İtikaf Yüce Bir İbâdettir
Mübârek Ramazan ayının son on gününe girdik. Her sene olduğu gibi bu sene de müminlere güzellikler, bereketler, hayırlar sunan Ramazan’ın değerli günleri çabucak geçiverdi. Nasıl sona yaklaştık hakikaten anlaşılır değil! Doğrusu güzel günlere doyum olmuyor! Hepsi birbirinden kıymetli olan Ramazan günlerinin sonuna yaklaşınca elbette akla hemen itikaf konusu geliyor. Ramazan ayı zâten Müslümanlar için bir arınma ve temizlenme mevsimi… Bu işin doruk noktası da itikaf ile taçlandırılabilir. Allâhu Azûmüşşân’a daha çok yaklaşabilmenin en mümbit ortamıdır itikaf. Bundan üç beş sene önce yapmalı, denemeli derken zaman içinde hemen her meslek gurubundan kardeşlerimizin bu mükemmel ibâdeti canı yürekten dirilttiklerini gördükten sonra artık yapılmasını şu insanın ruhûnu daraltan dünyâda elzem görüyoruz.
Bugün dünyânın yoğun meşgaleleri insanı mâneviyattan ve mânevi değerlerden hızla uzaklaştırmış ve onu dünyevîleştirmiştir. İnsanın duygusal yönlerini besleyen ve geliştiren mâneviyattır. İnsanın insânî özellikleri ruhunda neş’et eder. Rûhun gıdâsı mânevayattır. Mâneviyâta ibâdet ile erişilir. Bugün mânevi gıdâdan yoksun olan insanlar bunalım, depresyon gibi pek çok psikolojik rahatsızlıklara yakalanabiliyorlar. Bu sebeple nasıl insan, acıkan bedenini yemek yiyerek doyuruyorsa acıkan ruh da mânevi gıda olan ibâdetlerle doyurulmalı. Üç öğün yemek gibi beş öğün (vakit) namaz, zikru tesbihat, Kur’ân-ı Kerim okumak, itikâfa girmek hep bu nevidendir.
Mümin kişinin Ramazanın son on gününde samimâne ve hâlisane olarak yoğun bir şekilde Cenâb-ı Hakk’a yönelmesi ve vaktini yüce Yaratıcıya tahsis etme iklimidir itikaf. Mümin kişinin tövbe ve istiğfarlar ile, dua dua içli yakarışlarıyla kendini ebedi, hayâtı adına aklama ve temizleme hâlidir. İtikaf Müslüman’ın mânevi olarak arınma ve yücelme vakitleridir. İtikaf inananların ibâdetü taatlarla mânevi dolum zeminidir. Dînî ve ilmi bilgileri okuyup öğrenerek bir tür donanım mekânıdır.
İtikafın fıkhî boyutlarını nerede, nasıl yapılacağını, süresini daha önceki senelerde değinmiştik. Muhteşem getirileri olan böylesi bir ibâdeti iki cihânın gıpta ettiği kâinâtın örnek Nebisi Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın ömrünün son on senesinde Ramazanın son on gününde hiç aksatmadan itikâfa girdiğini hadis kaynaklarından öğreniyoruz. Erkeklerin câmi ve mescitlerde kadınların evlerinde itikâfa girebileceklerini biliyoruz. İtikaf uzun süreli de kısa süreli de olabilir. Mümin kişi yalnızca Rabb’inin rızâsını ve sevgisini kazanmak amacıyla itikâfa girer. Dünyâdan bir süreliğine uzaklaşarak bir türlü bitmek bilmeyen nefsini terbiye etmiş olur. İnsana kendini unutturan dünya gâilelerinden sıyrılarak kişinin mânevi eksikliklerini gidermek için kendiyle baş başa kalması, bu zaman sarfında kâinâtı ve içindekileri tefekkür etmenin yanı sıra o zamâna kadar kendi ahvâlini düşünmesi ve büyük bir samimiyetle yanlışlarını düzeltme, eksiklerini giderme gayretinde olması itikaftan beklenendir.
İtikâfa girmeden evvel kişi şunlara niyet edilmelidir; Haram ve günahlardan hassâsiyetle kaçınmak, nefsini ıslâha gayret etmek, kötü huylarını terk edip güzel ahlak sâhibi olmaya çalışmak, lüzumsuz kelam etmekten kaçınmak, hoşlanmadığı şeylere sabretmek, her işi hayra yormak, doğru zan yürütmek, insanları hoş görmek, hayâtın imtihan olduğu gerçeğini dâima hatırda tutmak, günahlarına tövbe edip çokça af dilemek, ümmeti Muhammed’in düzelmesi ve lâyık olduğu konuma gelmesi için duâlar etmek…
İtikafta bulunan kişi bulunduğu mekanda; Cenâb-ı Hakk’a olan ubudiyetinin göstergesi olarak namaz kılar, Kur’ân-ı Kerim’i okur, zikru tesbiatlar yapar, o zamana kadar işlediği günahlarından pişman olarak affedilmek için dua ve yakarışlar yaparak içli gözyaşları döker, tefekkür eder, dînî ilimlerini artırıcı kitaplar okur. Bunların yapılması müstehaptır. Böyle bir insan günahlardan uzaklaşır, Rabb’ine yaklaşır çok sevaplar, ecirler, mükâfatlar kazananır.
İnsanların yaşadığı şu günahlı ortamda yenilenmeye ve mânevi yünden dolmaya şiddetle ihtiyâcı vardır. Müminlerin mânevi cihetlerinin takviye edilmesinde ‘itikaf’ ibâdeti önemli bir vazife görür. İtikaf inanan insanın çok ciddi bir mânevi kampa çekilip rûhunun dinlendirilmesi, arındırılması dolayısıyla sükûna erdirilmesidir. Bu şekilde mânevi yönden yükselen bir mümin hiç şüphesiz Rabb’ine daha çok yaklaşmış olur. İtikafta nefsi istekler körelir çünkü azgın nefis itikaf ibâdeti ile terbiye edilir. Hatta insan ‘Kadir Gecesi’ gibi mübârek bir geceyi itikaf süresinde geçirirse kendisi için ne muhteşem bir kazanım olur. Bu hâliyle mümin ancak ‘Cennet yolcusu’ olur.
İtikâfın kazanımlarından en âlî derecede hisselenebilmek dileğiyle duâlarda buluşalım efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.