Haramla Beslenen Vücut
Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının (Mâide Suresi 88)
Hayatımızı yediklerimiz içtiklerimiz şekillendiriyor desem, birçok kimse nasıl olurda yemenin içmenin insanın hayatına etkisi olabilir? Diye tepki gösterecek veya şaşıracaktır. Ama bu gerçek böyledir.
Allah (cc) insan için birçok nimet var etmiştir. Önemli olan helalinden kazanmak ve helal olanından hem kendimize hem de ailemize yedirmektir. Bize rızık olarak verilen her şeyin helalini ve temizini yememiz hem kendimizin hem de ailemizin yaşamını etkileyecektir. Yediği haram, içtiği haram, kazandığı haram olan birisinden Allah’a tam olarak kulluk yapması beklenmez. Helalinden, kimseyi kandırmadan, kimseyi aldatmadan, kırmadan kazanılan az para; Yalanla, aldatmayla, kul hakkıyla böbürlenerek kazanılan çok paradan her zaman evladır. Alın teri ile kazanılan temiz parayla elde edilen rızık; nimet olur, şifa olur yiyene, huzur olur evine, giydiği kendisine rahatlık verir. Haram parayla yenen yemek de zehir olur, oturduğu geniş ev ruhunu daraltır boğar insanı. Ama bilmez ki ruhun gıdasının helal lokmadan geçtiğini. İmam-ı A’zam Ebu Hanife hazretlerinin babasının dere kenarında çok aç olduğu sırada ısırdığı bir elmanın hikâyesini burada zikretmek istiyorum. Bu elmanın sahibini arayıp bulması, hakkını helal etmesini istemesi, bahçe sahibinin ise şartlarını yerine getirdiği takdirde ve uzun yıllar yanında hizmetinde çalışması karşılığında hakkını helal edeceğini söylemesi üzerine yıllarca karşılık beklemeksizin hizmet etmişti. Bu anlatılan kurgu değildi yaşanmış bir hikâyeydi, sonunda ise bu aileden İmam Ebu Hanife gibi mezhep imamı doğmuş ve yetişmişti. Şu Hadis-i Şerifi unutmamak gerekir : “Haramla beslenen vücudun layık olduğu yer ancak cehennemdir.” (Tirmizî, Cum’a, 79)
Teknoloji çağında yaşadığımız günümüzde insanları aldatmanın türlü türlü yolları çıkmış durumda. İnsanları kandırmak suretiyle insanların paralarını gasp eden hainler bunu meslek edinmiş, insanların birikimlerini çalmaktadırlar. Hâlbuki insanoğlu kazandığı malında, harcadığı malında hesabını verecektir. Bu gerçeği bize Peygamber Efendimiz hatırlatmakta ve uyarmaktadır: “Kıyamet gününde insanoğlu, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan hiçbir yere kımıldayamaz.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.)
Hayatını helal dairesi içerisinde şekillendirmek her insanın asli vazifesi olmalıdır. “Haram helal ver Allah’ım senin kulun yer Allah’ım” anlayışı üzerine bina edilen bir yaşam tarzı Müslümanlığın ruhuna terstir. Helalinden kazanmak ve helalinden tüketmek ebedi olanı geçici olana tercih etmek her zaman kazandırmıştır, kazanmanın aslı ahiret kazancıdır vesselam…
Selam, dua ve muhabbetlerimle…