İllet, zillet, nalet…!
Zor günler bunlar…
Hem de çok zor…
Öyle zor zamanlar ki, günün düşmanları maalesef eski dostlar(!)…
Bugünün zorluğu, tüm mahremimizi bilmelerinden de kaynaklanıyor biraz…
“Etmeyin…” dedikçe bağrımıza bastıkları, bugün arsızca bağrımızı oyduruyorlar…
Nereden, ne kadar kan çıkaracaklarını bilerek hem de…
***
Yine yeni dostlar(!) arıyoruz…
Yine Kitab-ı Mukaddesimizi görmezden gelerek…
Her şeyimiz olanı denemeden, diğer her şeyi büyük bir ahmak ümidiyle deneyerek…
Tarih, karanlıkta vurulan bir mazlum gibi önümüzde tüm mağduriyeti ile yatarken sanki tekerrürden habersiziz…
Cahilane bir hamaratlıkla, ‘işte cennet bu’ diyerek, cehennem tarlalarına hovardaca tohumlar ekeriz…
***
Oysa bin yılın şafağından süzülerek gelen İSLÂM ve medeniyetini ıskalayarak, zina medeniyetlerinin üzerine, gelecek bina etmekteyiz…
Dillerimiz İSLAM…
Gönüllerimiz, imanın esaslarına düşman…
***
Yine vurulacağız…
Vurulup da en derinlere savrulacağız…
Suçu da en karanlık köşelerde beslediğimiz korkularımıza yıkacağız…
İşimiz gücümüz, ecdadın geçmişte dişlerini söktüğü medeniyete diş takmak olmuşsa şayet, ısırık nerden gelirse gelsin kopsun gitsin artık şu nalet…
***
Sana bugün ayaküstünü ders veriyorsa, diş takmaya çalıştığın o Batı;
Yedi kat semadan duyulacak Ezan-ı Muhammediye ile çağır,
Bâtılın kabusu, fütuhatın kalbi, Fatih’in Ayasofyası’nı…
Yoksa kös kös oturmaktan duymaz mı oldun artık, yüreğinin derinliklerinde yankılanan kös seslerini…
"Mehter vuruyor tarihin aksetmede yâdı
Andık yine, Fatih’le, Süleyman’ı, Murad’ı.
Kös sesleri sarsın bütün Âlemi yer yer
Geçsin önümüzden, koca gazi ve şehitler..." (Mehter Marşı- Mehter Vuruyor)
***
Neyi bekliyorsun Mübarek;
Yetmedi mi bu zillet?
Bak, yüreğimize çöreklendi kaldı bu lanet illet…
Tekbir..!!!