Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Hukuk mu? 14 yıl ve iflaslar

Hukuk mu? 14 yıl ve iflaslar

Yıl 1973 İstanbul’daki davalı daireden geri aldığım para ile İstasyon Caddesi’nde taksitle eşime daire almıştım.

Daire kaloriferli olunca baba evi Nakipoğlu Darıcılar’daki evden ayrılıp buraya yerleştik.

İyi güzel kaloriferli hatta sıcak sulu apartmana yerleşme bize uygun olabilir mi? Diye hiç düşünmedik.

Oturacağımız dairenin genel aylık giderinin ne olacağını bilmiyorduk çünkü.

***

Kalorifer üstünde boyler, yani sıcak su tesisatı var.

24 saat devamlı yanıyor suyu kaynatmak için. Böylece aylık aidat başka apartman dairelerinde görülmemiş bir meblağ olarak. Bizde üç yüz TL.

Daire sahiplerinin hemen hepsi. Kalantor. Tüccar, sanayici, muhasebesi, fabrikatör.

Sekiz kişilik ailede iki kişilik ailede su saati olmadığı için daire başı ortadan ödettiriliyor.

Çoğu banyo küvetlerini sıcak su ile doldurup banyo yapmayı adet edinmiş.

İyi iyi de benim maaş altı yüz lira. Kalan üç yüz ile nasıl geçineceğim?

***

Bu iş olmadı. Kooperatif yolu ile sahip olduğum Yeni Meram Yolu Huzur Apartmanı’ndaki daireye göçelim dedik.

O zamanlar kirası elli lira olarak oturan kiracıya durumu anlattım.

“İstersen gel İstasyon Caddesi’ndeki eve sen taşın” teklifime…

“Fark vereyim ama çıkmam” demesine karşılık “Hayır fark değil ben oturmam lazım” demem fayda etmedi.

İş mahkemeye intikal edecekti. Dilekçemde durumu açıkça yazıp kiracının çıkması kararını istedim.

Hâkimin ne yapması gerekirdi? Benim gelirimi apartman masrafını tetkik edip bir karara varacaktı değil mi?

Siyasiler hâkimlere emir verilir falan derler ya. Hiçte değil. Onlar kanunlardan ziyade kendi kafalarına göre karar vermekte olduğunu göreceğiz.

***

Bir hâkim arkadaşım şöyle demişti. Hâlâ kulaklarımda çınlar.

“Hâkim ilk duruşmada sanığa bakar. Onu suçsuz intibaı ile görmüşse. Sorularını ona göre sorarak haklı çıkarır. Aksine görmüşse suçsuz olan bile suçlu olur.”

Hayatımdaki davalarda maalesef açıkça bunu gördüm ve hukuk bu mu? Diye hayıflandım.

***

O hâkim, ev sahiplerine karşı ve kiracıyı destekleyen biri” demelerine inanmamıştım. Hukuk var diye düşünüyordum.

Uzatmayayım. Üç beş celse sonrası karar.

Davacının eşinin dairesinde kira vermeden oturmuş olması. Kapının önünde belirli kişilerin kullanabildiği Peco marka otosunun olması dolayısıyla davada samimi olmadığı kirada zam yapabilmek için olduğu anlaşıldığından reddine.”

“Otonun on yıllık külüstür ikide bir tamirat olduğunu ve gelir getirmediğini kira artırmayı kiracı teklifini ret ettiğimi üç kişi yanında konuşulduğunu ve dinlenmelerini istiyorum” teklifim ret olundu.

Temyiz de maalesef itirazları makul görmemiş ki hâkimin kararını bozmak istemedi galiba onayladı.

İşin can alıcı tarafı kiracıyı çıkarabilmek için bu durumda bir daha dava açamıyorsunuz.

 Her sene ancak kira artırma davası açarak yükseltebiliyorsun ama Yargıtay’ın o zamanki kararına göre yüzde beş oluyordu. Ve kiracı etraftakiler 500 öderken bile 55.60.70 TL olarak ilerleyebildi.

Tam 14 yıl çektim bu durumu. İşte hukuk!

Bir hâkimde yine kiracı lehine kira kararı oldu.

Kira artırımını yıl sonunda açabiliyordunuz. Bende 1981 yılı gerisi için açmıştım.

Hâkim kararında 1981 yılı sonrası yani 1982 yılı için karar alarak bir yıl sonrası için karar vermiş.

İtiraz ettiğimde gördüm ki dilekçemdeki 1981, 1982 olarak tashih edilmiş kalemle.

Ne dese iyi “kiracıyı getir de düzeltelim” demez mi? Kiracı gelir mi? İşte Hukuk…

14 yıl sonra lojmana geçmiştim birkaç ay otururken itiraz eden olmuş evi var diye hâlbuki oturanların çoğu evi olanlar.

Bu fırsat oldu dava açtım ve kiracıyı çıkarma kararı aldım. Ama daire tespit için gelen hâkim bile burada nasıl oturmuşlar demişti. Tamirat yaptık.

***

Diğer taraftan ısrarımla sıcak su saati taktırmayı başarmıştım ama yönetici yine ortadan vermek isteyince ben aidatı su saatlerine  göre vermek istedim.

Yönetici bana açtığı davada adres olarak.  Allah’ın işi. İnanılmaz avukat hatası. Davacı da, davalıda kendilerine ait

Genel kurul toplantısında  “Böyle itirazlar yapanın evi satılır” fikrine hemen atılan tüccar hemen satalım bunun dairesini teklifine muhasebeci ve fabrikatör iştirak etmişti.

Gün oldu çok sürmedi birkaç ay sonra tüccar iflas etti dairesi satıldı arkasından muhasebeci aldığı krediyi ödeyemeyince banka sattı. Fabrikatör de batırdı evi satıldı. Apartmandan da dünyadan da göçtüler.

Bedduamın mı yoksa başka sebep mi? Bilemem.

Neticede sıcak su kaynatan boyler iptal oldu kurtulduk.

***

Hukuktan konu yaptık ya bir tane daha örnek vereyim.

Yönetime ücret verilmesi Kat Mülkiyeti Kanununun 50. a kısmında yazılıdır.

Genel kurulda yönetim üyelerinin masrafa iştirak etmemeleri kararlaştırılmıştır.

Ayrıca Kat mülkiyeti kanununun 50.a da “Bu yolda bir karar alınmamış ise, yönetici yönetim süresince kendisine düşen normal yönetim giderlerinin yarısına katılmaz. Yönetici ücreti Yönetim planları tüm kat sahiplerini bağlayan sözleşme hükmündedirler.” Hükmü vardır.  

Yeni yönetim evvelki yönetim üyelerine aidat borcu davası açmıştır.

Dosyada karar defterinde. Genel kurul karar yazılı olmasına ilaveten itiraz dilekçesinde fotokopi mevcut olup Kanunun 50. a maddesinde yazılmıştır.

Hâkim şahitler için para yatırttırılmış duruşma günü şahitler hazırdır.

Celse açıldığında Hâkim “Şahitlere gerek yok” deyip dinlememiş ve…

Bilirkişinin verdiği “Genel kurul kararına rastlanmadığı, kanunda bir madde görülemediği” ifadeli raporuna aynen karar olarak yazmıştır.

Bilirkişi reddi ve fotokopileri göstermemize rağmen kabul etmeyip.

Aynen karar verip yönetime aidat borcu çıkarmasına karar almıştır. Miktar 4000 TL’den az olduğu için temyiz edilemez.

İşte kanunlara rağmen tatbik edilen hukuk mu yoksa…?!!

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi