Kapitalim Kar ve Faiz
Hatıralar canlanıyor yazı serisi
Sömürü düzeninin en önemli soygun aracını; kâr’ın da, faiz’in de serbest oluşu belirlemektedir. Yatırımcılar kendi sahibi oldukları bankalardan “vatandaşın, hırsız almasın korkusuyla onların bankalarına yatırdıkları paraları” kredi olarak alırlar. Yatırımlarını kurarlar. Aldıkları kredi faizlerini kendi bankalarına geri öderler ve ödedikleri bu faizi, masraflarına yazarak, yatırımın ve imalatı yapılacak malın maliyetini yükseltirler. Halk ihtiyacı olan bu malı alırken yatırımcının ödediği faizleri de bunun içinde kartel’e geri öder.
Batıda çıkan bu ekonomik sistem Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezheplerinin engeline takılır. Çünkü bu mezheplerde faiz kullanımı yasaktır. Sistemin kurucuları bu engeli aşabilmek için “faizi serbest bırakan Protestanlık mezhebini” kurarlar. Bunu geliştirebilmek için okullar açarlar, kiliseler kurarlar. Medya ile halkın Protestan mezhebini tanımasına ve o mezhebe girmesine çalışırlar. Artık önlerinde Batılı halkın faize karşı olan direnci kırılmış faizcilik bir sistem olarak önce Batı ülkelerine daha sonra da Ortadoğu ve diğer Doğu ülkelerine ihraç edilir hale gelmiştir.
Bu sistemde bir önemli soygun aracı ise paradır. Batılı ve özellikle ABD, matbaada bastırdığı kâğıtları, para olarak bütün dünyaya dağıtmıştır. ABD (hatırımda yanlış kalmadıysa 100.000.000 – Yüz milyar dolar) verdiği bu yeşil kâğıtlarla o ülkenin yeraltı ve yer üstü bütün zenginliklerini eline geçirmiş, o ülkede çalışanların alın terlerini, serinlemek için içtiği kadehindeki içkisine karıştırarak yudumlamaktadır.
Şimdi Rusya, Polonya, Bulgaristan, Çin gibi ülkeler hariç hemen hemen bütün ülkeler bu sistemi benimsemiş ve Batılılaşma adına bunu uygulamaktadırlar.
Kurdukları sömürü düzeninde Hıristiyanları bir amele gibi çalıştıran Irkçı Emperyalistler, hızlarını alamamış olacaklardır ki bu sefer Hıristiyanları kendi ideallerine hizmet ettirmenin yollarını aramışlar, bu kere de Evangelizmi icat ederek, Amerika’da 90 milyon kişinin bu mezhebe katılmasını sağlamışlardır.
EVANGELİST BAŞKANLAR
Evangelist, kendisi Hıristiyan olduğu halde eline aldığı iki bayraktan birinin İsrail bayrağı olması ve “İsrail için her şeyimiz hatta canım bile feda olsun” sloganları atabilmesi, bunu sözde bırakmayıp bu fedakârlığı yapabilmesidir.
Hıristiyanların bu noktaya gelmelerinde onların her hafta Evangelist kiliselerine dolarak, bir ellerine ABD bayrağı diğer ellerine İsrail bayrağı almaları ve hep bir ağızdan bu sloganları bir dini ayin şeklinde söylemelerinin büyük tesiri bulunmaktadır.
Bütün bunlar yapılırken Irkçı Emperyalistlerin elindeki en önemli güçleri hiç şüphesiz Medyayı ellerine geçirmiş olmalarıdır. Tabii bütün bunların yanı sıra sinema ve tiyatroları, okullarda okutulan kitap dersleri de unutmamak lazımdır.
Bugün Amerika’da başkan seçilen herkes Evangelist bir Hıristiyan’dır. Böyle olmayan bir insanın ABD’ye başkan olma ihtimali yoktur.
SON BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
ABD’de yapılan son Başkanlık seçimlerine Demokrat Barack Obama’ya olsun isterse Cumhuriyetçi Mc Cain’e olsun Amerika’da ki ayni büyük holdingler ve finans kuruluşları büyük paralar aktarmışlar ve adaylardan her ikisine de yasal bağışlarla destek olmuşlardır.
Hepsi de birer Yahudi olan bu büyük finans kuruluşlardan bazıları, Blank Rome LLP, Citigroup, Bank of Newyork, Mellon, Merill Lyncn, Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Credit Suisse, Lehman Brothers, Morgan Stanley, MGM Mirage, UBS, National Amusements, Citadel Investments, Skadden Arps, Time Warner, Harward University…
ABD’nin bu finans ve holding kuruluşları, aynı parti içinde yaptıkları adaylık mücadelelerinde Mitt Romney, Rudy Giuliani ile Obama’nın Demokrat rakibi Hillary Cilintona’da yine yüklü bağışlarıyla destek olmuşlardır.
Bu holdinglerin ABD’nin, kendilerinin ve Dünya’nın ekonomik krizi içerisinde çırpınırken seçimlerde kazanma ihtimali yüksek adaylara, daha doğrusu kazanmasını istedikleri adaylara bu kadar büyük destek olmaları boşuna olmasa gerektir. Tabii finans kuruluşlarının rast gele adaylar için para yatırmaları da düşünülemez.
Eğer seçimi Obama değil de Mc Cain kazanmış olsaydı yine netice değişmeyecek, yine söz, büyük finans kuruluşları ve bunların arkasında ki mihrakların olacaktı.
SOSYAL ETKİ TEPKİ KANUNU
Eğer bir yerde ezenler ve ezilenler, sömüren ve sömürülenler, zalimler ve mazlumlar varsa bu yanlış hayat tarzı ilânihaye (sonsuza kadar) gitmemekte ezilenler bir gün haklarını aramak için seslerini yükseltmek zorunda kalmaktadırlar. Batıda uygulanan bu sömürücü düzene de karşı çıkanlar, bu düzene reaksiyoner yetişmiş olanlardır. Bunların içinde ilim adamları olduğu kadar halkın içinde ki kafası çalışanlar da bulunmaktadır.
Bunu gören Irkçı Emperyalistler, bu karşı koyuş hareketi kendi inisiyatifine almak istemişler, “Siz sömürülüyoruz mu, diyorsunuz? Alın öyleyse bunun karşısında size Komünizm” demişlerdir. Zira Komünizmi de Irkçı emperyalistlerin fikir adamlarından Karl Marks’a kurdurmuş ve uygulattırmışlardır.
Rusya’da Karl Marks (Alman Yahudi’si) tarafından hazırlanan “Das Kapital” isimli kitabında “Kapitalizmin açıklarını ve açmazlarını” gösterilmiş bu ekonomik rejime karşı öne sürdüğü ekonomik rejim olarak “Sosyaliz ve onun uygulaması olan Komünizmi” sunmuştur. Ayrıca Lenin, Troçki gibi daha birçok adamlar “Sosyalizm ve Komünizmin fikir babalığı” yapmışlar, bu fikrin halk içinde yayılmasını sağlamışlardır.
Karl Marks’a göre Kapitalizm insanları sömüren, onları yokluğa götüren bir rejimdir. Zira bu ekonomik düzenin içinde işçilerin ve halkın sömürülmesini “faiz ve kâr” adındaki ekonomik uygulamalar sağlamaktadır. Kapitalizm ayrıca insanlara “serbest teşebbüs hakkı” vermekte ve onlara “mülkiyet hakkı” tanımaktadır.
Komünizm’de sömürü aracı kurumlar ortadan kaldırılmış, tüm halk Devletin emrine verilmiştir. Mülkiyet hakkı ile faiz ve kar ortadan kaldırılmıştır. İnsanlar devlete çalışmakta ve onlara devlet bakmaktadır. Devlet bu görevini daha da geliştirerek bütün insanların özel hayatlarına karışmakta bu, kimin kiminle evlenmesi gerektiğine kadar uzanmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.