Hiç işi olmayan mâkam?
Bize göre kısa, okurlarımıza göre upuzun bir izinden geri döndük...
***
Ne kadar çok bekleyenimiz varmış... Daha izinin ilk gününde bile sabahın köründe telefon açarak uykudan uyandırıp , “Ee ne zaman yazacaksın” diye soranlar oldu...
***
Arayıp, yarı ciddi yarı şaka izne çıkmamıza kızanlar bile oldu... Velhasıl, sevenimizi özlettik, sevmeyenimiz ise kafa dinlemiş oldu...
***
Ve bitti, döndük mübarek şehre...
***
Bu arada, Mısır ve Suriye'ye gidebilmek için çeşitli girişimlerimiz oldu... Çabaladık...
***
Ama maatesüf henüz nasip olmadı... Her iki ülkenin idarecilerinin gözünde Türk olmak, düşman olmakla aynı kefeye konuluyor...
***
Ümidimizi yitirimiş değiliz... Kulağımız telefonda...
***
Biz izindeyken, birkaç küçük gelişme dışında şehirde, siyasi sahnede pek değişme yok...
***
Aynı dedikodular, aynı kumpaslar, pehlivan tefrikası gibi devam edip gidiyor... Ama bu arada şehre kıymetli abiler teşrif etmiş...
***
Çalışmaya da koyulmuşlar... Bunları da ilerleyen günlerde tek-tek yazarız...
***
Yeni Valimiz göreve başlamış... Allah hayırlı mübarek etsin... Büyükşehir Belediye Başkanımız, ödül almış, İslam Başkentleri ve Şehirleri Birliği’ne üye olmuş...
***
Allah mübarek etsin...
***
Haçlı keferelerinden aldığı ödülden sonra, “Gündemde Araplar var, milletin hassas konusu, kefereden aldığımız ödülü ve tramvay ilişkisini unutturur, Mekke'den bir ödül bağlarsak işi garanti ederiz” diye mi düşündü artık bilemem...
***
Başkan, gamalı haçlılardan sonra, seçime çeyrek kala yönünü Mekke'ye dönmüş ya, buna da elhamdülillah...
***
Suudlu tembeller, (Bakınız dış ve iç poltikalarına) Bizim Başkan'a sayısız iltifat etmişler...
***
Ödüller vermişler, ağırlığınca kelâm etmişler... “Keşke bizde de senin gibi idareciler olsa” diye de iç geçirmişler ve bol-bol dua etmişler midir ki?
***
Yer gök dua ile...
***
Rabbimin hazinesi bol... Suudlular'da tevafuk pek işi gücü sevmezler... “Yarım dönüm bostan yan gel oğlum Osman * ” tarzı yani...( *Bu Osman'ın komisyoncu Osman'la alakası yok o aksine çok çalışkan) Belli mi olur yarın Allah'ın emri deyip Başkanı, Tayyip Beyden isteyebilir Suudlular...
***
Osmanlı'da yaşanmış bir hikaye ile bitirelim bugünkü yazımızı...
***
Tembelliği, akmazlığı, kokmazlığı ve cemaate iştiraksizliği ile bilinen meşhur Ragıp Paşa sadrazamken bir gün işten (!) iyice bunalmış...
***
Nedimi Haşmet'i huzuruna tez çağırıltılmasını emretmiş... Apar, topar Haşmet huzura alınmış...
***
Paşa Hazretleri hüzün ve nuraylı bir ses tonu ile; “Ah Haşmet, bana öyle bir hizmet olsa ki hiçç işi bulunmasa!” demiş...
***
Haşmet durur mu... Tam denk getirmiş, tembel, cemaatten bi haber Paşayı... Latife yollu;
***
“Efendim öyle bir vazife var ama bilmem rağbet buyurulur mu?” diye sormuş...
***
Paşa heyecan ile Haşmet'e sormuş ; “Çabuk söyle nedir o işsiz vazife?”
***
“Efendimizin imamlığı Paşam” deyivermiş... Hikaye böyle :) Ama Rağıp Paşa erken gelmiş dünyaya... Bizim Büyükşehir deki koltuğu görseydi rahmetli cennete düştüm sanırdı zahir..