Muammer Çelik

Muammer Çelik

Ucuz-Basit Tiyatro

Ucuz-Basit Tiyatro

İnsan belli bir yaşa gelince bazı adi, değersiz ve hatta kendi aleyhine olan aynı şeylerin durmadan tekrar ettiğinin farkına varıyor. Ben de/biz de bir çok kez tekrar eden ucuz planların bıkmadan, usanmadan yapıldığının artık hemen farkına varıyoruz.

Mesela ben Amerikan filmleri ile Türk filmlerinin karşılaştırmasını yapıp; Amerikan filmlerindeki ilginç yapıtların, farklı senaryoların, garip arayışların yanında bizim Türk filmlerinin 100 tanesinin 90'ında kızla oğlan çarpışır; kitaplar yere saçılır, onları toplarken birbirine bakıp aşık olurlar. Yani hep mi kitap? Bari başka bir şeyler saçılsın yere!? Bu sahnenin 10-15 dakika önceden olacağını zaten anlarsınız. Hani amiyane denir ya: “ Biz bu filmi çok seyrettik.”

Sahte düşman, sahte senaryo ve sahte oyun, tiyatro... Hükümet TÜSİAD kavgası. Kayıkçı kavgası mı dersiniz, alavere-dalavere mi dersiniz ne derseniz deyin, artık biz bunları yemiyoruz. Hatta iki tarafta gerçek ve inandırıcı roller yapsalar da senaryoyu yazan mecra, makam (Siyonizm) aynı; (En azından benim yaşımla orantılı olarak) oyun şimdiye kadar kırk kez yazıldı ve de oynandı. Artık kusmak üzereyim, inanmıyorum.

Söylenen ifadelerde de bir şey yok, ben onları tek tek saymayacağım. Mesela sadece bir tanesini söyleyelim: “Ülkemiz ağır pahalılık ve ekonomik sıkıntı içinden geçiyor.” Ne var bunda? Tutup elini kolunu bağlayıp içeri atacak kadar ne var? Öbür taraf; tamam öyleyse sen kendi işine bak. Ne film çeviriyorsunuz yahu? Vallahi bu; insanı tiksindirecek kadar çok ucuz bir tiyatro. Senaryoyu yazan da kötü yazmış, oynayanlar da kötü oynuyor. Rahmetli Erbakan'ın dediği gibi biri de boynunu büküyor, kırıtıyor, yüzünü kızartıp ağzını doldurarak bağırıp- çağırıyor, inandırıcı olsun diye... (Olayı basitçe, özet olarak anlatıyorum!..)

Sonuç yeni bir suçlu, yeni bir gerilim, yeniden başka beka sorunu mu?! Ama İsrail ile ilişkiler, ticaret son hızıyla devam ediyor. Ülkede hiçbir konuda milim iyileşme olmuyor. Ama yeni düşman belirlendi üç beş gün içeri girip çıkacaklar. Sonuç: sıfır elde var sıfır.

Cami önlerinde, çarşıda-pazarda, kahvehanelerde vatandaş ve hacı amcalar sokakta: “ Yüz yıldır bunlar ülkeyi sömürüyorlar.” diye konuşacaklar. Tamam da 23 yıldır da senin yönetiminde sömürüyorlar. Çeyrek asırdır göz yumuluyor. sonuç: çene çalma, laga-luga...

Sömürtme!.. Bütün devletin fabrikalarını özelleştirerek onlara satan sizsiniz. “Yok efendim biz onlara satmadık, bizimkilere sattık.” Vay anasına! Ne oldu? Gemi karaya oturdu, hareket etmiyor. Ama konuşmak yasak, eleştirmek yasak. O zaman biz de Galileo’nun dediğini diyoruz: “Gemi; biz desek de battı, demesek de battı. Bizim dememiz le bir alakası yok.”

Zaman hızla akıp gidiyor, ömür tükeniyor. Hesap geliyor, hesap!.. Erbakan öleli on bir yıl olmuş, daha dün gibi. O Allah’a hesabını kolay veriyor. Çünkü o hep İslam davasını savunduğundan yargılandı. Bu da ona şahitlik edecek, biz de şahitlik edeceğiz. Allah bizleri iyilerle beraber haşreylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
    Muammer Çelik Arşivi