Kitap Okumanın Ehemmiyeti
Geçen yazımızda okumanın, öğrenmenin ilimle bütünlük arz ettiğini ikisinin birbirinden ayrılmaz hususlar olduğundan bahsetmiştik. Aslında geçen kitap okumanın önemi üzerinde bir yazı yazmak istemiştim fakat farklı bir yazı çıktı. Nasip bugüne imiş
Kitap okumak bugün gâyet ehemmiyetli. İlgi, arzu ve isteğe göre seçilmiş güzel kitapları okumak insanların kültür dünyâlarını zenginleştirir. Bilgi yönüyle dolu kitaplar okuyanı bilgilendirir. Her sahada çok engin ve zengin donanıma sâhip kitaplar var. Bu kitaplar okuyanı da ayni verilerle doldurur. Okuyan ve araştıran insanlar çevreleri tarafından hemen fark edilirler. Okumak insanı erdemli ve kültürlü kılar. Çok okuyan girdiği çevrede seçilir. Okuyan insanlar birçok konuda rahatlıkla konuşabilecek seviyeye gelirler. Sorulan sorular ancak okuyanlarda cevap bulur. Hele bilgisini hayra kullanabilenlere ne mutlu!
Öyle kitaplar da vardır ki kuru bilgiden çok insanın gönül dünyâsını aydınlatır. Seni bambaşka âlemlere alır götürür. Kalbinin âdeta yerinden oynadığını hissedersin. Evet, hissedersin bunu. Kelimelerle izah edemezsin iç âlemini. Böylesi kitaplar hem bizi bilgi sâhibi kılar hem de mâneviyâtımıza olumlu katkılar sağlar.
Okumalı, evet okumalı ama ne okumalı, neyi okumalı? El cevap; faydalıyı, faziletliyi, doğruyu okumalı. Sapık fikir akımlarını değil, yanlış yapılanmalara yol açacak felsefeleri değil. Doğru ve müspet değerleri yansıtanları okumalı. Okuduğunu mümkünse hayâtına tatbik etmeli. Hatta okuduklarıyla amel eden örnek bir kişi portresi çizilmeli. Dünya klasiklerini, milli ve mânevî kahramanlarımızı, Sevgili Peygamberimizi, şanlı târihimizi, güzel dînîmizi okumalı. Çocuklar, gençler, ebeveynler okumalı. Çocuklar bilginin efendisi olmak için okumalılar. Gençler; yanlışa kurban gitmemek için, Batı sarhoşu olmamak için, ahlaksızlık yoluna sapmamak için okumalı. Doğru değerlerin benimsemesi için okumalı. Bilgi çağında çağın donatılarına kendisi sâhip olmak için okumalı gençler. Ebeveynler çocuklarını ve gençlerini çağın çirkinliklerinden korumak adına okumalı yeni çıkan sapık şeyleri okuyarak takip etmeli, öğrenmeli, çâreler bulmak için okumalıdır. Orta yaş ve üstü kişiler de okumalı. Onlar daha derin mevzûları, ruhlarını rakikleştirmek adına okumalı. Meselâ; evliyâların hayatlarını okumalı, tasavvufla iştigal etmeli. Büyükler kendileri okuyarak, gençleri teşvik etmeliler. Hatta câzip gördükleri yerleri yeğenlere, torunlara, etraftaki gençlere tatlı ve yumuşak bir üslupla okumalılar. Evet, okumalıyız.
Ancak şurası bir gerçek ki okumuyoruz. Çocuklar ve gençler çağa esir olmuş vaziyetteler. Buldukları bütün boş vakitleri televizyonun, bilgisayarın başında geçiriyorlar. Yollarda, otobüslerde, orada burada dinledikleri müzikle de zâten beyinler doluyor. Böylelerinin kitap okuyacak zamanları ve onları algılayacak zihinleri yok. Çünkü zihinler dolu. Olmaz böyle bir şey. Olmamalı ya, bir şeyler yapılmalı. Saatlerce internette gezinen, facebook ta tam üç-dört saat harcayanlar, yarım saat bir saat kitap okumaya da mutlaka vakit ayırmalılar.
Maalesef hazırcı bir nesil yetişiyor. Her şey elinin altında olan gençler, bir tuşa basmakla onca bilgi ayağına gelince zahmet edip kitap okumak için kendini yormuyor. Parasını kıyıp almıyor. İstediği bilgi için giriyor internete soruyor ‘Google’ efendiye alıyor cevâbını tamam. Doğru mu, yanlış mı araştırmıyor da. Bu sebeple kendini yormak istemiyor. Çağın getirdiği bir değişik tembellik modelidir bu. Çağın müspet getirilerini kullanalım fakat bilgiye ulaşmanın ana kaynağından da vazgeçmeyelim lütfen.
Elde etmek istediğimiz şeylere emek ve alın teri kattığımız zaman onun zevki bir başka olur. Kendi emeğinle elde ettiğin şeyler farklı bir kıymettir sizin için. Alın terinin, göz nûrunun, emeğin değerini hiçbir şeyle ölçemeyiz. Kitap okumak, emektir, göz nûrudur. Oradan okuyarak elde ettiğin bilgi için emek sarf etmişsinizdir. Bilgiye ulaşmak için zaman harcamışsınızdır. Bu doğrusu târif edilemez bir değerdir. Kitap okumak ayrı bir tad ve lezzettir. Bu lezzeti tadmak gerek. Onun için okumalıyız diyoruz yine dostlar illa okumalıyız ve bunu alışkanlık hâline getirmeliyiz. Kitap okumak vaz geçemeyeceğimiz bir alışkanlığımız olmalı.
Fakat bugün okumayan, araştırmayan bir nesille karşı karşıyayız. Gelişen teknolojiye ayak uyduracağız derken uzun zamandır okuma yönümüzü ihmal ettik. Zâten başımıza gelen problemler hem ihmal ettiğimiz şeylerin yüzünden değil mi? İhmal ettiklerimizi şöyle bir sayalım ne dersiniz? Kendimizi ihmal ettik! Çocuklarımızı ihmal ettik şimdi de torunlarımızı ihmal ediyoruz. Ruhlarımızın beslenmesini ihmal ettik! Kur’an okumayı, namaz kılmayı ihmal ettik. İşte bugün bu ihmal ettiğimiz değerlerimizin cezâsını çekiyoruz.
Okumayı ihmal ettik. Oysaki erdemli, bilgili, kültürlü, donanımlı fertler olmak, insana en yakışandır. Okuyalım, öğrenelim, öğretelim beşikten mezâra kadar ilim tahsil edelim. Daldığımız gaflet uykusundan silkinerek uyanalım. Çalışıp, ilerleyelim. Bilgi ve kültürümüzü inkar aracı değil; hak, hakikat, îman ve fazilet aynası yapalım. Gerçek ilmin ve bilginin bu olduğunu unutmayalım. Yaşımız kaç olursa olsun bilginin aydınlık caddesinde dosdoğru adımlarla yürüyerek okuyalım. Gençleri okumaya teşvik edelim. Çünkü ancak okuyarak cehâletin ve sefâletin getirdiği çirkinlikler aydınlığa çıkabilir, perişanlıklar saadete dönüşebilir. Son olarak kutsal kitâbımızdan muhteşem bir âyeti sizlere takdim etmek istiyoruz: “Allâh’ım faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.” (Taha, 114)
Hayırla ve iyiliklerle olun efendim.
Kitap okumak bugün gâyet ehemmiyetli. İlgi, arzu ve isteğe göre seçilmiş güzel kitapları okumak insanların kültür dünyâlarını zenginleştirir. Bilgi yönüyle dolu kitaplar okuyanı bilgilendirir. Her sahada çok engin ve zengin donanıma sâhip kitaplar var. Bu kitaplar okuyanı da ayni verilerle doldurur. Okuyan ve araştıran insanlar çevreleri tarafından hemen fark edilirler. Okumak insanı erdemli ve kültürlü kılar. Çok okuyan girdiği çevrede seçilir. Okuyan insanlar birçok konuda rahatlıkla konuşabilecek seviyeye gelirler. Sorulan sorular ancak okuyanlarda cevap bulur. Hele bilgisini hayra kullanabilenlere ne mutlu!
Öyle kitaplar da vardır ki kuru bilgiden çok insanın gönül dünyâsını aydınlatır. Seni bambaşka âlemlere alır götürür. Kalbinin âdeta yerinden oynadığını hissedersin. Evet, hissedersin bunu. Kelimelerle izah edemezsin iç âlemini. Böylesi kitaplar hem bizi bilgi sâhibi kılar hem de mâneviyâtımıza olumlu katkılar sağlar.
Okumalı, evet okumalı ama ne okumalı, neyi okumalı? El cevap; faydalıyı, faziletliyi, doğruyu okumalı. Sapık fikir akımlarını değil, yanlış yapılanmalara yol açacak felsefeleri değil. Doğru ve müspet değerleri yansıtanları okumalı. Okuduğunu mümkünse hayâtına tatbik etmeli. Hatta okuduklarıyla amel eden örnek bir kişi portresi çizilmeli. Dünya klasiklerini, milli ve mânevî kahramanlarımızı, Sevgili Peygamberimizi, şanlı târihimizi, güzel dînîmizi okumalı. Çocuklar, gençler, ebeveynler okumalı. Çocuklar bilginin efendisi olmak için okumalılar. Gençler; yanlışa kurban gitmemek için, Batı sarhoşu olmamak için, ahlaksızlık yoluna sapmamak için okumalı. Doğru değerlerin benimsemesi için okumalı. Bilgi çağında çağın donatılarına kendisi sâhip olmak için okumalı gençler. Ebeveynler çocuklarını ve gençlerini çağın çirkinliklerinden korumak adına okumalı yeni çıkan sapık şeyleri okuyarak takip etmeli, öğrenmeli, çâreler bulmak için okumalıdır. Orta yaş ve üstü kişiler de okumalı. Onlar daha derin mevzûları, ruhlarını rakikleştirmek adına okumalı. Meselâ; evliyâların hayatlarını okumalı, tasavvufla iştigal etmeli. Büyükler kendileri okuyarak, gençleri teşvik etmeliler. Hatta câzip gördükleri yerleri yeğenlere, torunlara, etraftaki gençlere tatlı ve yumuşak bir üslupla okumalılar. Evet, okumalıyız.
Ancak şurası bir gerçek ki okumuyoruz. Çocuklar ve gençler çağa esir olmuş vaziyetteler. Buldukları bütün boş vakitleri televizyonun, bilgisayarın başında geçiriyorlar. Yollarda, otobüslerde, orada burada dinledikleri müzikle de zâten beyinler doluyor. Böylelerinin kitap okuyacak zamanları ve onları algılayacak zihinleri yok. Çünkü zihinler dolu. Olmaz böyle bir şey. Olmamalı ya, bir şeyler yapılmalı. Saatlerce internette gezinen, facebook ta tam üç-dört saat harcayanlar, yarım saat bir saat kitap okumaya da mutlaka vakit ayırmalılar.
Maalesef hazırcı bir nesil yetişiyor. Her şey elinin altında olan gençler, bir tuşa basmakla onca bilgi ayağına gelince zahmet edip kitap okumak için kendini yormuyor. Parasını kıyıp almıyor. İstediği bilgi için giriyor internete soruyor ‘Google’ efendiye alıyor cevâbını tamam. Doğru mu, yanlış mı araştırmıyor da. Bu sebeple kendini yormak istemiyor. Çağın getirdiği bir değişik tembellik modelidir bu. Çağın müspet getirilerini kullanalım fakat bilgiye ulaşmanın ana kaynağından da vazgeçmeyelim lütfen.
Elde etmek istediğimiz şeylere emek ve alın teri kattığımız zaman onun zevki bir başka olur. Kendi emeğinle elde ettiğin şeyler farklı bir kıymettir sizin için. Alın terinin, göz nûrunun, emeğin değerini hiçbir şeyle ölçemeyiz. Kitap okumak, emektir, göz nûrudur. Oradan okuyarak elde ettiğin bilgi için emek sarf etmişsinizdir. Bilgiye ulaşmak için zaman harcamışsınızdır. Bu doğrusu târif edilemez bir değerdir. Kitap okumak ayrı bir tad ve lezzettir. Bu lezzeti tadmak gerek. Onun için okumalıyız diyoruz yine dostlar illa okumalıyız ve bunu alışkanlık hâline getirmeliyiz. Kitap okumak vaz geçemeyeceğimiz bir alışkanlığımız olmalı.
Fakat bugün okumayan, araştırmayan bir nesille karşı karşıyayız. Gelişen teknolojiye ayak uyduracağız derken uzun zamandır okuma yönümüzü ihmal ettik. Zâten başımıza gelen problemler hem ihmal ettiğimiz şeylerin yüzünden değil mi? İhmal ettiklerimizi şöyle bir sayalım ne dersiniz? Kendimizi ihmal ettik! Çocuklarımızı ihmal ettik şimdi de torunlarımızı ihmal ediyoruz. Ruhlarımızın beslenmesini ihmal ettik! Kur’an okumayı, namaz kılmayı ihmal ettik. İşte bugün bu ihmal ettiğimiz değerlerimizin cezâsını çekiyoruz.
Okumayı ihmal ettik. Oysaki erdemli, bilgili, kültürlü, donanımlı fertler olmak, insana en yakışandır. Okuyalım, öğrenelim, öğretelim beşikten mezâra kadar ilim tahsil edelim. Daldığımız gaflet uykusundan silkinerek uyanalım. Çalışıp, ilerleyelim. Bilgi ve kültürümüzü inkar aracı değil; hak, hakikat, îman ve fazilet aynası yapalım. Gerçek ilmin ve bilginin bu olduğunu unutmayalım. Yaşımız kaç olursa olsun bilginin aydınlık caddesinde dosdoğru adımlarla yürüyerek okuyalım. Gençleri okumaya teşvik edelim. Çünkü ancak okuyarak cehâletin ve sefâletin getirdiği çirkinlikler aydınlığa çıkabilir, perişanlıklar saadete dönüşebilir. Son olarak kutsal kitâbımızdan muhteşem bir âyeti sizlere takdim etmek istiyoruz: “Allâh’ım faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.” (Taha, 114)
Hayırla ve iyiliklerle olun efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.