osmanlı Dönemi, dönem dönem kayıt altına alınmışsa, bu son bir asırlık dönem de, insan ve çevre yönünden kayıt altına alınmalıdır.
Bu çalışmalar yapılırken, tapu kayıtlarından, Konya Şer’iye Sicillerinden, Konya Vilâyet Salnamelerinden, belediye arşivlerinden, diğer bütün resmî kayıtlardan, konu ile ilgili olarak yapılan neşriyatlardan, mahalle muhtarlarından ve yaşayan canlı kaynaklardan istifade edilebilir.
Konya’nın 70-80 yıl önceki dokusunu ve insanlarını bilen insan sayısı her geçen gün azalıyor. Bir süre sonra kimse kalmayacak. Bir de son yapılan değişiklikle, 7-8 mahalle (Bazen daha çok) birleştirilerek tek mahalle haline getirildi. Tarihî mahallelerin unutulması bir tarafa, bundan sonra artık mahalle muhtarları kendi doğup büyüdüğü mahalle dışında, muhtarı bulunduğu eski mahallelerin geçmişi ve insanı hakkında bilgi veremeyecek. Daha önce yaptığımız çevre araştırmalarında muhtarlardan çok istifade ediyorduk. Bu durumda çok değil, 2-3 yıl sonra artık, muhtarlar dahil bütün canlı kaynaklardan istifade edilemeyecektir. Bunu yıllardan beri söylüyoruz, ama kimseye dinletemedik.
Bir Konya Ansiklopedisi hazırlanıyor. İlk cildi baskıda… Birkaç yıl sonra Konya’nın son bir asırlık çevre ve insanı ile ilgili bilgi bulmada zorlanılacak. Bunu daha şimdiden yoğun bir şekilde hissediyoruz. Bir mahallî ansiklopedide çevre, mahallî kültür, yaşantı ve insan unsuru hakkında bilgi verilmezse o ansiklopedi artık, mahallî bir ansiklopedi olmaktan çıkar, sadece bir tarih kitabı olur.
Bahsettiğimiz çalışma ancak, Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde ve onun desteğiyle yapılabilir. Deneyimli 4-5 kişilik, yetişmiş bir ekiple bu iş, 2-3 yıllık bir çalışma sonunda tamamlanır. Yapılan çalışmalar da üçer aylık dönemlerde çıkarılacak bir Konya Araştırmaları dergisinde yayımlanabilir. Bunun Konya için büyük bir hizmet olacağını düşünüyorum.
Toplumları ayakta tutan kültürleridir. Ama Konya kültürüne, gerektiği şekildi, pek sahip çıkan yok. Konya Ticaret Odası’nın her yıl neşrettiği Konya Kitabı büyük bir boşluğu dolduruyor, ama yeterli değil.
Bu konuda söylenecek çok şey var. Ama söylersek bunların bir kısmı zülf-i yare dokunur, bir kısmı da fincancı katırlarını ürkütür. Maksadımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Ne demek istediğimizi anlayan anlar. Onun içir şair, “Söyleyenden dinleyen ârif gerek” dememiş mi?
Kültür meselelerinde duyarlı olduğu izlenimini edindiğimiz sayın valimizin bu konu üzerine eğilmesi de önemli bir çözüm getirebilir. Yapılacak çalışmalara daha başka kurum ve kuruluşlar da yardımcı olabilir.
Şimdiden dostlarımızın ve okuyucularımızın Kurban bayramlarını tebrik ediyor ve bu mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Geçenlerde “Adım Adım Eski Konya” başlıklı bir dizi yazı hazırlamak istedim. Ve bu dizi yazının giriş bölümü, Akademik Sayfalar’da neşredildi.
Konya’nın ilk kuruluşu Alâeddin Tepesi’nden başladı. Biz de araştırmamıza tepeden başladık ve çevresine doğru indik. Araştırmamıza Alâeddin Caddesi’nin kuzeyinden devam ettik. Bu kısa araştırmamızda çok ilgi çekici bilgilere ulaştık. Gördük ki, bu çevrede Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren tam üç büyük değişiklik olmuş. Bölge üç kere yıkılıp yeniden yapılmış. Bunların yerinde tarihî binalar ve önemli yapılar var. Bu arada da ne insanlar gelmiş geçmiş. Artık 80-90 yıl öncedeki o bölgede tarihî dokunun durumunu kimse bilmiyor.
Nasıl Osmanlı Dönemi, dönem dönem kayıt altına alınmışsa, bu son bir asırlık dönem de, insan ve çevre yönünden kayıt altına alınmalıdır.
Bu çalışmalar yapılırken, tapu kayıtlarından, Konya Şer’iye Sicillerinden, Konya Vilâyet Salnamelerinden, belediye arşivlerinden, diğer bütün resmî kayıtlardan, konu ile ilgili olarak yapılan neşriyatlardan, mahalle muhtarlarından ve yaşayan canlı kaynaklardan istifade edilebilir.
Konya’nın 70-80 yıl önceki dokusunu ve insanlarını bilen insan sayısı her geçen gün azalıyor. Bir süre sonra kimse kalmayacak. Bir de son yapılan değişiklikle, 7-8 mahalle (Bazen daha çok) birleştirilerek tek mahalle haline getirildi. Tarihî mahallelerin unutulması bir tarafa, bundan sonra artık mahalle muhtarları kendi doğup büyüdüğü mahalle dışında, muhtarı bulunduğu eski mahallelerin geçmişi ve insanı hakkında bilgi veremeyecek. Daha önce yaptığımız çevre araştırmalarında muhtarlardan çok istifade ediyorduk. Bu durumda çok değil, 2-3 yıl sonra artık, muhtarlar dahil bütün canlı kaynaklardan istifade edilemeyecektir. Bunu yıllardan beri söylüyoruz, ama kimseye dinletemedik.
Bir Konya Ansiklopedisi hazırlanıyor. İlk cildi baskıda… Birkaç yıl sonra Konya’nın son bir asırlık çevre ve insanı ile ilgili bilgi bulmada zorlanılacak. Bunu daha şimdiden yoğun bir şekilde hissediyoruz. Bir mahallî ansiklopedide çevre, mahallî kültür, yaşantı ve insan unsuru hakkında bilgi verilmezse o ansiklopedi artık, mahallî bir ansiklopedi olmaktan çıkar, sadece bir tarih kitabı olur.
Bahsettiğimiz çalışma ancak, Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde ve onun desteğiyle yapılabilir. Deneyimli 4-5 kişilik, yetişmiş bir ekiple bu iş, 2-3 yıllık bir çalışma sonunda tamamlanır. Yapılan çalışmalar da üçer aylık dönemlerde çıkarılacak bir Konya Araştırmaları dergisinde yayımlanabilir. Bunun Konya için büyük bir hizmet olacağını düşünüyorum.
Toplumları ayakta tutan kültürleridir. Ama Konya kültürüne, gerektiği şekildi, pek sahip çıkan yok. Konya Ticaret Odası’nın her yıl neşrettiği Konya Kitabı büyük bir boşluğu dolduruyor, ama yeterli değil.
Bu konuda söylenecek çok şey var. Ama söylersek bunların bir kısmı zülf-i yare dokunur, bir kısmı da fincancı katırlarını ürkütür. Maksadımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Ne demek istediğimizi anlayan anlar. Onun içir şair, “Söyleyenden dinleyen ârif gerek” dememiş mi?
Kültür meselelerinde duyarlı olduğu izlenimini edindiğimiz sayın valimizin bu konu üzerine eğilmesi de önemli bir çözüm getirebilir. Yapılacak çalışmalara daha başka kurum ve kuruluşlar da yardımcı olabilir.
Şimdiden dostlarımızın ve okuyucularımızın Kurban bayramlarını tebrik ediyor ve bu mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.