Kim temizse o yakalansın...!
Soma maden kazası üzerine çok şey konuşuldu...
***
Bir tarafta suçluyu arayanlar, diğer tarafta her halükarda kendi değirmenlerine su taşımaya çalışanlar...
***
Öte yanda provokatörler...
***
Soma, tüm acısıyla birlikte gömülmeli mi?
***
Yoksa acının ve yaranın taze olmasına aldırmadan, sıcağı-sıcağına, didik-didik edilerek herşey tartışılmalı mı?
***
Her iki yolunda üzerinde engeller var...
***
Bir tarafta yolsuzluk dosyalarında olduğu gibi hükümet bu işi de “gömecek” diyenlerle, maden kazasının hükümet nezdinde bir sorumluluğu yok, hükümeti devirmek için komplo üretiliyor diyenler arasında SOMA sıkışıp kalıyor...
***
Ortak akıl, bilimsel yaklaşım, hukuki süreç bu sıkışma arasında her geçen gün biraz daha ezilerek, iki taraftan birine yaklaştırılmaya mecbur kılınıyor...
***
“Hükümeti takdir ediyorum ama burada sorumluluğu var” demek bile cesaret gerektiriyor...
***
Ya da tam tersi... “Hükümeti sevmiyorum ama kaza sonrası burada gerekeni fazlasıyla yapmıştır” cümlesi de diğer tarafta kabul görmüyor...
***
İki renk var... Siyah ve beyaz...
***
İki renkten birine, koşulsuz biat etmen bekleniyor...
***
İçinde bulunduğumuz ülkede, maalesef mağduriyetler siyasetin enerji kaynağı haline dönüştü...
***
Hal böyle olunca, Soma'da oluşan, muazzam boyutlardaki, mağduriyet herkesin iştahını kabartıyor... Cümle en kibar haliyle mateessüf böyle...
***
Mantık devre dışı bırakılmadan, kamuoyu manipüle edilmeden, sorumlular adalet önüne çıkartılmalıdır...
***
Şu unutamamalıdır, kayıpların sahibi, asıl mağduriyet sahibi Somalılardır... Kaybettiklerinin gerçek değerini ancak Somalılar bilir...
***
Gonya tabiri ile “alaşalık” yaparak, başkasının acısının üstünden hesap görülmemeli...
***
Öğrenciler, haftalık ders programlarına yeni giren mantık dersini, yaşlı bir profesörün vereceğini öğrenirler...
***
Merakla bekledikleri ilk mantık dersi başlar... Meraklı öğrencilerden biri söz ister...
***
“Sayın Profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bize bunu anlatır mısınız?”
***
Profesör; kendine, derse, merak ve şüpheyle bakan öğrencilerine tebessüm ederek anlatmaya başlar...
***
“Mantık dersinin insan düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür... Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum...”
***
Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor, birisinin üzeri tertemiz, diğerinin ki ise kömür karası içinde... Bunlardan hangisinin yıkanması gerekir?”
***
Öğrenciler, hiç tereddüt etmez... “Elbette ki, kirlisi yıkanmalıdır!” diye bağırırlar...
***
Profesör, gülümseyerek konuşmasını sürdürür...
***
“İşte çocuklar, mantık bu soruya yanıt vermeden önce şu soruyu sorar; Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken, diğerinin ki kirli olabiliyor?
***
Sağduyu ve mantığı elden bırakmadan, madenden para kazanıp, maden işçileri kadar üzerleri kirlenmeden ortalıkta dolaşanları bulmalıyız...
***
Müfettişi, sendikacısı, bakanlık denetçisi, iş güvenliği uzmanı adı her neyse görevi her ne halt ise, o madene girip tertemiz çıkanları bulalım...
***
Şayet, onlar görevlerini yapsalardı, o madenden tüm işçilerle birlikte, elleri kirlenmiş çıkarlardı...