Kerem İşkan

Kerem İşkan

Kıytırık kalemleriz biz..!

Kıytırık kalemleriz biz..!

Bugün siyasetten, gündemden uzaklaşıp biraz sanattan ve eskiden yazalım istedik…

Tarihimizde çok büyük şairler var…

Maalesef günümüzde hakkıyla çocuklarımıza anlatamadığımız, canı pahasına şiir yazıp, bu uğurda hayatını kaybetmiş çok isim var…

***

Düzeni eleştirerek kendi dönemlerindeki baskıcı rejimlere karşı halkın sesi olmuş, korkusuzca, kara mizahla, taşlamayla kahramanlaşmış güzel isimler çok…

Bugün onların en meşhurlarından biri olan Divan Şairi Erzurumlu Nefî’yi yâd edip, başından geçmiş bir hikâyesini sizlerle paylaşacağız

***

Meşhur Divan şairlerimizden Erzurumlu Nefî, dilinin belâsı olarak başını vermiş mert bir insandır…

Bir gün dönemin yaşlı sadrazamının bir erkek çocuğu olur…

Sadrazam Hazretleri sevincinden bu olayı tarih düşürerek karşılamak ister… O dönemde bunun için iki mısralı şiirler yazılırdı…

Sadrazam birinci mısrayı heyecanla söyler ve hemen kaleme alır;

“Kudûmuyla [gelişiyle] sevindirdi atasını…”

***

Fakat ikinci mısrayı bir türlü bulamaz…

Uzun uzun yazıp silmeler para etmeyince, gece yarısı Nefî'yi çağırmaya karar verip, münasebetsiz bir saat olmasına da aldırmadan, ünlü şairin evine bir adamını gönderir…

***

Bu vakitte sadrazam tarafından çağrılmak pek hayra alamet değildir Nefî için...

Zaten ölümün sınırında yaşamakta olan şair bu çağrıyı “öbür tarafa gitmek” olarak yorumlar…

Zavallı Nef’i, korkudan yüzü sarararak kalkar, abdest alıp iki rekât namaz kılar, ev halkını uyandırıp onlarla helalleşir ve ölüme hazır olarak sadrazam konağına gelir;

“Beni emretmişsiniz paşa hazretleri, buyurun…”

***

Sadrazam Paşa onu görünce, yüzünde biraz mahcubiyet ifadesi ile konuşur;

“Haa ya, sahi bu gece vakti de seni rahatsız ettik...

Ellerini öper, bir çocuğumuz dünyaya geldi de…

Tarih düşüreyim dedim, fakat ikinci mısrada takılıp kaldım…

Bunu ancak sen tamamlarsın diye seni de çağırdım, zahmet verdirdik kusura bakma…”

***

Ölüme hazırlanmış bir kurbanlık gibi konağa gelmiş olan Nef’i, böyle münasebetsiz bir istekle karşılaşınca korku dolu onuru birden öfkeye dönüşür ve sorar;

“Birinci mısrası ne ola ki, paşa hazretleri?”

Sadrazam yazdığı birinci mısrayı heyecanla Nefî’ye okur;

“Kudûmuyla [gelişiyle] sevindirdi atasını…”

***

Şairin zihninde ikinci mısranın şimşek gibi çakması uzun sürmez ve korkusuzca kükrer gibi hemen yapıştırır mısrayı;

“Koca eşek yeni buldu sıpasını…”

***

Nur içinde yatsınlar…

Gündemi bir tarafa bırakın, açın biraz Erzurumlu Nefî, biraz Bağdatlı Ruhî, Fuzuli, Bakî, Nedim okuyun… Onların kılıçlar kellerindeyken bile hakkı ortaya koymak için söyledikleri mısralara, politik taşlamalarına bir göz atın…

Sonra bu dönemin bizler gibi kıytırık kalemlerinin,

Cesaretsizliğine, korkaklığına ve dalkavukluğuna ağız dolusu ister tükürün, isterseniz de sövün…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi