Kavga Eder Gözükerek Sistemle Uzlaşmak
Başbakan Erdoğan’ın bu güne kadar başarısızlıkları yanında çok başarılı şeyler yaptığı iddia edilebilir.
İnsanlar siyasi tercihine uygun olarak, Başbakanı başarılı bulur veya bulmaz.
Yaptığı hizmetleri ile öne çıkan, uluslararası arenada yaptıkları ile övünülen ve kendisine oy veren ya da vermeyen tüm seçmen kesimlerinde bu yönü ile takdir gören Başbakan yerine meydanlarda ona buna laf yetiştirmesi ile eleştirilen bir parti başkanı olmayı tercih etmiş gibi gözüküyor son dönemdeki davranışlarıyla.
Bizce söz verdikleri ve yaptıkları/yapacakları bir yana başbakanın siyasi hayatında sürekli olarak yaptığı en başarılı siyasi hamlesi içinde bulunduğu kurulu sistemle kavga eder gözükerek uzlaşmacı bir yol izlemesidir.
Bu dün böyle idi, bugün de böyle, yarında böyle olacak gibi.
“Dik Duracağız Ama Diklenmeyeceğiz” ifadesi bu açıdan söylenilmiş en doğru söz.
Dün denebilecek bir zaman önce söylediği pek çok şey bugün hatırlanmıyor bile.
Hem dostları, hem de muarızları tarafından.
Doğru olan diğer bir hususta siyasi partilerin seçmenlerin karşısına daha iyi bir alternatifleri olduğunu şimdiye kadar koyamadıklarıdır.
Alternatif olduğu söylenen ve her fırsatta kendi kalelerine gol atmaktan başka bir şey bilmeyen iki muhalefet partisinin genel başkanları ise Başbakan'ın en büyük şansı. Hani derler ya , “Körün istediği tek göz, Allah verdi iki göz” aynen öyle.
Muhalefet liderlerinin kaybettikleri her seçimden sonra istifayı düşünmeleri, sonra istifadan vazgeçmeleri veya kaset skandalı nedeniyle dizayn edilen güya yeni ana muhalefet partisinin yeni genel başkanı şansın Başbakan Erdoğan'ın yüzüne başbakan olduğu günden beridir ikince kez gülmesinden başka bir şey değildir.
Başbakanın ikide bir muhalefet liderlerinin seçim kazanmaktan bahsetmemelerini diline dolaması da bundandır.
Bu muhalefet liderlerinin karşısında seçim kazanmaktan kolay ne var diyesi geliyor insanın.
Söz Konya’ya gelince, durum daha da vahimdir.
Teşkilat içi sıkıntıları hala üzerinden atamamış Konya’da, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun biraz da popülaritesinden istifade etmek maksadıyla aday gösterilmesi sonucu uluslar arası sorunlar adeta unutuldu gitti.
Bakan olarak atandığı günden bu güne kadar neredeyse her gün bir o ülkede, sonra bir başka ülkede görünen Davutoğlu’nu, Konya’yı ilçe ilçe, kasaba kasaba dolaştırmak en büyük zulümlerden biri olsa gerektir.
Başbakan Erdoğan’ın da katkısıyla tabir caizse ayağa düşürülen, hatta gittikçe çirkef bir hal almaya başlayarak, ona buna laf yetiştirmek zorunda kalınan seçim kampanyası süreci, en büyük zararı dışarıdan Türkiye’yi ağabey olarak gören ülkelere değil Türkiye’ye verecektir.
Sahiden Başarılı Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun uluslar arası arenada eskisi kadar başarılı olduğunu gören var mı?
İnsanlar siyasi tercihine uygun olarak, Başbakanı başarılı bulur veya bulmaz.
Yaptığı hizmetleri ile öne çıkan, uluslararası arenada yaptıkları ile övünülen ve kendisine oy veren ya da vermeyen tüm seçmen kesimlerinde bu yönü ile takdir gören Başbakan yerine meydanlarda ona buna laf yetiştirmesi ile eleştirilen bir parti başkanı olmayı tercih etmiş gibi gözüküyor son dönemdeki davranışlarıyla.
Bizce söz verdikleri ve yaptıkları/yapacakları bir yana başbakanın siyasi hayatında sürekli olarak yaptığı en başarılı siyasi hamlesi içinde bulunduğu kurulu sistemle kavga eder gözükerek uzlaşmacı bir yol izlemesidir.
Bu dün böyle idi, bugün de böyle, yarında böyle olacak gibi.
“Dik Duracağız Ama Diklenmeyeceğiz” ifadesi bu açıdan söylenilmiş en doğru söz.
Dün denebilecek bir zaman önce söylediği pek çok şey bugün hatırlanmıyor bile.
Hem dostları, hem de muarızları tarafından.
Doğru olan diğer bir hususta siyasi partilerin seçmenlerin karşısına daha iyi bir alternatifleri olduğunu şimdiye kadar koyamadıklarıdır.
Alternatif olduğu söylenen ve her fırsatta kendi kalelerine gol atmaktan başka bir şey bilmeyen iki muhalefet partisinin genel başkanları ise Başbakan'ın en büyük şansı. Hani derler ya , “Körün istediği tek göz, Allah verdi iki göz” aynen öyle.
Muhalefet liderlerinin kaybettikleri her seçimden sonra istifayı düşünmeleri, sonra istifadan vazgeçmeleri veya kaset skandalı nedeniyle dizayn edilen güya yeni ana muhalefet partisinin yeni genel başkanı şansın Başbakan Erdoğan'ın yüzüne başbakan olduğu günden beridir ikince kez gülmesinden başka bir şey değildir.
Başbakanın ikide bir muhalefet liderlerinin seçim kazanmaktan bahsetmemelerini diline dolaması da bundandır.
Bu muhalefet liderlerinin karşısında seçim kazanmaktan kolay ne var diyesi geliyor insanın.
Söz Konya’ya gelince, durum daha da vahimdir.
Teşkilat içi sıkıntıları hala üzerinden atamamış Konya’da, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun biraz da popülaritesinden istifade etmek maksadıyla aday gösterilmesi sonucu uluslar arası sorunlar adeta unutuldu gitti.
Bakan olarak atandığı günden bu güne kadar neredeyse her gün bir o ülkede, sonra bir başka ülkede görünen Davutoğlu’nu, Konya’yı ilçe ilçe, kasaba kasaba dolaştırmak en büyük zulümlerden biri olsa gerektir.
Başbakan Erdoğan’ın da katkısıyla tabir caizse ayağa düşürülen, hatta gittikçe çirkef bir hal almaya başlayarak, ona buna laf yetiştirmek zorunda kalınan seçim kampanyası süreci, en büyük zararı dışarıdan Türkiye’yi ağabey olarak gören ülkelere değil Türkiye’ye verecektir.
Sahiden Başarılı Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun uluslar arası arenada eskisi kadar başarılı olduğunu gören var mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.