Özcan Dalgıç

Özcan Dalgıç

Kabullenmek / Kabullenebilmek -1

Kabullenmek / Kabullenebilmek -1

Yazımızın içeriğinde bahsedeceğimiz psikolojik olarak kabul, kabullenmek, bizi etkileyen duygu, düşünce ve olumsuz deneyimlerimizin neticesinde oluşan öfkelerimizi, üzüntülerimizi, kaygımızı, endişemizi, utancımızı, hüsranlarımızı, utancımızı, kendimize yaptığımız suçlamalarımızı kabul etmektir. Yaşadığımız duygu ve düşüncelerin oluşturduğu yetersizlik, değersizlik, başarısızlık gibi duyguları kabullenmemizle birlikte ruhsal olarak üzerimizdeki yüklerden hafifleriz.

Kabullenmek bize geçmişte kötü davrananların, art niyetli insanların yaptıklarını kabul etmekten ziyade kendimize dair oluşan, saplanıp kaldığımız olumsuz duygu ve düşünceleri kabullenerek bulunduğumuz durumu değiştirebilmek için imkan oluşturmaktır.

Yaşadığımız acılar, travmatik durumlar karşısında kimi insanlar acı çeker, kimi insanlar buna direnir, kimi insanlarda yaşadığı duygu ve düşünceleri kabullenirler. İnsanoğlu akıl ve iradesi ile düşünme, hissetme ve davranış şekillerini değiştirebilir. Ne kadar olumsuz düşünceleri varsa, bunları istemesi halinde değiştirebilir. Can çıkar, huy çıkmaz sözü değişimi istemeyen, aklını kullanmayan, iradesi ile hareket etmeyen kişiler için doğru bir sözdür.

Kendimizi tanımak, potansiyelimizi bilmek, yaşadığımız gerçekleri ve bunların sonucunu bilmek, yaptıklarımız kadar yapamadıklarımızın yaşamımıza etkilerini bilmek bazen yetmeyebiliyor. Gerçeklerden kaçınabiliyor, uzaklaşabiliyor, yanlış çıkarımlarda bulunabiliyor, çözümü yanlış yerde ve kişilerde arayabiliyoruz. Bu durum daha çok öfkelenmeye, daha çok kin ve nefret duygularımızın oluşmasına sebebiyet veriyor.

Çünkü bu tür durumlarda okları kendimize yöneltir, suçluluk hissederiz, başarısız, yetersiz görür, değersiz hissederiz. Gücümüzün, yapabileceklerimizin farkında olmamak bizi gerçeklerden uzaklaştırabilir, olumsuz duygu ve düşüncelerde boğulmamıza sebebiyet verebilir.

Tam burada kabullenmek devreye girmeli ve biz bir durumun gerçeklerini tam olarak görmeyi, kabul etmeyi, olumsuzluklara takılı kalmadan yaşamımızı sürdürebilmeyi başarmalıyız. Böylelikle kendimize yaptığımız haksız eleştiriler, yargılamalardan uzaklaşır, çevremizdekilere karşı olumsuz bakış açılarımızı düzenleriz.

Peki yaşamımızda neleri kabullenmemiz gerekir, bunlara örnekler vermeye çalışalım. Mesela hayatımızın dönüm noktası olan olaylar olabilir;

Yakınlarımızı kaybetmelerimiz, yaşadığımız kayıplar, felaketler, işten çıkarılmalar, iflaslar, boşanmalar, ihanetler, başarısızlıklar, yenilgiler bizi etkileyen büyük olaylardır.

Çocukluğumuzda yeterince ilgi, alaka, sevgi alamamak, devamlı kıyaslanmak, eleştirilmek, fiziksel şiddete maruz kalmak, ihmal edilmek, istismara uğramak bizim devamlı sorguladığımız olaylardır.

Okul hayatımızda başarılı olamamak, oyunlara dahil edilmemek, arkadaşlarımızın alay etmesi, zorbalık yapmaları, öğretmeniminiz etiketlemesi, sevgi göstermemesi de yaşamımızı etkileyen olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Evlilik öncesi yaşadığımız tartışmalar, evlendikten sonra eşimizle yaşadığımız uyum sorunları, sevilmediğimizi, sayılmadığımızı düşünmek, ailesel sorunlar, çocukların davranış veya sağlık problemlerini devamlı düşünmek ruh dünyamızda keşmekeş yaşamamıza sebebiyet verebilir.

Basit bir tartışma, arka arkaya yaşanan aksaklıklar stresimizi artırabilir, içimizde tuttuğumuz ama en ufak olayda taşan öfke, saldırganlıkları, kaygı ve endişelerimizi etkileyebilir. Tüm bunlara karşı ilk etapta savunma mekanizmalarımız devreye girer, reddederek, direnerek olayı kabullenmek istemeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özcan Dalgıç Arşivi