Muammer Çelik

Muammer Çelik

Kaç adım kaldı?

Kaç adım kaldı?

Adım adım ilerliyorum sona doğru; vuslata ermeye,

Ömrümü, tezgaha serilen sergiye sermeye,

İyiliklerin ecrini alıp, kötülüklerin hesabını vermeye,

Ağır basarsa terazim; Cennet nimetlerini dermeye...gidiyorum, durmadan.

****

Belki bir adım kaldı, son adımı atmak üzereyiz, belki biraz daha fazla. Ancak; Dünden uzaklaşırken, Yarına yaklaşıyoruz. Ama her şeyin aslını esasını bilen yüce mevlâm son adımın zamanını da bilip tayin etmekle birlikte bize de bazı ipuçları vermiştir. Mesela bugün olduğum (ulaştığım) yaşımın üzerine en fazla 36 sene daha koysak; olur yüz. Zaten onunda son on senesini de yarı ölü olarak geçirmiş olurum...Vs.

***

Konu zaten esas bu değil, konu; durdurulamayan, sürekli akan, hiç hızını kesmeyen bir hızla, sona doğru gittiğimizin farkında olup- olmadığımızdır. Bir otobüs düşünün içi yolcu dolu ama otobüsün freni tamamen bitmiş ve otobüsün gaz pedalı da sona takılmış (Bu tip filmler de oynuyor TV de) Ya da otomobilde sadece sürücü sen varsın. Yapılacak tek iş direksiyonu sıkı tutup gözünü dört-açıp sağa sola çarpmadan arabayı makul bir sonuca ulaştırabilmektir.

***

Bunun gibi hayat durmuyor. Fren yok, hız kesmek, yavaşlamak yok, durmak beklemek hiç yok. Durmak sonda, ölümle durmak. Ne yapacağız? Vallahi hızla giden, durmayan hayat yolculuğunda ne yapabilirsek. Şeytan oradan hemen atladı: “Evet ben de aynı şeyi söylüyorum: “Hayat geçiyor, bu hayattan ne zevk ve ne gam alabilirsen al, durma günaha dal, bir şey olmaz...”diyor.

***

Hayır, hayır; aklını başına al!.. Senin hiç mi-hiç müdahil olamadığın, milimine dahi etki edemediğin, akan bir zamanın kim tarafından yaratılıp nereye nasıl ve niçin gittiğini düşünürsen şeytanın vesvesesinin boş bir hayalden aldatmadan ibaret olduğunu kavrarsın.

Hey yaşıtım olan bir zamanların mücahidi, dava arkadaşlarım! Zaman- zaman çarşıda-pazarda, sokakta veya televizyon ekranlarında sizi görüyorum ve çoğu zaman da konuşamıyoruz. Ancak, o eski halinizden hiç eser yok. Saçlar dökülmüş, yüzler simalar değişmiş. Bir çoğunuzun dişleri de bitmiş. Tabutun ya arkasında gidiyoruz ya da önünde. Çok yakın zamanda içinde olacağız, ama güzel bir tövbemiz, hazırlığımız da yok.

Geçen zamanı, yitirilen güzel hasletleri geri toplamak gibi bir çırpınış gayret te yok. (Hepimizde, kendimi hariç tutmuyorum.) Kimimiz her şeyi boş vermiş, kimimiz de tam ters istikamete dönmüşüz, hayret bir şey!..

***

Televizyon spikerliği yapmak, gündem Müslümanlığı, piyasa ağzı müminliği... Çok yazık. Eğer bu mevcut çoğunluğun konuştuğu ağız doğru ve hak ise; bu bozuk düzen yaşantı niye? Yahu kardeşim benim bu yazdığım yeni bir şey keşfetme falan değil. Bin beş yüz yıldır Kur'anın üç temel ana hedefinden biridir. Nedir onlar? Tevhit, Risalet ve Ahiret... Kuran’ın her bölümünde üç-beş ayetten sonra Cenabı Allah ölümü, ahreti, hesap ve mizanı hatırlatır; daha beliğ olarak, açık olarak ta cennet ve cehennem anlatılır.

Neyse; ölüm, Cennet ve Cehennem ayakkabı bağı kadar yakın, insana... Ben de ona doğru, son sürat, koşar adımlarla yaklaşıyorum. Son anlarımda da olsa bana şahitlik edecek ne hayır-iyilik yapabilirsem. Bu yazı dahi aynı amaca hizmet etmek içindir.

***

Direksiyonu sıkı tut, günahın hiçbirine çarpma, (bulaşma)! Meleklerden alkış almak istiyorsan kaza yapmadan sona ulaştır arabanı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muammer Çelik Arşivi