A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

İstanbul’un Fethi

İstanbul’un Fethi

Fatih Sultan Mehmet Han’ın Doğumu  : 30 Mart 1432 Edirne

Fatih Sultan Mehmet Han’ın Ölümü     : 03 Mayıs 1481 İstanbul

Allah (C.C) Kur’an-ı Kerim’de Fetih Suresi’nin 1-2 ve 3. Ayet-i Kerime’lerinde şöyle buyurur: “Biz sana doğrusu apaçık bir fetih nasip ettik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar. Ve seni doğru yola iletir.

Bu sure Hudeybiye Anlaşması’ndan hemen sonra Mekke ile Medine arasında nazil olmuştur. 29 ayettir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadis-i Şeriflerinde: “Kostantiniyye mutlaka feth olunacaktır. Ne mutlu onu fetheden komutan ve askerlere” buyurmuştur.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın babası Sultan II. Murat (1421 – 1451) çok mütevazı adil bir hükümdardı. Âlimlere çok önem verirdi. Ak Şemseddin, Hacı Bayramı Veli’ye bağlı idi. Bir gün II. Murat Hacı Bayramı Veli’yi Edirne’ye çağırttı. Bu fetih acaba kime nasip olacak diye sordu. Hacı Bayramı Veli beşikteki Şehzade Mehmet ile köse olan Ak Şemseddin’i göstererek bunlara nasip olacak dedi.

II Murat, Şehzade Mehmet’i 1445 yılında 14 yaşında iken tahta oturttu. Bizanslılar ve Venedikliler bunu fırsat bilerek savaş ilan ettiler. Bunun üzerine Manisa’da bulunan babasına gel tahtına otur diye haber gönderdi. O da “Ben gelemem sen padişahsın devam et” dedi. Bu defa Sultan Mehmet Han ferman gönderdi. “Eğer padişah ben isem gel devletin başına geç, Padişah olarak emrediyorum. Orduların başına geç” dedi. Fermanı alır almaz Edirne’ye gelen Sultan II. Murat tekrar tahta oturur ve düşmanların haddini bildirir.

Sultan Murat (Murad-ı Sani) 1451 yılında Meriç’teki bir ada ziyaretinden dönerken bir derviş yoluna çıkar; “Sultanım! Tevbe edin, irtihal edeceksiniz der. Sultan Murat Han tevbe istiğfar eder. Şiddetli bir baş ağrısı başlar. Nihayet 29 yıllık padişahlık döneminden sonra 1451 yılında 49 yaşında iken vefat eder. Manisa’dan gelen Şehzade Mehmet tahta geçer. 4 ay gibi kısa bir zamanda Rumeli Hisarı’nı yapar.

Şahı Adlı: Topu Urban adlı Rumen mimara yaptırır. Bu topu 50 manda çekiyor. 200 kişi topu koruyor. 50 arabacı, 200 kazancı topa yol yapıyorlardı. Top 2 Nisan 1453 günü İstanbul surlarının önüne gelir. 6 Nisan 1453 günü Padişah Sultan Mehmet Cuma Namazını kıldırır dua eder sonra hücum emri verilir. Sonra 70 parça gemi yapılarak Haliç’ten denize indirilir. Aynı zamanda içi su dolu hareketli yüksek kule yaptırır. Padişah Sultan Mehmet Han teknikten iyi anlayan edip, şair ruhlu çok bilgin bir sultandı.

İstanbul’un Fethi: Gemi Komutanı Baltaoğlu manevrada hata edince atını denize sürdü, komutanı ikaz edip döndü.

Bir tablo: İslam’da istişare, istihare ve idare vardır. İstişarede Ak Şemseddin veciz bir konuşma yapar ve gayret edelim der. İlk biati hocası yapar. Sultan Mehmet Han hocasına intisaplı, hocası da Sultan Mehmet’e beyatlıdır. Fatih Sultan Mehmet masaya yumruğunu vurur. “Nice günler var ki bu baş yastık görmez. Ya ben İstanbul’u ya İstanbul beni alır” der.

Ulubatlı Hasan’ın Şehit olması: Ak Şemseddin secdeye kapanır, ağlarken görürler. Bunun üzerine zaferin yakın olduğu müjdelenir.

29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’a girilir. Ayasofya camiye çevrilir. Cuma Namazı kıldırmaya geçerken üst üste 4 defa tekbir aldığı rivayet edilir.

Namazdan sonra hocası “Sultanım aklın fethe takıldı” der. Fatih Sultan Mehmet ise; “Hayır! Kıbleden şüphe ettim. Bozdum, bozdum, bozdum dördüncü tekbirde Hz. Peygamberimizi Kâbe’de namaz kılar gördüm namaza devam ettim” der.

Konstantin Kralı Vasileusa: Ayakkabısından tanınır ölmüştür. Sonra ona merasim yaptırır ve merasimle gömdürür. Esir almaz serbest bırakır. Din, nesil, can, mal ve ırz emniyetini sağlar. Herkes kiliseye serbest gider. Kılık kıyafet serbesttir.

Fatih Sultan Mehmet Han; Rum Atike oğlu Siranâ’ya bir saray yaptırır. Ayasofya’dan daha görkemli olacak der. Mısır’dan sütun gelir. 2. sütunu mimar 20 cm kestirir. Sonra Fatih’te mimarın ellerini kestirir. Mimarda Fatih Sultan Mehmet’i mahkemeye verir. Kadı Fatih’in elinin kesilmesine karar verir. Ancak Rum mimar hakkından feragat eder ancak kadı yüklü miktarda tazminat ödemesine karar verir. Bu tazminatı devlet kasasından değil bizzat kendi kazancından vermesine hükmeder. Fatih Sultan Mehmet Han bu tazminatı cebinden öder. Daha sonra Rum mimar İslam Dinini seçerek Müslüman olur.

Fatih Sultan Mehmet Han şairdi. Mahlası Avni idi,

Cahidi fillah oluptur niyetim

Dini İslamın mücerred gayretidir gayretim.

Allah yolunda cihad edip uymak niyetiyle, bütün gayretim Allah rızası içindir.

Fazlu Hakkı, Hikmet-i Cündi Ricalullah ile

Ehli küfrü sert eser kahreylemektir niyetim

Allah ve Allah dostları velilerin yardımıyla gayem Hakkın düşmanını ortadan kaldırmaktır.

Embiyayı evliyaya embiya istinadım var benim

Lütfi Haktandır hemen ümidi fethi Haktandır.

Yolum peygamberler veliler yoludur. Fetih ve yardımı ancak Allah’tan beklerim.

İSTANBUL’UN FETHİ

Ey Muhammed! Mucizat-ı Ahmedi muhtar ile umarım galip ola dinde devletin.”

“Ey Mehmet! Ahmed Muhammed (S.A.V)’in mucizesi ile umarım galip gelir. Allah yolunda devletin Dini hâkim kılasın Avni.” (Fatih Sultan Mehmet Han)

Ak Şemseddin Ebu Eyyüb El-Ensari’nin mezarını tespit ediyor. Gece Sultan kazıkların yerlerini değiştirir. Sabahleyin hocası ile gelirler. Ak Şemseddin bir murakabe yapar; “Oğlum ne zamandan beri mürid mürşidini imtihan eder” der. Tekrar kazıklar aynı yere çakılır. Orası kazılınca Ebu Eyyüb El-Ensari’nin nur gibi taptaze cesedi ile karşılaşırlar. Bu günkü yer aynen tespit edilmiştir.

Ebu Eyyüb El-Ensari kimdir: Hicret anında 6 ay evinde Allah Resülünü misafir eden kimsedir. Efendimiz (S.A.V)’in sancaktarıdır.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın vefatı: 30 yıldır padişahlık yapan Fatih 1481 yılında ordusuyla hazırlanmış sefere çıkıyordu. Bu seferin nereye yapılacağını ordusundan bile gizli tutuyordu. Hünkâr çayırında aniden rahatsızlandı. Niyeti esas Eski Roma’ya yürümekti. Hastalandığı zaman doktorlara şöyle diyordu: “Doktorlar niçin benim derdime derman olamazsınız? Ne yaptım ben size bana böyle ıstırap çektirirsiniz?”

Yakup Paşa namıyla mağrur bir paşa Venedikliler ile gizli anlaşma yapmış, Fatih’e anzelik zehri vermiştir. Sonra paşanın zehirden parmakları kurumuştur. Koca Sultanın ağzından gelen kan ve parçalanan ciğerleri padişahı umutsuzluğa düşürmüş ve orada vefat etmiştir. Allah rahmet eyleye.

Fatih Sultan Mehmet Han: 17 devlet, 200 şehir ve 40 kale fethetmiştir.

Aşık Paşa bir şiirinde şöyle der:

Tabipler şerbeti kim verdi Han’a

O Han içti (şarabı) şerbeti kana kana

Ciğerin doğradı şerbet o Han’ın

Boyadılar ciğeri canı kana

Yerine geçen oğlu Sofi Beyazıt: 1481 yılında tahta geçti. 1512 yılına kadar devam etti. Allah rahmet eyleye.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın son Seferi: Fatih Mesih Paşa’yı Akdeniz’deki Rodos Şövalyeleri üzerine gönderdi. Bu şövalyeleri şimdiki pkk gibidir. Hak, hukuk, renk, ırk tanımadan katliamlar yapıyorlardı. Fakat Mesih Paşa başarı gösteremedi. Bunun üzerine 1479 yılında Gedikli Ahmet Paşa komutasında büyük birliği İtalya’nın kilidi olan Otranto’nun fethine gönderdi. Nihayet 1480 yılı 11 Ağustosunda fetih gerçekleşmiş oldu. 27 Nisan 1481 yılında Fatih Sultan Mehmet Han büyük bir orduyla İstanbul’a hareket etti. Seferinin nereye olduğu belli değildi. Bazıları Ciler Gedik Ahmet Paşayla birleşip Roma üzerine yürüyeceğini söylerler. Fatih buna rağmen seferinin nereye olacağını gizli tutardı. Çıkışta Kod hastalığından rahatsızdı ağrıları artıyordu. Gebze’ye geldiler Hünkâr Çayırına otağı kurdular. Orada rahatsızlandı, ağrıları gittikçe artıyordu. Verilen ilaçlar ağlarını dindirmedi. Yanlış ilaç verildiği de söylenir. Alman Tarihçi Franz Bauinger yazdığı tarihte Fatih’i zehirlediler iddiasını ortaya attı. Fatih’in ilk tedavisini Lehistan’lı hekim Acem Hamideddin Lari oldu. Bu hekimin bizzat Padişaha yanlış ilaç vererek öldürdüğü için bu hekimi de öldürdüler. Sonra da Maestro Lacobo çağırıldı. O da yanlış ilaç verilmiş ben bir şey yapamam dedi. Sonra Yakup Paşa’nın anzelik zehriyle zehirlettiği söylenir. Onu da orada öldürdüler.

Tarihçi Ahmet Şimşirgil Fatih’in zehirlenmediğini Kud hastalığından vefat ettiğini söyler.

Kud tıp dilinde Nikris hastalığı olarak geçer. Fatih Sultan Mehmet Han Gebze’de Hünkâr Çayırında sefere giderken 31 Mayıs 1481 yılı Perşembe günü 30 yıllık saltanatından sonra 49 yaşında Rahmeti Rahman’a kavuşmuştur. O ana kadar 14 defa zehirlenme teşebbüsü olmuştur. Fatih’in 4’ü İranlı Acem, 1’i Türk, 1’i Arap, 1’de Yahudi asıllı olan 7 tane doktoru vardı. Rivayetler muhteliftir; asker vefatı duyunca önce Yakup Paşa’yı öldürdüler, sonra da Yahudi mahallesini talan ettiler. Çünkü Yakup Paşa dönme Yahudi’dir.

Fatih’in vefatı ile ilgili şüpheler, ihtilaflar tarihçilerin işidir. Bu işi onların araştırmalarına bırakıyoruz.

İstanbul’un Fethi ile ilgili Hadis-i Şerif: 1200 yıldır sağlamlığından şüphe edilmeyen, üstelik fethiyle Hadisteki müjdesi gerçekleşen bir gerçek var iken yeni bir hekim ne olduğu belli olmayanlar, Hadise; uydurma ve zayıf diyorlar. Bunların niyetlerinin ideolojilerinin araştırılması lazımdır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hendek Gazvesi’nde kıramadıkları bir taşa kendisi balyozu vurur, bir kıvılcım çıkarak Bizans ve Sasaniler üzerine doğru gider. Efendimiz (S.A.V) “Oraların yıkıldığını gördüm” buyururlar.

II. Hadis-i Şerifte Efendimiz (S.A.V): “Mutlaka Kostantiniyye fethedilecektir. Ne mutlu onu fetheden komutana ne mutlu onu fetheden askere” buyururlar. Bu Hadisteki müjdeye nail olmak için 18 defa haçlı seferleri düzenlenir. Ebu Eyyüb El Ensari bu seferlerde şehit olur ve surların hemen yanına defnedilmesini söyler.

Bu Hadis-i Şerif’i Abdullah bin Amr rivayet ediyor. Ahmet bin Hambel Müsned-6645, İbni Şeybe Abdullah bin Amr’dan rivayet eder. Hadis 19811 Daremi Müsned Hadis No:503, Bu Hadis-i Şerif sağlamdır ve şahitlidir. Arap milliyetlerinde uydurmalarından başka bir şey değildir.

Fi emanillah maas Selame

Dua ve Selamlar. 11.04.2021

Ali Galip DOĞAN/İrşad Vakfı Başkanı

İletişim-Tel:0332-3524213 veya 0505-7721593-94

Posta:[email protected]

Facebook: Ali Galip Doğan

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi