Kalplerin İyileşmesi (2)
Allah Teâlâ buyurur: “Durun öyledir. Her kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır” (5).
Allah celle ve âlâ, dini hükümlere ve İslamî kanunlara tazim, kulun kalbinde takvanın ispatıdır. Sahih-i Müslim’de Ebu Zer’den - Allah kendisinden razı olsun- rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle dedi: “ Rasululah (s.av.) Rabbi’nden rivayet ettiği kutsi hadis-i şerifte şöyle buyurur: “Ey kullarım! Sizin önceniz sonunuz ve insanınız cinniniz sizden en takva sahibi bir adamın kalbi üzere olsalar, bu benim mülküme bir şey ziyade etmez. Ey kullarım! Sizin önceniz sonunuz ve insanınız cininiz en sapık bir adamın kalbi üzere olsalar, bu benim mülkümden bir şey eksiltmez”(6).
Bu, takvada kesin esasa işaret eder, (yani) takva kalpte olur. Günah da böyledir, o da kalpte olur. Zira Nebi (s.a.v.), kesin olarak takvanın ve günahın mahallini kalbe bağladı. Zira Nebi (s.av.), bu gerçeği açıkladı. İmam-ı Müslim sahihinde Ebu Hüreyreden rivayet edilen bir hadis-i şerifte - Allah kendisinden razı olsun- şöyle dedi: “Nebi (s.av.) buyurdu : “Takva işte buradadır, takva işte buradadır, takva işte buradadır ve göğsüne işaret etti.”(7).
Ancak Nebi (s.av.) göğsüne işaret etti; çünkü kalbin mahalli, takva mahallidir ve esas olan odur. (yani kalptir.)
Muhterem kardeşim: Kesinlikle senin kalbinin büyük bir durumu ve özelliği vardır (sadece bir et parçası sanma!) aziz ve celil olan Allah Teâlâ muhakkak kitapları onun ıslahı için indirmiştir ve Peygamberleri onun arındırılması, temizlenmesi ve güzelleştirilmesi için göndermiştir.
Allah Teâlâ buyurur: “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir” (8).
Sübhanehu Teâlâ (şu ayet-i kerimede de) şöyle buyurur: “Andolsun ki içlerinden, kendilerine Alllah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler” (9).
Resulün, kalplerin ıslahı için getirdiği şey ne kadar büyüktür. Allah’ın rahmeti, bereketi ve selamı üzerin olsun. Bu ayeti kerimelerden anlaşılıyor ki, kalplerin temizlenmesi ve ıslahı için Rasulullah’ın yolundan başka izlenecek bir yol yoktur.
Bu husus, kalbe itina gösterme zaruretini teyit eden ve vurgu yapan şeylerden biridir. Zira kalp, aziz ve celil olan Allah’ın ilim ve hikmetiyle seçtiği latif bir çiğnem et parçasıdır. Onu, nurunun mahalli kıldı ve hidayeti için ikametgâh edindi. Allah sübhanehu, bunun için bir misal getirdi:
Mesela kitabında sübhanehu Teâlâ şöyle buyurur: “Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yılsız gibidir ki, doğuya da, batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (bu) nur üstün nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir (10).
Kalp, maarifin (ilim ve irfanın) mahallidir. Kul onunla Rabbini ve Mevla’sını bilir ve onunla Allah celle ve âlâ’nın isim ve sıfatlarını bilir. Onunla Allah’ın hükümlerini ve ayetlerini düşünür. Allah Teâlâ Sübhanehu’nun buyurduğu gibi: “Onlar Kur’anı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi? ” (10).
Yani: Bilakis kalpler üzerindeki kilitler düşünmekten ve tefekkürden menetmektedir Onunla (kalple) Allah’ın iç ve dış âlemde yaratılışla ve evrenle ilgili ayetleri düşünür.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “(Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözleri kör olmaz; lâkin göğüsleri içindeki kalpler kör olur” (10).
Allah Sübhanehu ve Teâlâ, iç ve dış âlemde yaratılışla ve evrenle ilgili ayetlerden faydalanma konusunda kalplerle ve gözlerle ekletmeye / kavramaya itibar edilmesini beyan etmektedir.
Bu durum, kalbe itina göstermenin zaruretini teyit etmekte ve vurgulamaktadır. Zira kul, ahirete sefer için kalple dünya hayatını sona erdiriyor. Muhakkak Allah’a seyr / yürüyüş, bedenlerin seyriyle değil, kalplerin seyriyledir.
Gatul mesafeti bilgulûbi ileyhi la
bi’sseyri fevga megaıdı errukbani
Allah’a mesafenin sona erdirilmesi kalpler ile olur, vücutlar ile (ruhun binekleri üzerinde ) olmaz.
DEVAM EDECEK
--------------
Kaynaklar:
5. Hac:32
6. Sahih-i Müslim: 2577
7. Sahih-i Müslim: 2564
8. Yunus:57
9. Â-i İmrân:164
10. Nur:35
Allah celle ve âlâ, dini hükümlere ve İslamî kanunlara tazim, kulun kalbinde takvanın ispatıdır. Sahih-i Müslim’de Ebu Zer’den - Allah kendisinden razı olsun- rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle dedi: “ Rasululah (s.av.) Rabbi’nden rivayet ettiği kutsi hadis-i şerifte şöyle buyurur: “Ey kullarım! Sizin önceniz sonunuz ve insanınız cinniniz sizden en takva sahibi bir adamın kalbi üzere olsalar, bu benim mülküme bir şey ziyade etmez. Ey kullarım! Sizin önceniz sonunuz ve insanınız cininiz en sapık bir adamın kalbi üzere olsalar, bu benim mülkümden bir şey eksiltmez”(6).
Bu, takvada kesin esasa işaret eder, (yani) takva kalpte olur. Günah da böyledir, o da kalpte olur. Zira Nebi (s.a.v.), kesin olarak takvanın ve günahın mahallini kalbe bağladı. Zira Nebi (s.av.), bu gerçeği açıkladı. İmam-ı Müslim sahihinde Ebu Hüreyreden rivayet edilen bir hadis-i şerifte - Allah kendisinden razı olsun- şöyle dedi: “Nebi (s.av.) buyurdu : “Takva işte buradadır, takva işte buradadır, takva işte buradadır ve göğsüne işaret etti.”(7).
Ancak Nebi (s.av.) göğsüne işaret etti; çünkü kalbin mahalli, takva mahallidir ve esas olan odur. (yani kalptir.)
Muhterem kardeşim: Kesinlikle senin kalbinin büyük bir durumu ve özelliği vardır (sadece bir et parçası sanma!) aziz ve celil olan Allah Teâlâ muhakkak kitapları onun ıslahı için indirmiştir ve Peygamberleri onun arındırılması, temizlenmesi ve güzelleştirilmesi için göndermiştir.
Allah Teâlâ buyurur: “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir” (8).
Sübhanehu Teâlâ (şu ayet-i kerimede de) şöyle buyurur: “Andolsun ki içlerinden, kendilerine Alllah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler” (9).
Resulün, kalplerin ıslahı için getirdiği şey ne kadar büyüktür. Allah’ın rahmeti, bereketi ve selamı üzerin olsun. Bu ayeti kerimelerden anlaşılıyor ki, kalplerin temizlenmesi ve ıslahı için Rasulullah’ın yolundan başka izlenecek bir yol yoktur.
Bu husus, kalbe itina gösterme zaruretini teyit eden ve vurgu yapan şeylerden biridir. Zira kalp, aziz ve celil olan Allah’ın ilim ve hikmetiyle seçtiği latif bir çiğnem et parçasıdır. Onu, nurunun mahalli kıldı ve hidayeti için ikametgâh edindi. Allah sübhanehu, bunun için bir misal getirdi:
Mesela kitabında sübhanehu Teâlâ şöyle buyurur: “Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yılsız gibidir ki, doğuya da, batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (bu) nur üstün nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir (10).
Kalp, maarifin (ilim ve irfanın) mahallidir. Kul onunla Rabbini ve Mevla’sını bilir ve onunla Allah celle ve âlâ’nın isim ve sıfatlarını bilir. Onunla Allah’ın hükümlerini ve ayetlerini düşünür. Allah Teâlâ Sübhanehu’nun buyurduğu gibi: “Onlar Kur’anı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi? ” (10).
Yani: Bilakis kalpler üzerindeki kilitler düşünmekten ve tefekkürden menetmektedir Onunla (kalple) Allah’ın iç ve dış âlemde yaratılışla ve evrenle ilgili ayetleri düşünür.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “(Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözleri kör olmaz; lâkin göğüsleri içindeki kalpler kör olur” (10).
Allah Sübhanehu ve Teâlâ, iç ve dış âlemde yaratılışla ve evrenle ilgili ayetlerden faydalanma konusunda kalplerle ve gözlerle ekletmeye / kavramaya itibar edilmesini beyan etmektedir.
Bu durum, kalbe itina göstermenin zaruretini teyit etmekte ve vurgulamaktadır. Zira kul, ahirete sefer için kalple dünya hayatını sona erdiriyor. Muhakkak Allah’a seyr / yürüyüş, bedenlerin seyriyle değil, kalplerin seyriyledir.
Gatul mesafeti bilgulûbi ileyhi la
bi’sseyri fevga megaıdı errukbani
Allah’a mesafenin sona erdirilmesi kalpler ile olur, vücutlar ile (ruhun binekleri üzerinde ) olmaz.
DEVAM EDECEK
--------------
Kaynaklar:
5. Hac:32
6. Sahih-i Müslim: 2577
7. Sahih-i Müslim: 2564
8. Yunus:57
9. Â-i İmrân:164
10. Nur:35
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.