Şükreden Bir Kul Olmak
Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir. (Zümer Suresi 7)
Tefekkür etmek… Tezekkür etmek ve nimetlere karşı Teşekkür etmek…
Rabbimiz tarafından tüm insanlığa birçok nimet bahşedilmiştir. Bunların en başında gelen “akıl” nimeti ile verilen bunca nimeti düşünmek, sonunda Rabbine karşı layıkıyla hamt eden ve şükreden bir kul olabilmek erdemli bir mü’minin özelliğidir. Bunu diliyle söyleyip kalbi ile tasdik ederek ve bedeni ile kulluğunu ifa ederek göstermelidir. Bu konuda bize en güzel örnekliği elbette ki Peygamberimiz göstermektedir. Hz. Aişe annemizden müsaade isteyip gecenin bir yarısına kadar ibadet eden Peygamber Efendimize Hz. Aişe annemiz : “Ey Allah’ın Peygamberi’ Allah, işlenmiş ve işlenmesi muhtemel günahlarını bağışladığı halde, ibadet için neden bu kadar yoruluyorsun?” deyince, Peygamber Efendimiz; “Ey Aişe! Ben şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevap vermiştir. (Buhari,Teheccüd,16)
***
Gökleri ve yeri bizim yaşayabileceğimiz bir konumda ve mükemmellikte yaratan rabbimizin daha birçok nimeti vardır. “Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır.” (Tin,4) ayeti ile açıklanan eşşiz bir dengeye sahip vücut yapımız, burada sayabileceğimiz, gözlerimiz, kulaklarımız, kalbimiz, damarlarımızın yapısı ve daha birçok hayati unsuru barındıran organlarımız, hepsi bizlere bir geçeği göstermekte ve hatırlatmaktadır. O da bizi yaratan, yaşatan ve hayat veren rabbimize olan teslimiyetimiz ve şükrümüzdür. Burada şu unutulmamalıdır. Bizlerin rabbimize karşı şükür borcumuz olduğu gerçeğidir. Kulluğumuz, ibadetlerimiz, namazımız, orucumuz ve her amelimiz kendimiz içindir. Neml Suresi 40.Ayeti kerime de Yüce Rabbimiz bu gerçekliği bizlere açıkça vurgulamıştır. : “…Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.”
***
Verilen nimetlere karşı şükür, sıkıntılara karşı sabır mü’minin şiarındandır. Bu dünya hayatının imtihanı gereğidir. Nasıl ki bir insan kavuştuğu bir nimete karşı şükredip imanını kemale erdiriyorsa sıkıntılar karşısında sabretmekte insanın imanını kuvvetlendirmektedir. “Müminin işi tuhaftır, her işi hayırdır. Bu, yalnız mümine özgü bir şeydir. Sevindirici bir işle karşılaşsa şükreder, o iş kendisi hakkında hayırlı olur. Üzücü bir işle karşılaşsa sabreder, kendisi için hayırlı olur. - Hz. Muhammed (s.a.v.)-Müslim, Zühd, 64”
***
Burada şunu belirterek yazımıza son verecek olursak, gerçek mü’min nasıl ki yaratana şükrediyorsa yaratılana da teşekkür etmelidir. Teşekkür etmek bir erdemdir, büyüklüktür. Karşısında olan insana saygı gösterdiğinin bir delilidir. Unutulmamalıdır ki : “İnsanlara teşekkürde bulunmayan Allah’a da şükretmez.” (Tirmizi, “Birr,35)
Selam, dua ve muhabbetlerimle…