Kazık yemek bazen iyidir..!
Dünkü yazı çok eğlenceli bulunmuş…
Arayan soran çok…
“Arada böyle şeyler yazsan… Mübarek nerede komik iş var seni mi bulur?” diye…
Yok aslında öyle değil…
Hayatımızın en acı en dramatik bölümlerini, kara mizahla anlatmaya ve atlatmaya çalışıyoruz…
***
Dünkü serüvenden devam edelim isterseniz yine…
“At Çiftliği” maceralarımızdan…
Çingenelerle at pazarlıkları yapıyoruz sık sık… Dağlardan YILKI atlarını yakalayıp eğitip (!) bize satıyorlar… Hazır eğitilmiş atlar 7 ila 15 bine satılırken, Çingeneler'den 400-700 TL’ye at temin edebiliyoruz…
Eğitim dediğimde, ata ‘bira içmeyi’ öğretiyorlarmış… Geç uyandık, onca kazıktan sonra öğrendik bu eğitimi (!)..
***
Atı alıyoruz Çingene'den, at muazzam rahvan yürürken üzerinde otur kahve iç tarzı neredeyse… Parayı ödüyoruz, Çingeneler'in neredeyse bir ellerini öpmediğimiz kalıyor… Ertesi gün felaket… Ahırlar yıkılmış, at çıldırmış… Bırak üzerine binmeyi yanına sokulamıyorsun…
***
Soruyoruz, soruşturuyoruz…
“Abi buna bira içirmişler… Kafa iyiyken size satmışlar, hayvan sabah olup ayıkınca, eskiye dönüyor…”
Sağ olsun onunda yolunu bulduk bir dönem…
Hatırımızdan çıkmayan bir trafik polisi abimiz, at pazarlığı varken geliyor… Elinde “Alkol metre” Atın burnunu sıkıp ağzına koyduğumuz alkol metreye üfletiyoruz…
Kafa iyiyse almıyoruz…
***
Çingeneler kafayı yiyor, geliştirdiğimiz önlemler karşılığında…
Amansız bir yarış var aramızda, ama yine de bizi kandırabiliyorlar… Alkol metreye üfleyen at ‘temiz’ çıkıyor… Ertesi sabah ortalığı yine yıkmış, dökmüş…
Nasıl olur?
Çağırıyoruz yine at uzmanlarını;
“Abi ot yedirmişler buna” diyorlar…
Kafa yapan otlar varmış onu da öğreniyoruz…
***
Öğreniyoruz… Her “kazık” bize en değerli bilgiyi veriyor… Tecrübe dedikleri de o değil mi zaten;
“Yediğin kazıkların toplamı”
***
Hayatının bir döneminde, “derslerinin” çoğunluğunu Çingenelerden öğrenmiş biri olarak yine de derim ki;
Kazık yemek, aydınlatıcıdır…
Hiçbir nasihate benzemez… Yediğiniz an, ağır bir hastalıktan uyanmış gibi gözleriniz fal taşı gibi açılır…
***
Çingene'den aldığımız ata musallat olan, “cinleri” de bir başka yazıda anlatalım isterseniz size…