Hava 'tipi'ledi..!
Dün hava tipiledi... Bizim de hafıza canlandı......
**
Çok soğuk bir kıştı...
***
Kar öyle bir yağmıştı ki, iki odalı kerpiç evden bahçede bulunan tuvalete, adeta kar tünelinden geçerek gidiyorduk...
***
Boyumuzun yetmediği pencereye, üzerleri yaygı dolama örtülü duvar yastıklarına basarak sokağı görmeye çalışıyorduk...
***
Annem, mühendis edasıyla doldurduğu talaş kovasını sobaya dikkatlice indirirken mırıldandı...
***
“Bu soğukta ilan, deliğinden çıkmaz”
***
Elimde tutarak birbirini tutuşturmaktan zevk aldığım çırayı, annemin gösterdiği gibi talaşla dolu kovanın ortası boş alanına dikkatlice attım...
***
Babam üşüyen avuçlarına sıcak nefesini hohlayarak, ardından soba üstündeki güğümleri avuçlayarak ısıtmaya çalıştı…
***
“Tipi geliyor… İnşallah 1971’deki gibi olmaz… Allah dışarıdakilerin yardımcısı olsun” dedi...
***
Hava birden kararıvermişti...
***
Tipiden göz gözü görmez hale gelmişti... Ardından elektrikler kesildi...
***
Sobanın, tavan direklerine yansımasıyla oda içinde, karaltılar uzayıp büyüdükçe birbirimize daha fazla sokuluyorduk... Uzun bir gece oldu...
***
Topraklık o yıllarda, Konya'nın banliyölerinden biriydi... Ne çok uzak çarşıya, ne de yürüyerek çok yakın...
***
Toprak evlerin yüzde yetmişinde, sanayide çocukları çalışan aileler vardı... Varoşların kaderi buydu...
***
Çocuk hafızamızda dev bir canavara benzeyen, kirli, homurtulu sesler çıkaran sanayiye bu mahallerden bölük-bölük çırak çocuklar giderdi...
***
“Okumazsan sanayiye verecem” ile “ Yat çabuk yoksa öcüler gelir” arasında ruhumuzda yarattığı korku bakımından hiçbir fark yoktu...
***
O geceyi mahalleli çok huzursuz geçirdi...
***
Ellerinde el fenerleri ile, çocuklarının sanayiden sağ-salim dönmesi için dua eden anne ve babaların sesi gece yarısına kadar sokaklardan çekilmedi...
***
Gece boyunca evdeki büyükler, 1971 yılının 15 Mart'ın da, Konya'da yaşanan TİPİ FACİASI'nı ve donarak ölenleri anlattılar...
***
Sanayide çırak olarak çalışan onlarca çocuk, aniden bastıran tipide, evlerinin yolunu bulamamış ve köşe başlarında donup ölmüşlerdi...
***
Dün öğleden sonra, hafif rüzgarla başlayan yoğun kar yağışı, beni taa o çırakların dondukları köşe başlarına götürdü…
***
O zamanki anne ve babaların, bizlere nazaran ne büyük endişeler ve yokluklar yaşadığını ruhumda hissettim… Şimdi kar-kış eğlence demek…
***
1971’in kışında kar, minik ellerinden sımsıkı tuttuğu küçük çırakları, rüzgarın çaldığı sert ıslıklar eşliğinde, çok ötelere “Attaya” götürmüştü…
***
Dün sezonun ikinci karı, sokaklardan önce hafızama yağıverdi…
***
Çocuk hafızamın, minik ölü çıraklarını, bir kez daha rahmet ve acıyla andım... Konya sanayisi de bu isimsiz kahramanları unutmamalı...